1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, tüm ülke genelinde çeşitli etkinliklerle kutlanırken, çoğu işçi resmi tatil olan bu günü yine çalışarak geçirdi. 1 Mayıs dolayısıyla ilin muhtelif yerlerinde işyerlerini ziyaret eden Eğitim-İş Sendikası Sinop Şubesi, bugünü çalışarak geçiren işçilerle bir araya geldi.

Gerçekleştirilen ziyarette işçilerle sohbet eden Eğitim-İş Sendikası Sinop Şubesi Başkanı Tuncay Şahbenderoğlu ve sendika üyeleri, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günlerini kutladıkları işçilere çiçek verdi, tatlı ikramında bulundu.  Gerçekleştirilen ziyaret ile ilgili bilgi veren Eğitim-İş Sendikası Sinop Şubesi Başkanı Tuncay Şahbenderoğlu, Sinop’ta 1 Mayıs’ta emeğe değer verenlerle birlikte 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününde çalışmak zorunda olan işçileri ziyaret ettiklerini söyledi.  Şahbenderoğlu; “1 Mayıs Emek ve Dayanışma gününde, İşçi Bayramı'nın olduğu resmi tatil olan bir günde çalışmak zorunda olan insanlarımız var. Onlar için bayram yok. Ekmek parası kazanma mücadelesi var. Bizler de bugün onların mücadelelerinde yanlarında olduğumuzu göstermek için bir ziyaret gerçekleştirdik.

İşyerlerinde ziyaret ettiğimiz işçilerimize çiçek verdik ve tatlı ikramında bulunduk. Hoş sohbetlerimiz oldu” dedi.

1 MAYIS, BU YIL TÜRKİYE’DE BİR BAYRAM OLARAK KUTLANMAKTAN HER ZAMANKİNDEN DAHA UZAK

İşçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs, bu yıl Türkiye’de bir bayram olarak kutlanmaktan her zamankinden daha uzak olduğunu söyleyen Eğitim-İş Sendikası Sinop Şubesi Başkanı Tuncay Şahbenderoğlu, yanlış ekonomi politikalarında inat edilmesiyle emeğin her gün biraz daha değersizleştiği ülkemizde, yaşanan ekonomik kriz emekçileri nefes alamaz hale getirdiğini belirtti.

Şahbenderoğlu; “Ülkede orta sınıf diye tabir edilen gelir grubu artık kalmamış, çalışan nüfusun büyük çoğunluğu insanca yaşamaktan uzak olan asgari ücrete hapsedilmiştir. Zengin ile yoksul arasındaki makas her zamankinden daha çok açılmış, gelir adaletsizliği tarihi şekilde tavan yapmıştır.

Daha birkaç yıl öncesine kadar ev taksiti olacak meblağlar artık kira olarak verilir hale gelmiş, emekçiler için ömür boyu çalışsa dahi ev alma ihtimali piyango çıkma ihtimaliyle aynılaştırılmıştır.

İşçi sınıfı artık sebze meyveyi taneyle almaya başlamıştır. Tüketilmesi kaçınılmaz olan temel gıda maddelerindeki günlük fiyat artışlarına market çalışanları etiket yetiştiremez hale gelmiştir. Cumhuriyet tarihinde ilk kez 1 kilo beyaz peynirin fiyatı, gram altının fiyatına ulaşmıştır. Et giremeyen hanelerin avuntusu olan kıyma dahi lüks hale gelmiş, “yiğit muhtaç olmuş kuru soğana” türküsü iktidar sayesinde gerçeğe dönüşmüştür.

Bu ağır yoksullaşma ve yüksek sömürü düzeninde, tüm kamu emekçileri gibi biz eğitim emekçilerinin de geçinmesi imkansız hale gelmiştir.

En tepeden sarf edilen “Öğretmenler en az 20 bin lira alıyor” gibi gerçekdışı sözler, biz eğitim emekçilerinin yaşadığı ağır yoksulluğu kamufle edememektedir.

Gerçek şudur: Eğitim emekçileri geçinememektedir. Borçla ay sonunu getirmeye çalışmakta, kredi ve kredi kartlarıyla ailesinin ihtiyaçlarını gidermeye çalışırken borç sarmalına girmekte, sarı sendikalar ile hükümetin müsamereyi andıran toplu görüşmeleri nedeniyle soğan fiyatlarındaki artış kadar bile ücret artışı alamamaktadır. Eve boynu bükük, sınıfa düşünceli girmektedir. Liyakatsizce seçilmiş yöneticilerin baskısı, öğrencilerine laik, çağdaş ve kamusal bir eğitim veremiyor olmanın stresi altındadır. Zaten sözleşmeli, ücretli, kadrolu diye çalışma hukukuna bile aykırı biçimde ayrıştırılarak sömürülüyorken bir de garabet ÖMK eliyle tekrar ayrıştırılmanın ve kategorize edilmenin baskısını yaşamaktadır.

Bu böyle gidemez ve gitmeyecektir! Cumhuriyetin kurucusu olan Başöğretmen’in yeni nesilleri emanet edeceği kadar güvendiği bizler, bu hakaretleri, kölelik zincirini, değersizleştirmeyi kabul etmiyoruz!

TÖS’ten, TÖB-DER’den miras aldığı öğretiler ışığında ilerleyen; eğitim emekçisinin hakları ve itibarı için verdiği mücadeleden asla taviz vermeyen, Başöğretmen Atatürk’ün eğitim neferlerinin bir araya gelerek oluşturduğu Eğitim-İş olarak, tüm eğitim emekçilerine sesleniyoruz:

Gün; haklarımızı, mesleğimizin itibarını, gençlerimizin geleceğini savunmak için omuz omuza verme günüdür. Gün; eğitimi ve eğitim emekçisine tepeden bakan, parmak sallayanlara Fakir Baykurt’un dediği gibi ders verme günüdür! Öğrencilerimize öğreteceğimiz en önemli şeylerden birisi haksızlığa karşı susmamaksa, gün kendi uğradığımız haksızlığa karşı da susmayacağımızı göstermenin günüdür. Gelin, safları sıklaştıralım!

Yerli hamsi tezgahlarda Yerli hamsi tezgahlarda

Başta eğitim emekçileri olmak üzere tüm işçi sınıfının 1 Mayıs’ını kutluyor, 1 Mayısları bayram yapacağımız günleri hep birlikte öreceğimize inanıyoruz” diye konuştu.

Editör: Furkan Alperen Demir