Miraç kandili Recep ayının 27. gecesidir. Hicretten bir buçuk yıl kadar önce vuku bulmuştur. Hz. Peygamber bir gece Kâbe’nin çevresinde uyku ile uyanıklılık arası bir durumda iken Cebrail gelmiş onu Burak adlı, -bizce mahiyeti bilinmeyen- bir binite bindirerek, önce Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürmüş, oradan da göklere yükseltmiş “Sidretü’l-Müntehâ” denilen en üst makama ulaştırmıştır. Hz. Peygamber bu makamı da geçerek Cenabı Hakk’ın huzuruna erişmiştir.Bu gece Sevgili Peygamberimiz şahsında “Miraç Mucizesi” olarak gerçekleşen, İsra ve Miraç olarak iki bölümden oluşan olayın ortak adıdır. İsra, gece yürüyüşünün yani Peygamber Efendimizin bir gece Mescid-i Haramdan Mescid-i Aksaya gidişinin, Miraç ise Efendimizin Mescid-i Aksa’dan semaya yükselişinin adıdır.
İsra olayı Kur’an-ı Kerimde Miraç olayı ise Sevgili Peygamberimizin hadislerinde bizlere şöyle bildirilmektedir.Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. [1]
Miraç hadisesinde Sevgili Peygamberimize O’nun vesilesi ile bizlere çok büyük müjdeler verilmiştir. Bu müjdeler ve bu müjdelerin mahiyetleri şöyledir. İlk olarak verilen ve ümit var olmamıza ve imanımıza sahip olmamızın ne denli önemli olduğunu vurgulayan müjde “Hz. Peygamberin ümmetinden Allah’a şirk koşmayanların Cennete gireceği” dir. Müslüman hayta düşebilir, günahlar içinde olabilir, asla imanı konularda inkara gitmemeli Allah’ın emir ve yasakları inkar etmemelidir. Çünkü günahı işlemek günahı, günahı inkar etmek inkarı gerektirir.
Müminler için bir başka önemli müjde namazdır. Namaz müminler için bir göz aydınlığıdır. Müminlerin günahlarını silen onları fuhşiyata düşmekten koruyan bir ibadettir namaz. Namaz kulu Allah’a yaklaştıran, müminin miracıdır. Namaz sevenin sevdiğiyle buluşma vaktidir. Namaz kulun kendisini Allah’a arz etme zamanıdır. Namaz ile kalbimiz nurlanır, gönlümüz şenlenir, muhabbetimiz derinleşir, imanımızın lezzetini alır hataların bizlere vermiş olduğu hoşnutsuzluğu gideririz. Yüce Rabbimizin bizlere bildirmesiyle namazın ehemmiyetini şöyle anlamalıyız. “(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayasızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı biliyor.”[2]
Müminler için bir başka müjde Bakara süresinin son iki ayetidir. Yüce Rabbimiz bizlere şöyle buyurmaktadır. “Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: “Onun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.” Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır. Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.”[3]
Bakara süresinin son iki ayetinde iman esasları ve nasıl iman edeceğizin sırrı açılanmakla beraber inananlara kaldırılamayacak zorlukların yüklenmeyeceği beyan edilmektedir. Ayrıca müminler için dualar öğretilmektedir. Mekke döneminde müşriklerin inananlara karşı şiddetlerini artırdığı bir dönemde gelen bütün bu müjdeler hem Peygamberimize hem de inananlara destek olmuştur. Bu sebeple Miraç hadisesi ve miraç hadisesinde verilenler sadece dünde değil bu günde inanalar için bir umuttur.
Miraç hadisesinden bizlere birçok önemli hususlar çıkmaktadır. Bu hususları şu başlıklar altında zikredebiliriz.
1-Miraç hadisesi gerçekleştiği zaman müşrikler bu hadise sebebiyle Efendimiz için iftira kampanyası başlatmışlar ve böyle bir hadisenin gerçekleşmesinin mümkün olmadığı hususunda akıl yürütmüşler Efendimizi yalancılıkla ve sihirbazlıkla suçlamışlardır. Oysaki Hz. Ebubekir Efendimiz bu hadise kendisine aktarıldığı zaman “O ne demişse doğrudur” diyerek Sıddık unvanını almıştır. İşte bizlerde Efendimiz hakkında bizlere aktarılan ve aklımızla bazen idrak edemediğimiz şeyleri inkâr yoluna gitmeyelim. Efendimizden bizlere aktarılanlar için Hz. Ebubekir gibi tasdik içinde olalım. Unutmayalım ki, Hz. Allah’ın (c.c.) bizlerden razı olmasının ve bizleri sevmesinin yolu Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimize tabi olmak ve O’nun bizlere aktardığını kabul etmekle mümkündür. Yüce Rabbimiz bir ayette şöyle buyurmaktadır.“De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”[4]
2-Miraç hadisesi Efendimizin şahsında vuku bulmuş bir mucizedir. O’nun ümmeti olarak Miraçta kendisine verilenlere tabi olmakla bizlerde kendi miracımızı gerçekleştirebiliriz. Namaz günde beş vakit Yüce Rabbimizle buluşma vaktimizdir. Secde anı Rabbimize en yakın olduğumuz andır. Kadelerde okuduğumuz tahiyyat Efendimizin Miraç anını yaşama zamanımızdır. Tahiyyat’ın anlamı şöyledir.
