İSTANBUL (AA) - GÜLSELİ KENARLI - Uzmanlar, iklim değişikliğinin, halk arasında kırkikindi yağışları, kocakarı soğukları, eyyam-ı bahur ve pastırma yazı şeklinde adlandırılan birçok hava olayının şiddetini ve süresini etkilediğini, bu durumun tarım takviminde değişikliklere neden olduğunu kaydetti.
Küresel ısınma etkilerinin yanı sıra geçen yıl başlayan ve bu yılın nisan ayına kadar devam eden El Nino hava olayı, sıcaklıkların ve aşırı hava olaylarının artmasına neden oldu.
Bu etki, Anadolu'da uzun yılların deneyim ve gözlemlerine dayanarak oluşturulan geleneksel takvimdeki hava olaylarının yoğunluğu, şiddeti ve süresi üzerinde de kendisini gösterdi.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, AA muhabirine, son yılların geçmiş yıllara göre daha sıcak olduğunu, 2023-2024 kış dönemi ortalama sıcaklığının 7,2 derece ile mevsim normallerinin 3,3; 2024 Mart sıcaklığının ise ortalama 9,2 derece ile mevsim normallerinin 1,5 derece üzerinde gerçekleştiğini söyledi.
Genel olarak küresel ölçekli çalışmalara bakıldığında kış döneminin artık daha sıcak geçtiğini belirten Toros, "Bu, ilkbahar ve sonbahar döneminin kısalması, yazların uzaması anlamına geliyor. Sıcaklık 1 derece daha fazla olduğu zaman buharlaşma yüzde 7 artıyor, bu da su kaynaklarındaki buharlaşmanın artmasına, toprağın daha fazla kurumasına neden oluyor." dedi.
Meteorolojik afetlerin şiddetinin ve sayısının fazlalaştığını, bunun da sıcak mevsimlerin kurak geçmesine, yağışların aşırı olmasına ve 1 ayda düşecek yağışın 1 günde düşmesine neden olduğunu vurgulayan Toros, Anadolu'da halk diliyle ifade edilen hava olaylarının yoğunluğunun da arttığını anlattı.
Toros, şu değerlendirmeleri paylaştı:
"Mart ayındaki kocakarı soğukları ya da temmuz, ağustos ayındaki eyyam-ı bahur sıcakları, ekim ile kasım arasındaki pastırma yazları doğal olarak değişiyor. Nisan yağmurları sonrasında başlayan kırkikindi yağışları döneminde sıcaklık farkının yüksek olması aşırı yağışlara neden olabiliyor. Pastırma yazı ya da eyyam-ı bahur gibi sıcak dönemlere baktığımızda, sıcaklık derecesi yükseliyor. İklim değişikliğiyle birlikte bu hava olaylarının takvimlerinde bir değişiklik olup olmadığını görmek için uzun yıllar takip edilmesi gerekiyor. Artık sellere neden olan yağışların sıklığında artış görüyoruz. Hava sıcaklığı yüksekken bir soğuk hava dalgası geldiğinde aradaki sıcaklık farkı ne kadar yüksek ve atmosferdeki nem de ne kadar fazlaysa o kadar aşırı ve hızlı yağış meydana geliyor. Yani sıcaklık ne kadar yüksekse yağış o kadar aşırı oluyor."
Meteorolojik olaylarda uç değerlerin artık daha fazla görülmeye başladığına dikkati çeken Toros, daha sıcak geçen bir kış dönemi ve şubat ayında yaşanan bir sıcaklık artışının bitkilerde yalancı baharla birlikte erken filizlenmeye neden olduğunu, bunun ardından mart döneminde gelebilecek bir soğuk hava dalgasının da filizlerin ölmesine, hasar görmesine yol açabildiğini bildirdi.
- "Aşırı hava olaylarının etkisiyle tarım takvimi etkileniyor"
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Nazan An, iklim değişikliğine bağlı aşırı hava olaylarının itici bir güç gibi özellikle tarımı etkilediğini kaydetti.
