Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz. 1
Yetim bir şeyden mahrum olan demektir.İmandan mahrum olan imanın yetimi olur.Kur’an-ı Kerim’den mahrum olan Kur’a’nın yetimi olur.İslam’dan mahrum olan İslam’ın yetimi olur.Siz yetimi sadece annesi babası olmayan olarak mı düşünüyorsunuz?Annesi babası olmak telafi edilebilir bir şeydir.En azından dünyada kalınan bir yetimliktir.Ahirette gittiği zaman ise, Kişinin kardeşinden, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından kaçacağı gün kulakları sağır edercesine şiddetli ses geldiği vakit, işte o gün onlardan herkesin kendini meşgul edecek bir işi vardır.2
Ama iman,Kur’an ve İslam yetimi olanın yetimliği ahirette de devam eder.Onun için hangi yetimlik daha büyüktür derseniz,iman ve Kur’an yetimliği daha büyük yetimliktir.Bir yetimi görünce bir şeyler vermek için elini cebine atanlar ,neden bir iman ve Kur’an yetimini görünce akıllarını Kur’an’ın içine atmazlar? Neden onun yetimliğini gidermek için çalışmazlar? Onlar Kur’an ve iman yetimi kalmasın diye gayret etmezler?
Onun için yetim tasavvurumuzu tashih etmekte fayda var.
Bu ümmetin en büyük problemi nedir diye sorsanız? Bende derim ki ‘TEFRİKA’ dır.Tefrikanın zıttı vahdettir.Vahdet olması gereken,tefrika olmaması gerekendir.
Hemen söylemeliyim ki,ihtilaf ile tefrikayı ayırmak zorundayız.
İhtilaf nedir?Farklılık.
Bizim tefrikaya düşmemizin temel sebeplerinden biri farklılığı tefrikaya dönüştürmemizdir.Bunun da sebebi,farklılığı bir zenginlik olarak algılamamamızdır.Farklılığa tahammülsüzlük tefrikaya yol açıyor.Onun için önce farklılığı sindirmek lazımdır.Kur’an-ı Kerim bu manada bize gerçekten yardımcı oluyor.Farklılığı Allah’ın kaçınılmaz sünneti olduğunu beyan eden Kur’an’dan başka güzel beyan eden metin varmıdır acaba? Kur’an-ı Kerimi açıp baktığınızda sadece konusu farklılık olan süreler bulacaksınız. ‘Fatır,Nahl,Furkan’ süreleri bunlardandır.İşte Allah’ın yarattığı dağlardan bahsedilir.O dağların içinde yollardan bahsedilir.Yani dağların kayaç parcacıklarının farklılığından bahsedilir.Kimisi beyaz yollar,kimisi siyah yollar denilir.Katmanların renklerinin farklılığından yola çıkarak Rabbimiz beyaz ve siyahın kontrastına dikkatimizi çeker.
Kontrast nedir?Beyazı siyahın yanında görürseniz eğer,beyazın beyaz olduğu  daha da iyi görülmüş olur.Siyahı beyazın yanında görürseniz,siyahın siyahlığı daha da belirgin olur. O zaman siyahı kaldırmayın.Neden? Çünkü beyazın beyazlığını fark ettiriyor.
Yeryüzünde mümin, küfrü yok edemez ve sıfırlayamaz.Zaten böyle bir görevimizde yok.Herkes iman etsin.Allah bunu dilememiştir.Senin dilemeni de dilememiştir.
Rabbin dileseydi, insanları bir tek ümmet yapardı. Ama ihtilâf edip durmaktadırlar.3  Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette topyekûn iman ederlerdi. Böyle iken sen mi mü'min olsunlar diye, insanları zorlayacaksın? 4
Şu ihtişama bakın.Farkılığa bundan daha güzel hürmet olur mu?Allah herkesin iman etmesini dilemiş iken sen herkesin iman etmesini dilersen Allah’ın dilemediğini dilemiş,istemediğini istemiş olursun.
Kimin iman edip etmeyeceği kişinin talebine bağlıdır. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin .5 Talep etmeyene iman nasip olmuyor.Nasipsiz diyene ben talepsiz diyorum.Hiç talep edipte imana kavuşamayan var mı? Yok böyle biri.Ama talep etmediği halde imana kavuşan biri de yok.Talep etmeden imana kavuşan biri olsaydı Hz. İbrahim’in babası Azer,Hz. Nuhun evladı  Kenan,Hz. Nuh’un ve Hz. Lut’un karısı ve Hz. Muhammed (s.a.v) ‘in amcası Ebu Talip olurdu. Talep etmeyince peygamberin babası,oğlu,eşi ve amcası da olsanız da nasip olmuyor.
