İran Büyükelçiliği kaynakları, gerçekleştirilen füze saldırısının, BM 51’inci maddesi gereğince ve İsrail’in tecavüzlerine karşı hak ettiği meşru müdafaa hakkına dayanarak gerçekleştiğini belirterek, operasyon artık kaçınılmaz olduğunu kaydetti.
Kaynaklar, 1 Ekim’de İran’ın İsrail’e yönelik gerçekleştirdiği operasyonda 3 önemli noktanın hedeflendiğini ve bu noktalardan biri olan Nevatim Hava Üssü’nde Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı hedef alan F-35 savaş uçaklarının bulunduğunu kaydetti.
Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ve İranlı general Abbas Nilfuraşan’a yönelik İsrail tarafından düzenlenen suikast saldırılarının ardından İran, 1 Ekim tarihinde İsrail’e yönelik balistik füze saldırısı ardından İran Büyükelçiliği kaynakları açıklama yaptı. Büyükelçilik kaynakları, bu operasyonun 31 Temmuz’da İran’da Haniye’ye yönelik yapılan saldırının ardından misilleme niteliği taşıdığını kaydetti.
“Bütün baskılara rağmen 2 ay içerisinde aklıselim davranmayı tercih ettik”
Gerçekleştirilen füze saldırısının İran Genelkurmay Başkanlığı tarafından daha önce planlandığını ama bu planın belirli nedenlerden dolayı ertelendiğini dile getiren elçilik kaynakları, “İran’ın kararlı bir şekilde misilleme operasyonu gerçekleştireceği bilgisi verildikten sonra ABD, Avrupalı bakanlar ve bazı ülkeler aracı oldu ve bizi arayarak, İran’ın biraz bekleyerek barışa fırsat vermesini istediler. Geçen 2 ay zor bir dönemdi. İran hükümeti aklıselim davranmayı seçti. İran halkı ve kamuoyunda İsrail bizim toprak bütünlüğümüzü ve egemenliğimizi işgal etmişken bizim ülkemiz neden buna cevap vermiyor diye baskı vardı. Bütün bu ağır baskılara rağmen şu son 2 ay içerisinde aklıselimi tercih ettik. Bunun sebebi de barışa ve ateşkese fırsat vermekti” dedi.
“İran’ın da aklıselim durumunu devam ettirmesine imkan kalmadı”
Büyükelçilik kaynakları, barışa fırsat verildiği 2 aylık dönemde ateşkesin sağlanmamasının yanı sıra İsrail’in Gazze’lilere yönelik katliamlarını devam ettirdiğine değinerek, “Ardından İsrail daha fazla pervasızlaşarak Lübnan’ı hedef aldı. Bu süre içerisinde Siyonizm rejimi karadan ve havadan tacizlerini daha da şiddetlendirdi. Savunmasız sivil halka karşı soykırımını daha da şiddetlendirdi. Müslüman ülkelere operasyonlarını arttırdı ve bu durumda artık İran’ın da aklıselim durumunu devam ettirmesine imkan kalmadı” ifadelerini kullandı.
Operasyonda 3 önemli noktanın hedef alındığını söyleyen kaynaklar, “Bunların arasında biri İsrail’in temel hava üssüydü. Bir diğeri Mossad’ın üssü. Diğer tarafta Nevatim Hava Üssü ki burada F35 savaş uçakları bulunuyor. Siyonizm rejimi her ne kadar savunmasız insanları hedef aldıysa da İran bu operasyonu kesinlikle insani kurumları hedef almadan gerçekleştirdi. Sadece ve sadece askeri güçleri ve noktaları hedef aldı. Bu operasyonda İran ticari ve iktisadi noktaları bile hedef almadı. Bunu yapabilirdi ama yapmadı” açıklamasında bulundu.
