Sinop Çevre Dostları Derneği Başkanı Hale Oğuz, 2021 yılında tescillenen Aksaz Sulak Alanının devlet yoluyla tahrip edildiğini belirterek, eğer gerekli önlemler alınmazsa bölgenin yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacağını söyledi. Oğuz; “İlimiz, Merkez, Karagöl-Aksaz Sulak Alanı, eski bir körfezin önünün kum bankları ile kapanması sonucu oluşmuş; sığ göllerden, akarsu yataklarından, su basar ormanlardan ve sulak çayırlardan meydana gelen sulak alan ekosistemi olup, deniz, kumul ve kumsal ile desteklenmekte, kendisinden beklenen tüm ekolojik işlevleri yerine getirmektedir. Ülkemizin de taraf olduğu Ramsar Sözleşmesi’nde tanımlanan “sulak alan” kapsamına giren alan, uluslararası hukuk ve iç hukuk tarafından korunması gereken ekosistemlerdendir.

Sulak alanlar, doğal işlevleri ve ekonomik değerleriyle yeryüzünün en önemli ekosistemleridir. Yeraltı sularını besleyerek, taban suyunu dengeleyerek, sel sularını depolayarak, taşkınları kontrol eder, bulundukları yerin su rejimini düzenlerler.

Sulak alanlar; başta yağışlar ve olmak üzere iklim elemanları üzerinde olumlu etkide bulunurlar, iklimi yumuşatma gibi mikro klima etkisi yaparlar, tortu ve zehir elemanları alıkoyarak ya da besin maddelerini kullanarak suyu temizlerler, bu nedenle doğal arıtma sistemleridir. Su geçişini yavaşlatarak besin ve sediment birikmesini sağlayan sulak alanlar, tropikal ormanlarla birlikte yeryüzünün en fazla üretim yapan ekosistemdir.

Başta balıklar ve su kuşları olmak üzere gerek ekolojik gerek ticari değeri yüksek bitki ve hayvan çeşitlerini barındıran sulak alanlar, birçok türün yaşamasına imkan sağlayan önemli habitatlardır. Sulak alanlar, besin zincirinin en altında yer alan planktonlardan en üstteki su kuşuna kadar besin piramidindeki tüm canlıları içeren, on binlerce yıllık doğal süreçlerin oluşturduğu ekosistemler olduğundan bir kez kaybedildi mi, insan eliyle oluşturmak imkansızdır.

Sulak alanların tahribatı sonucu türlerin yok olması, insanların varlıklarını borçlu oldukları ve bağımlı oldukları doğal yaşam alanlarının yok olması demektir. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün yanlış projeleri, sıtma ile savaş ve tarım alanı açmak gibi nedenlerle geçmişte 7 Tuz Gölü büyüklüğünde birçok sulak alan ve göl kaybedilmiştir” dedi.

DOĞAYA VE GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKMALIYIZ

Doğaya yapılan tüm müdahalelerin suyu ve yaşamı yok edeceğinin altını çizen Sinop Çevre Dostları Derneği Başkanı Hale Oğuz, tüm vatandaşları doğal alanlara sahip çıkmaya ve ilgili kurumları da görevlerini yapmaya davet etti.

Oğuz; “Sinop Çevre Dostları Derneği olarak 1996 yılından bu yana sulak alanın korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması için çaba harcıyoruz. O günden bu yana da Devlet Su İşleri’ne “sulak alanlardan elini çek” diyoruz.

2023 yılı sonunda yapılan Mahalli Sulak Alan Komisyonu toplantısına, DSİ yine ve yeni bir projeyle gelmiş, böyle bir projeyi talep edenler olduğu ifade edilmiştir. Birileri talep etse de toplumsal zarara neden olan projeler üretilmemelidir. Sulak alanla ilgilenen bilimsel ve korumacı kurum ve kuruluşlardan görüş alınmadan hiçbir şekilde müdahale yapılmamalıdır.

Anılan toplantı sonrası derneğimiz söz konusu sulak alana giderek inceleme yapmış ve ne yazık ki Aksaz Sulak Alanı’nı besleyen Sırakaraağaçlar Deresi’nin DSİ tarafından hallaç pamuğu gibi atıldığını tespit etmiştir. Dere kenarındaki çalıların, ağaççıkların ve söğüt ağaçlarının ortadan kaldırılması, dolayısıyla suyun emilmeden, alanda tutulmadan akıp gidecek ve toprağı da götürerek erozyona neden olacağı anlaşılmış ve bu durum derneğimizce tepkiyle karşılanmıştır.

DSİ’nin sulak alana yaklaşımı korumacı olmadığı gibi, Özel İdare Müdürlüğü de Aksaz Bataklık Sazlık Ekosisteminin oluşumunu sağlayan kumullarda, kum zambakları üzerine beton atarak, oturma bankları koymuştur. Ayrıca kıyısal sulak alanlarda denizel ortamla hidrolik bağlantı bulunur. Ünite ile denizi ayıran kum bankının altından sızma veya üstünden dönemsel sızmalar şeklinde gerçekleşir. Kumul ünitenin bir parçasıdır aradaki yapılaşma ve diğer uygulamalar zarar vericidir. Aslında doğal alanda kum üstünde yürümek, kum üzerine oturmak vücudun negatif enerjisini alacak, ayak bilekleri için iyi bir spor olarak doğal alışveriş yapılacakken, gereksiz uygulama ile endemik bitkilere zarar verilmiştir.

Karasu çayının yatağında da, Devlet Su İşleri’nin uygulamasına benzer bir tahribat söz konusudur. Bütün bu uygulamalar, Doğal Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü tarafından bilinmekte ve seyredilmektedir.

Ayrıca Kıyı Kanunu’nda belirtildiği gibi, “Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Kıyılar, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açıktır, Kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir.”

Vatandaşlarımızda bu başıbozukluktan yararlanarak ticari faaliyetlerine uygun ahşap yapılar, konteynerler yerleştirivermektedir.

Samsun İli Bafra İlçesi Kızılırmak Deltasında suyun ve aynı zamanda tarımın gördüğü zarardan dersler çıkarılarak delta içinde yapılmış 300 villa yıkılmıştır.

“Doğaya yapılan tüm müdahaleler suyu ve yaşamı yok etmektedir. Halkımızı doğal alanlarımıza ve geleceğimize sahip çıkmaya ilgili kurumları geleceğe karşı sorumluluk duymaya ve görevlerini yapmaya çağırıyoruz” diye konuştu.

Editör: Vitrin Haber