Buradan yola çıkarak farklılığı nasıl algılamalıyız? Zenginlik olarak.Zaten Kur’an bize bunu  Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.  Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır. 6
Ayet.Bu gün kullandığımız mucize manasına da kullanılır.Onun delillerinde,belgelerinden, işaretlerinden diye de anlayabilirsiniz.Kur’anda farklılık hep böyle gelir.
Bizim problemimiz ihtilafı tefrikaya dönüştürme problemimizdir.Farklılığı doğru algılama ma  sorunumuz var.Eğer farklılıklarımızı bir zenginlik olarak görürsek zenginliğe dönüşüyor.Siz nasıl bakarsanız o da size öyle bakıyor.Kuantum fiziğinin bulunduğu çağda yaşıyoruz. Kuantum fiziğinin temel espirisi ‘’Bakanın baktığını etkilemesidir’’.Niyetiniz ne ise karşınızdakini o niyetle etkiliyorsunuz.O zaman farklılığı zenginlik olarak bakarsanız zenginliğe,bela olarak bakarsanız belaya dönüşüyor.Farklılığı yok etmenin savaşını verdiğiniz zaman aslında Allah’ın sünnetine karşı savaşıyorsunuz.Yani herkesi bir pulanyaya sokacaksınız.Aynı düşündüreceksiniz.Aynı boya alacaksınız.Aynı yüzü alacaksınız.Bunu nasıl yapacaksınız?Allah’ın yapmadığını siz nasıl yapacaksınız?Herkes aynı düşünsün.Herkes aynı yaşasın.Herkes aynı olsun.Nasıl olacak bu?Her şeyi yok etmeniz lazım.Çünkü her şey DNA sına kadar farklı.Allah imzayı orijinal ve farklı atmış.Yedi milyarın retiasına yedi milyar ayrı imza atmış.Parmağının ucuna bile yedi milyar ayrı imza atmış.Nasıl edeceksiniz de bu imzaları sileceksiniz?Yeryüzünde katrilyonlarca ağaç var.Bir birinin aynı ağaç bulamazsınız.Bir birinin aynı meyve bulamazsınız. Yer yüzünde sayısızca taş var.Bir birine benzeyen ve denk bir taş bulamazsınız.Yok böyle bir şey.Bir kilometre arayla birer toprak alıp mineral tahliline götürün.İki toprağında birbirine denk olmadığını göreceksiniz.
Biz birbirimizin farklılığını zenginlik bilmek durumundayız. Şunu demeyeceğiz. Benim mezhebimden, cemaatimden, meşrebimden değilse çiz üstünü.
Müslüman ümmet şu anda İsrail’den kurtulsa,artık bundan sonra Müslümanların derdi bitti diyebilirmisiniz Allah’ınızın aşkına?Bunun üzerine Amerikayı, İngiltereyi, Çini,Rusyayı koyun.Yer yüzünde Müslümanlardan başka kimse kalmadı.
Dostlar!Bizim belamız bizde.İsrail yok olsa ,biz birbirimizin İsrail’i daha fazla oluruz.Üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi,’’ Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; Gündüz geceye muhtaç bana da sen lazımsın’’.O ayrı mesele.
Şimdi kendi sorunlarımıza gelelim.Eğer bizim belamız bizdense ,biz bizi didikliyorsak bunun temelinde ne yatıyor? Uydurulan bir dine inanmamız bizden bekleniyor.Bunun çaresi ‘’Uydurulan dine değil,indirilen dine’’ sarılmaktan başka çaremiz yok.Yoksa Müslümanların belası bitmeyecek.İçimizden hainler bulacaklar yine birbirimizin etini yedirtecekler.Hani biz Mü’minler kardeştik.Allah-u Teala   Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah'a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin. 7
O zaman söylermisiniz biz nasıl kardeşiz?Neyin kardeşiyiz biz?Düşman kardeşlermiyiz biz?Galiba öyle.
Tekrar dönüp bu ümmet neden böyle diye sorsak?
Dostlar!
Allah’ın ipini bıraktık.Bir kısmımız ipsiz,sapsız.Bir kısmımız da Allah’ın ipinin yerine pazardan ip aldılar.Kimimiz mezhep,kimimiz tarikat,kimimiz ırk pazarından ip aldı,üstüne Allah’ın ipi diye yazdı, sahte ip.Yani sayın gitsin.
Allah markalı bir ipin sahibi olmalıyız. Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılalım. Tek tek Allah’ın ipine sarılırsak maksat hasıl olmuyor.Hep beraber.