“Saldırgan devlet Müslümanları hedef alıyor, 200 füze gönderildiğinde neden kimse ölmedi diye soruluyor”
İsrail rejiminin füze saldırısının başarısız olarak nitelendirdiğine vurgu yapan elçilik kaynakları, “Belki bu operasyonda hiçbir sivil ölmediğinden dolayı, öğrenci yurdu okul hastane vurulmadığından dolayıdır ki Siyonizm rejimi bu operasyonu başarısız olarak adlandırıyor. İsrail rejiminin haberleri engellemek adına çok güçlü bir bulut sansür sistemi vardır. Özellikle de askeri bilgi ve haberleri engellemek adına bu gücü kullanmaktadır. Üstünü kapatmak adına bir dijital bulut kullanmıştır ve cep telefonu ile görüntü almalarını ve sosyal medyadan yayınlamalarını yasaklamıştır. O operasyonda herhangi bir sivilin ölmemesi bu operasyonun çok başarılı olduğunu mu gösteriyor yoksa bu durumu zayıf nokta olarak mı adlandırıyor. Saldırgan bir devlet uzun süredir müslümanları hedef alıyorken, 200 füze gönderildiğinde neden kimse ölmedi diye soruluyor” ifadelerine yer verdi.
Uluslararası çağrı
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın “Eğer Siyonist rejim misilleme yapmaya kaklarsa, cevabımız daha sert olacaktır” açıklamalarına değinen kaynaklar, ABD ve Avrupa tarafından İsrail rejiminin kontrol altına alınmadığı takdirde operasyonların dağı ağır bir şekilde devam edeceğinin altını çizdi. Ayrıca kaynaklar, ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin İsrail’e yönelik ekonomik ve askeri destekleri durdurması gerektiğine dikkati çekerek, uluslararası ve bölgesel kuruluşların, Arap ve İslam ülkelerinin artık eyleme geçmesi gerektiğini, Lübnan ve Gazze halkına siyasi, hukuki ve uluslararası kurallar çerçevesinde desteklerin artması çağrısında bulundu.
Gerçekleştirilen misilleme saldırısının yüzde 90 oranında başarılı olduğunu ve hedeflenen füzelerin birçoğunun isabet ettiğine dikkati çeken elçilik kaynakları, İsrail rejiminin bu operasyonun etkisini örtbas etmek için had safha bir çaba gösterdiğine dikkati çekti.
Elçilik kaynakları, basın açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı.
“Erdoğan’ın çağrısını ve tutumunu destekliyoruz”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM 79. Genel Kurulunda İsrail’e yönelik zorlayıcı tedbirlerin gündeme alınması çağrısının sorulması üzerine elçilik kaynakları, “Esasen toprağa tecavüz etmek, saldırmak ve işgal etmek İsrail’in olduğunu yıllardır savunuyoruz ve İsrail asla ve asla bunu yapmadan duramayacaktır. Erdoğan’ın çağrısını ve tutumunu destekliyoruz. Biz inanıyoruz ki artık sözün zamanı geçti. Artık el ele vermemiz ve harekete geçmemiz gerekiyor. İsrail daha da şiddetli bir şekilde uzun zamandır Gazze’ye saldırılarda bulunuyor. Bunun devamında da Lübnan’ı hedef aldı. Özellikle bölge ülkeleri eğer ki Siyonizm rejiminin saldırılarını durdurmazsak gelecekte hepimiz için büyük bir baş belası olacak” değerlendirmesinde bulundu.
“Saldırı öncesinde ABD’ye bilgi vermedik”
Bir gazetecinin İran tarafından gerçekleştirilen saldırının kamuoyunda göstermelik olarak eleştirildiğini sorması üzerine elçilik kaynakları, şu şekilde cevap verdi:
“Bizim ülkemizin en üst düzey karar merci ve Dışişleri Bakanımız açık ve net bir şekilde söylüyor ki biz ABD’ye bilgi vermedik. Amerikalıların kendileri de bilgi verilmediğini söyledi".
“ABD’de deki cumhuriyetçi ve demokratlardan bugüne kadar iyi bir şey görmüş değiliz”
Misilleme operasyonun ardından Donald Trump’ın sarf ettiği “Ben olsaydım Orta Doğu’da savaş olmazdı” sözlerine de değinen elçilik kaynakları, “Bunlar seçim kampanyalarında sarf edilen sözlerdir. Biz bu sözleri her seçim kampanyalarında duyarız. Biz İsrail rejimini meşru bir rejim olarak görmüyoruz ve kendilerini de Filistin topraklarını işgal etmiş bir rejim olarak adlandırıyoruz. Bu sözler iç politikalara yönelik söylenmiş sözlerdir ve biz iç meseleleri hakkında yorum yapacak değiliz. Bizi ilgilendirmez, istediklerini söylesinler. Gerçek şu ki biz ne ABD’de deki cumhuriyetçi ve demokratlardan bugüne kadar iyi bir şey görmüş değiliz” açıklamasında bulundu.