Yaptıkları saha çalışmalarına atıfta bulunan An, "El Nino etkisiyle aşırı hava olaylarının birçok yerde farklılık gösterdiğini gördük. Kimi yerde aşırı yağış oluyor, kimi yerde sıcaklıklarda aşırı artış oluyor. Bunlar da ya kuraklık ya da aşırı yağışlara bağlı seller şeklinde etkisini gösteriyor. Aşırı hava olaylarının etkisiyle tarım takvimi etkileniyor. Özellikle sert çekirdekli ürünler yeterli derecede soğuklama alamıyor, erken sıcaklık toplamaya başlıyor ve bu da ürünün gelişimini etkiliyor." diye konuştu.
İklim değişikliğinin her faaliyetin takviminde bir değişime neden olduğu tespitini paylaşan An, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şubat ve martta kocakarı soğukları yaşanır. Bu dönemde yetiştirilen ürünlerin takvimlerinin değişmesi, kocakarı soğuklarının yoğunluğu ve takviminde değişiklik olduğunun göstergesidir. Hasat tarihleri değişiyor, bazı yerlerde hasat takviminde 9 günlük, bazı yerlerde ise 1 aya yakın geri çekilme oluyor. İklim değişikliği ve aşırı hava olaylarını bir bütün halinde düşündüğümüzde hepsinin tarım üzerinde bir etkisi oluyor. Tarım takvimi, iklim değişikliğine bağlı olarak değişiyor ve şu an takvimin sabit olduğu bazı yerlerde de bu durum gelecekte değişecektir."
Ekim tarihlerinde de 15 günlük geri çekilmeler görüldüğünü işaret eden An, ilerleyen yıllarda bu değişimin daha fazla fark edilir olacağı öngörüsünde bulundu.
- Su kaynakları hayati önem taşıyor
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, iklim değişikliğinin tarım sektöründe önemli sorunlara yol açtığını ve El Nino'nun da etkisiyle artan sıcaklık ve düzensiz yağışların tarımda ciddi kayıplara neden olduğunu dile getirdi.
Demir, bu durumun verimi azalttığından, sulama suyu maliyetlerini artırdığından, dikim ve hasat zamanlarını değiştirdiğinden ve hastalık ile zararlıları çoğalttığından bahsetti.
Çiftçilerin uzun yıllara dayanan tecrübeleriyle geleneksel döngülere dayanarak planlamalar yaptığını hatırlatan Demir, "Ancak küresel iklim değişikliği, bu döngüleri etkileyerek çiftçilerin planlarını bozuyor. Bu nedenle meteorolojik gelişmelerin yakından takip edilerek çiftçilere rehberlik edilmesi gerekiyor. Ülkenin her bölgesinde iklim süreçleri ve etkileri izlenmeli, çiftçiler uyarılmalı ve piyasa koşulları buna göre düzenlenmelidir." sözlerini sarf etti.
Su kaynaklarının korunmasının, geliştirilmesinin ve etkin kullanımının, tarımsal üretimin sürdürülebilirliği açısından hayati önem taşıdığına değinen Demir, toprağın su tutma kapasitesinin artırılması için orman, otlak ve sulak alanların korunması ve geliştirilmesi, yağışlara bağlı yüzey akış sularının toplanması ve depolanması için altyapının geliştirilmesi tavsiyelerinde bulundu.
Demir, sözlerini şöyle tamamladı:
"İklim değişikliğinin gelecekte mevsim dönüşümleri ve su kaynaklarını ciddi şekilde etkilemesi bekleniyor. Türkiye gibi su fakiri bir ülkede, gelecekte yaşanabilecek sıkıntıları en aza indirmek için önlemlerin alınması büyük önem taşıyor. Su depolama ve dağıtım sistemlerinin geliştirilmesi, basınçlı sulama sistemlerine geçişin teşvik edilmesi ve evsel atık suların tarımsal üretimde kullanılmasını sağlayacak tesislerin geliştirilmesi, iklim değişikliğinin tarımsal üretime olumsuz etkilerini azaltabilir."