Peki Allah’ın ipi nedir?Allah’ın ipi Kur’an’dır.Eğer esasta bir tefrika varsa bu kaynak farklılığından meydana gelmiştir.Kaynaklar bir olmadan tefrika hallolmaz.Bu gün biz bu halde isek kendi kaynağımıza sırt döndüğümüz içindir.Bizi manen tedavi olacağımız ayeti kerimeler gözümüzün içine bakıyor da biz onlarla tedavi olmayı terk  ettik.
Gizli hazinemizi bulalım.Tekrar Kur’an ile tanışalım.Kur’an’sız ve sünneti seniyyesiz Müslümanlıkla buraya kadar.Deniz bitti.Yok başka.Buradan ötesi yok.Kur’ansız ve sünneti resulullah'sız Müslümanlıkla buraya kadar gelindi.
Görüyorsunuz,  bir insanın ölmeyi göze alması bundan daha öte bir fedakarlık olabilir mi? Olamaz.Can başka bir şey.Bir adam Allah’ı için,dini için,mukaddesatı için ölmeyi göze alıyorsa bu Müslümanların içerisinde en fedakar adamdır.
Peki İŞİD’i nereye koyalım? Şimdi en akıllınız ve en iyiniz bu ise delisinden Allah korusun.Nedir bu manzara?Ölmeye gidiyorlar?Ölecek kadar iman ediyorlar.Bunda tereddüt yok.Fakat yüzümüzün karası oluyorlar.Yüzümüzü yere eğiyorlar.Şu yapılanları savunacak biri  var mı aramızda?Rahmet Peygamberinin ümmeti bu mu?Adında iki tane İslami kavram var.İslam ve Halife.Bundan sonra bu iki kavramı da mı kullanamayacağız Allah aşkına?
Biz yeryüzünde hayat vermek için var olanlarız.Ölüm dağıtan mı olacağız?Hem de en zalimcesine,acımasızcasına.Çoluk ,çocuk, kadın , ihtiyar demeden.İşte halimiz bu.
Peki nedir? Burada işid,Nijerya’da boxo haram,Somali’de eş-şebab.Git her yerde var.Bunlar kendi yorumunu silahla savunanlar.Birde kendi yorumunu silahsız savaşla savunanlar var.Yani yorumun dinleşmişse o yorumu silahla savunup savunmamakla tali bir şey oluyor.Yorumu dinleştirme yani.Şu memlekette süren kavga neyin kavgası?Paralel din neyin kavgası?Aslında yorumu dinleştirmenin kavgası.Paralel bir din kurmuşsanız eğer bunun adını işid koymak,boxoharam koymak,eş-şebab koymak, falanca tarikat,falanca mezhep,falanca meşrep koymakla arasında bir mahiyet farkı görmüyorum.
Peki aynı olan taraf nedir?Yorumu nassın makamına oturtmak.Yorumu din haline getirmek.Yorumu dinleştirdiğinizde nassı nereye oturtacaksınız?Yani Kur’an-ı ve sünneti nereye koyacaksınız? O zaman Kur’an-ı teberrüken okursunuz.İşte onlarda öyle yapıyorlar.Çünkü Kur’an’ın yerine başka kitaplar koyalı çok oldu.Yıllar yılı Kur’an yerine onları okuyalı çok oldu.Kur’an onların nazarında ‘kutsal kitap’.Kutsal kitap Hıristiyanların ve Yahudilerin kitabıdır.Bizim kitabımız ise hayat kitabıdır.Kutsal olan dokunulmaz olandır.Bizim kitabımıza dokunulur,öpülür,sevilir,kucaklanır,bağrına basılır. Onunla arkadaş olunur,dost olunur.
Onların peygamberi  kutsaldır.Bizim peygamberimiz Hz. Muhammed s.a.v ise Kur’an’ın diliyle ‘sahibuküm’ arkadaştır. Bize kardeşim diye hitap eden bir nebi. Allah resulünün arkadaşı ve kardeşi olabilmek. Onların böyle bir tasavvuru hiç olmadı ki.
 O gün zalim kimse, (çaresizlik içinde) ellerini ısırıp şöyle diyecektir: "Ne olurdu ben de peygamberle beraber aynı yolu tutsaydım!" "Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost edinmeseydim!"
Selam hidayete tabi olanlara olsun....
1-Al-i Imran Süresi 3/103
2-Abese Süresi 80/33,37
3-Hud Süresi 11/118
4-Yunus süresi 10/99
5-Kehf Süresi 18/29
6-Rum süresi 30./21,22 
7-Hucurat Süresi 49.10
8-Furkan Süresi 20/27,28