AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dış İlişkiler Başkanı Zafer Sırakaya, "Küresel yönetişimin aşınması yalnızca Filistin’i değil, adalet talep eden her ulusu tehdit etmektedir" dedi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dış İlişkiler Başkanı Zafer Sırakaya, AK Parti Kongre Merkezinde düzenlenen Filistin’in Geleceği konferansının açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Sırayaka farklı kültürlerden, milletlerden ve inançlardan temsilciler olarak burada bir araya geldiklerini belirtti.
Sırakaya, adalet için ortak bir taahhüdü teşvik etmek adına iletişim kurmaları ve bu konferans değişim çabalarının önemli bir adım olacağını kaydetti. Sırakaya, inançlara göre yaşamanın bir görev fakat hayatı korumak ilahi bir emir olduğunu hatırlattı. Bugün sınırları aşan bir krizle karşı karşıya olduklarını söyleyen Sırakaya, "Ülkemizin doğu ile batı arasında bir köprü olarak sahip olduğu tarih, bize tüm tarafların haklarını ve beklentilerini gözeten bir çözümü savunma sorumluluğunu veriyor. Bu stratejik konumda bir ülke olarak, Türkiye sadece diplomatik kaynaklar sunmakla kalmaz, adil bir ara buluculuk taahhüdünü de sunar. Diyalogları kolaylaştırmaya, uluslararası hukuka saygıyı teşvik etmeye ve müttefiklerimizle birlikte şiddeti durdurmak ve devam eden insani krizi ele almak için hazırız. Bu buluşma bir konferanstan fazlasıdır; bir eylem çağrısıdır. Uluslararası desteği arkamıza alarak adil ve barışçıl bir geleceğin mümkün olduğuna inanıyoruz. Bu taahhüt, sevdiklerini, evlerini ve topraklarını kaybeden on binlerce aileye adalet arayışında bizi bir araya getiriyor" diye konuştu.
"Çatışmanın bölgeye daha da yayılmasıyla, sadece kınamakla kalmayıp bir yol haritası oluşturmamız için çağrı alıyoruz"
Dünyanın en büyük açık hava hapishanesinden şimdi dünyanın en büyük çocuk mezarlığına dönüşmüş olan bir bölgeye dönüştüğünü bildiren Sırakaya, "Sivil yaşamlar, özellikle de kadınlar ve çocuklar üzerindeki yük gerçekten yürek parçalayıcıdır. 1948’deki Nakba, milyonlarca Filistinliyi evlerinden ve topraklarından mahrum bıraktı. Bu çatışma 2 milyon Filistinliyi daha evlerinden kopardı. Ayrıca Lübnan savaşında 1,2 milyon insan daha yerinden edildi. Toplamda yaklaşık 3,5 milyon insan, bölgedeki trajediden etkilenmiş durumda. 42 binden fazla insan hayatını kaybetmiş, 96 binden fazlası yaralanmıştır. Aileler parçalanmış, topluluklar darmadağın olmuş, masumlar en ağır bedeli ödemeye devam etmektedir" ifadelerini kullandı.
Sadece uzaktan bir çatışmanın uzaktan izlenmediğini, insanlığın sınandığı bir insani felakete tanıklık edildiğini vurgulayan Sırakaya, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Öncelikli olarak, acil insani yardımı talep etmeliyiz. Tıbbi yardım, temiz su, gıda ve barınma gibi temel ihtiyaçlara erişim hiçbir zaman ayrıcalık veya pazarlık konusu olmamalıdır. Uluslararası insani yardım kuruluşları çatışma bölgelerine sınırsız erişim sağlamalı, sivillerin ihtiyaç duydukları desteği almalarını garanti etmelidir. Ancak, yardım tek başına yeterli değildir. Uluslararası toplumun sorumluluğu yalnızca kınamak değil, kararlı bir şekilde harekete geçmektir. Bu tarz bir eylem olmazsa, Netanyahu savaş makinesi kontrolsüz kalacak ve bölgesel bir krizi tetikleyecektir. Anlamlı değişim oluşturma gücü diplomasinin ve yaptırımların araçlarında saklıdır, ancak bunlar amaç ve kararlılıkla uygulanmalıdır."
"Küresel yönetişimin aşınması yalnızca Filistin’i değil, adalet talep eden her ulusu tehdit etmektedir"
19 Temmuz’da Uluslararası Adalet Divanının, İsrail’in Filistin topraklarını işgalinin hukuksuzluğunu açıkça ortaya koyan bir tavsiye niteliğinde görüş yayımladığını hatırlatan Sırakaya, "Bunu takiben, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu 18 Eylül’de İsrail’e uluslararası hukuka uyması çağrısında bulunan bir karar aldı. Bunlar yalnızca birer istek değil, uluslararası hukuk ve evrensel adalet ilkelerine dayanan taleplerdir. Filistin Devleti’nin tanınması bu davayı ilerletmek için hayati önem taşıyor ve İspanya, Norveç, İrlanda ve Slovenya gibi ülkelerin Filistin egemenliğini tanıma yönündeki son adımlarını takdirle karşılıyoruz. Bu, adaletin gerçekleşebileceği ve gerçekleşmesi gerektiğine dair bir umut ışığıdır. Küresel vatandaşlar olarak, bizi bölen anlatılara da karşı çıkmak zorundayız” diye konuştu.
"Tarih boyunca Türkiye olarak inançları ve kültürlerinden dolayı yanlış bir şekilde zulme uğrayan Yahudi topluluklarına kucak açtık"
"İnançlarından ötürü yalnızca Müslümanların hedef alınmasına nasıl karşıysak, antisemitizme de aynı şekilde karşıyız" diyen Sırakaya, "Tarih boyunca Türkiye olarak inançları ve kültürlerinden dolayı yanlış bir şekilde zulme uğrayan Yahudi topluluklarına kucak açtık. 1400’lerin sonlarında Sefarad Yahudileri’ne kucak açtık ve aynı şekilde Holokost’tan kaçan Yahudi topluluğunu da koruduk" ifadelerine yer verdi.
Siyasi partilerin demokrasiyi korumanın merkezinde yer aldığını ve bugünün bu demokrasinin bir tezahürü olduğunu belirten Sırakaya, “AK Parti olarak, dünyanın dört bir yanından katılımcılarla bu küresel etkinliğe ev sahipliği yapmaktan gurur duyuyoruz. Amacımız, devam eden soykırımda etkilenen tüm masum hayatları anlamak ve onlara umut taşımaktır. Buradan yalnızca yasla dolu kalplerle değil, yenilenmiş bir amaç duygusuyla ayrılalım. Umarım her biriniz bu etkinlikten keyif alırsınız ve bu, Filistin halkına umut, adalet ve barış sağlamaya bir adım daha yakınlaşmamıza vesile olur" ifadelerini kullandı.