İSTANBUL (AA) - Medipol Sağlık Grubu'ndan Dermatoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Derya Can, güneş ışınları kadar televizyon, tablet ve bilgisayar ışıklarının da foto yaşlanmayı artırdığını bildirdi.

Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Can, yeryüzüne ulaşan farklı dalga boylarında güneş ışınları bulunduğunu ve bunların ultraviyole A, ultraviyole B ve infrared (kızılötesi) ışınlar olduğunu belirtti.

Ticaret Bakanlığından dijital platform şirketlerine 24 milyon 192 bin lira idari para cezası Ticaret Bakanlığından dijital platform şirketlerine 24 milyon 192 bin lira idari para cezası

Can, ultraviyole B'nin özellikle deri kanserlerinden sorumlu olup yazın ve güneşin tam tepede olduğu saatlerde yoğun görüldüğünü kaydederek, "Ultraviyole A ise özellikle foto yaşlanmadan sorumludur ve yılın dört mevsiminde günün her saatinde yoğun olarak bulunur." ifadelerini kullandı.

Kronolojik yaşlanmanın yüzde 20'sinin genetik ve biyolojik faktörlere, yüzde 80'lik kısmının ise çevresel faktörlere bağlı olduğunu belirten Can, "Bu çevresel faktörlerin en önemlisi, hayatımız boyunca maruz kaldığımız toplam ultraviyole A miktarıdır. Ancak UVA’ya gündüz sürekli maruz kaldığımızdan ve derimizde oluşturduğu etki gözle fark edilemeyecek kadar yavaş olduğu için, bu durum hiçbirimiz tarafından dikkate alınmaz ve önemsenmez." açıklamasını yaptı.

Can, foto yaşlanmanın ilk bulgusunun bronzlaşma olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"Ultraviyoleye maruz kalan derinin üst katmanındaki hücreler, daha alttaki hücreleri korumak için melanin denilen pigmentleri üretirler. Böylece onları tıpkı bir şemsiye gibi kaplayarak korur. Aslında bronzlaşma, bir tür deri savunma mekanizmasıdır. Ancak bu pigment oluşumu zaman içerisinde deride bazı bölgelerde daha koyu, bazı bölgelerde ise daha açık lekelere neden olabilir. Foto yaşlanmanın ikinci ve en önemli bulgusu ise derideki ince çizgiler ve derin kırışıklıklardır. Güneş ışınlarına direkt maruz kalındığında, deride su kaybına ve kurumasına neden olur. Böylece derinin yapı taşı olan kollajen ve elastin liflerinde hasar meydana gelir. Ayrıca UV, deri hücrelerinde yaşlanmayı hızlandıran serbest O2 radikallerini artırır. Bu nedenle kollajen ve elastin liflerinin üretimi azalır. Zamanla deri esnekliğini, sert ve gergin görünümünü kaybeder. Yumuşama ve sarkma meydana gelir."

Bir başka bulgunun ise, derinin üst tabakasındaki hücrelerin alttaki hücreleri korumak için zamanla kalınlaşması ve kabalaşması olduğunu belirten Can, "Bu nedenle deri pürüzsüzlüğünü kaybeder ve kalın, kaba, mat bir görünüm alır. Foto yaşlanmanın etkisi kısmen tedavi edilebilse de tamamen ortadan kaldırılamaz. Bu yüzden çok basit önlemlerle foto yaşlanmadan cildimizi korumak en doğrusudur. Bunun için yapacağımız en önemli şey, çocukluk yaşlarından itibaren bronzlaşmak için asla güneşlenmemeli ve solaryuma girmemeliyiz." bilgisini paylaştı.

Can, foto yaşlanmadan ve deri kanserlerinden korunmak için sadece yazın güneşin altındayken değil, yılın dört mevsimi korunmak gerektiğini kaydederek, "Yapılan incelemelerde kapalı alanlarda floresan lambalar, bilgisayar, televizyon ve telefon ekranlarından yayılan infrared (kızılötesi) ışınlar da tıpkı UVA ve UVB gibi ciltte kuruma, leke artışı ve deri çizgilerinde artmaya yani foto yaşlanmaya neden olur. Özellikle günümüzde telefon ve bilgisayar karşısında geçen süre teknolojiyle birlikte hızla arttığı için kapalı alanlarda bile etkin bir şekilde güneş koruyucu kullanmalıyız." değerlendirmesinde bulundu.



Kaynak: aa