İSTANBUL (AA) - GÜLSELİ KENARLI - İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, çarşamba günü İstanbul'a düşen yağış miktarının kentin 100 günlük suyuna denk geldiğini, yağmur suyu hasadı yapılmadığı için bunun elde edilemediğini söyledi.
Akdeniz üzerinden gelen sistem çarşamba günü İstanbul'da metrekareye ortalama 58,9 kilogram yağış bırakırken yağışlar sonucunda yüzde 25,63 olan barajların doluluk oranı, bir gün içinde yüzde 31,03'e yükseldi.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Toros, İstanbul'da 2021'de barajlara düşen yağış miktarının 901 kilogram, 2022'de 777 kilogram olduğunu, 2023'ün başından bu yana ise çarşamba itibarıyla 650 kilograma ulaştığını belirtti.
İstanbul barajlarının mevcut durumunun ortalamaların altında, son 10 yılın aynı tarihli doluluk oranıyla kıyasladığında ise en düşük ikinci değerde olduğu bilgisini paylaşan Toros, en düşük değerin yüzde 24,76 ile 2020 yılı 30 Kasım tarihine ait olduğunu, ortalamalara ulaşmak için bir müddet bu mevsimde benzer yağışların alınması gerektiğini anlattı.
Son yağışlarla birlikte yağmur suyu hasadının gerekliliğinin yeniden gündeme geldiğine değinen Toros, "Kentin yüzölçümüne bakarak yaptığımız hesaplamayla 322 milyon metreküp yağış almışız. Günlük ortalama 3 milyon metreküp su kullanıyoruz, yağmur suyu hasadı yapsaydık yaklaşık 100 günlük suyumuzu elde etmiş olacaktık." diye konuştu.
Türkiye'nin Karadeniz ve Batı Akdeniz gibi belli bölgeler haricinde yağış yönünden zengin olmadığından bahseden Toros, "Türkiye'nin yıllık su potansiyeli ortalama 450 milyar metreküp. Bu değer zaman zaman 350 milyar metreküpe kadar düşebiliyor, 550 milyar metreküpe kadar da yükselebiliyor. Biz bunun sadece 60 milyar metreküpünü kullanıyoruz, geri kalan suyumuz akıp gidiyor." ifadelerini kullandı.
- "En azından 15 gün öncesine göre daha rahat uyuyabiliyoruz"
Toros, Türkiye'nin yağışlarındaki dengesizliği göz önüne alarak 25 havza bazında en az 3 yıllık su bütçesi hesabı yapması gerektiğini, böylece ilerleyen yıllarda kurak geçebilecek dönemlerde, hem şehir suyu hem tarımda sulama hem de sanayi suyu anlamında yağışsızlıktan en az seviyede etkileneceğini dile getirdi.
Son yağışların tüm Marmara ile Ege Bölgesi'nde etkili olduğunu ve kuraklığın engellenmesi ve barajların dolması anlamında fayda sağladığını kaydeden Toros, şu değerlendirmelerde bulundu:
"En azından 15 gün öncesine göre daha rahat uyuyabiliyoruz. Her ne kadar barajlardaki su seviyesi hızla yükselse de İstanbul su zengini bir şehir değil, suya her zaman ihtiyacımız var. Suyun her damlasını sayarak, her damlasının değerini bilerek kullanmamız gerekiyor. İstanbul'da günlük kişi başı su kullanımı 200 litre civarında, bunu 100 litrelere düşürmenin yollarını aramamız gerekiyor. Bunu yapmadığımız sürece bu yılı belki atlarız ama önümüzdeki başka bir yılda yine rahatsızlık yaşarız."
- "Yaza kadar kuraklık riski ortadan kalktı ama uzun vadede hala risk var"
Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Meteoroloji Laboratuvarı Başkanı Adil Tek, son yağışların ardından Türkiye'de kısa dönem için kuraklık riski bulunmadığını ancak bundan sonraki yıllar için aynı şeyin söylenemeyeceğini ifade etti.
Tek, "Mevsimsel tahminler, önümüzdeki aylarda Türkiye'nin üzerinden geçen sistemlerle gelecek yağışların ortalamalar seviyelerinde olacağını işaret ediyor. Bu da özellikle barajların doluluklarını ve tarımsal anlamda su miktarını artırmaya devam edecek gibi görünüyor." yorumunu paylaştı.
Tek, şöyle devam etti:
"Kış yağışlarını alacağız ama mevsimsel tahminler içerisinde sıcaklık sapmaları ortalamaların üzerinde görünüyor. Yani son 30 yılın ortalamalarına göre daha sıcak bir kış ve devam eden aylar gözüküyor. Bu da yağışların daha çok yağmur şeklinde olacağını, kar yağışlı gün sayısının fazla olmayacağını işaret ediyor."
İklim değişikliğinin en önemli etkisinin kuraklık olduğuna dikkati çeken Tek, 2021 yılında yayımlanan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) raporuna atıfta bulunarak, Türkiye'nin de içinde bulunduğu Akdeniz kuşağında yağışlarda, toprak neminde azalma öngörüldüğünü bildirdi.
Tek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Yaza kadar kuraklık riski ortadan kalktı ama uzun vadede hala risk var. Bunun için de stratejik planlar yapmamız, özellikle yağmur suyunu biriktirmeyi nasıl yapacağımıza karar vermemiz gerekiyor. Özellikle havzalar arasındaki su transferlerinin nasıl yapılacağına bakılması lazım. Bazı bölgelere aşırı yağışlar düşüyor ve taşkınlar oluyor, bu taşkın suyunun kontrol edilip başka havzalara aktarılması gerekiyor."
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş ise “Kasım ayındaki yağışlar, kuraklığı kısmen durdurdu. Ancak uzun süreli hidrolojik kuraklık yani baraj, göl, toprak nemi ve yer altı sularında hala risk var. Şu anda yani kasım ayında pek çok ilde meteorolojik kuraklık etkisini yitirdi. Öte yandan hala Toroslar'da yeterli kar yağışı yok." görüşünü paylaştı.