et- Tahiyyâtü lillahi: Senâ, selam ve merhaba sana ey yüce Allahım!
Ve's-salevâtü: Niyaz, dua, yalvarış sana ey yüce Allahım!
Ve't-tayyibât: Arınmışlığın ve güzelliğin en hoşusun. Senden güzel, senden hoş ve arınmış olamaz.
es-Selâmü aleyke eyyühe'n-nebiyyü ve rahmetullâhi ve berekâtüh: Bu selâm, rahmetim ve bereketim ilâvesiyle senin üzerine olsun ey sevgili Peygamberimiz!
es-Selâmü aleynâ ve lâ ibâdillahi's-sâlihin: Yâ rabbi! Bu selâm bizim ve salih kullarının üzerine de olsun.
3-Miraç olayı bize Yüce Allah’ın desteğinin her zaman inananların üzerinde olduğunun en önemli ispatadır. Miraç olayı gerçekleşmeden önce Hz. Peygamber (s.a.s) Efendimizin eşi Hz. Atice Annemiz vefat etmiş, Peygamberimizin Mekke’deki en büyük destekçisi Ebu Talip ölmüştür. Mekke’deki müşrikler bu olayların neticesinde iyice cesaretlenmişlerdir. İşte tam bu zamanda Miraç hadisesiyle Allah-u Teala kulunun destekçisi olduğunu ve kendisinin desteğinin en büyük destek olduğu vurgulanmıştır. İşte nasıl ki, Allah-u teala kulu Muhammed’i (s.a.s.) yalnız ve desteksiz bırakmadıysa bizleri de öylece yalnız bırakmamıştır. Onu unutmadıkça Rabbimizin bizlere yardımı tamdır. Onun sevgisi kalbimizde olduğu müddetçe O’nun da bize karşı rahmeti ve bereketi, afv ve mağfireti boldur.
Kandil geceleri manevi iklimin en güzel şekilde yaşanmaya başlandığı gecelerdir. Bu gecelerde bedenen ve ruhen canlılık arz etmeliyiz. Bu gecelerde şu hususları yapmayı unutmayalım.
Öncelikle yapmış olduğumuz hataları gözden geçirerek tövbe edelim. Allah-u Teala bu hususta şöyle buyurmaktadır. “Hepiniz Allah’a tövbe edin, ey mü’minler! Belki böylece korktuğunuzdan kurtulur, umduğunuzu elde edebilirsiniz’’.[5]
Bizlere hidayet rehberi olarak gönderilen, gözümüzün nuru, kutsal kitabımız Kuran- Kerimi okumak bu geceye daha güzel bir anlam katacaktır. Miraç ile Efendimiz nasıl ki, Rabbimiz ile buluşmuş ise bizlerde Kuran okumak suretiyle miracımızı gerçekleştirelim. Faziletlerin en büyüğü olan Kuran-ı Kerim’i bu gecemizde okumaya özen gösterelim. Çünkü Kuran hem diriler hem de ölüler için bir rahmet ve mağfirettir.
Geçmiş günlerimizde kılamadığımız namazlarımız var ise bu geceyi kaza namazıyla geçirelim. Hiç değilse, Bu Kandil Gecesinde en az beş vakit (bir günlük) geçmiş namazlardan kaza edelim. Üzerimizde kaza borcu yok ise nafile namaz kılalım. Böylelikle içinde bulunduğumuz mübarek Miraç gecesini, bu feyizli, bereketli geceyi ibadetle ihya etmiş değerlendirmiş oluruz.
Miraç gecesi ruhumuzu miraca erdirme gecesidir. Bu gecede Anne ve babalarımızın hayatta ve yanımızda ise ellerini öpmeli, onların hayır dualarını almalı, uzakta iseler bir telefon açmak suretiyle bu feyizli gecede kendilerini memnun etmeye çaba göstermeli, dualarıyla hayatımızı güzelleştirmeliyiz. Yakın ve uzak akrabalarımızın, komşularımızın kandillerini kutlamak suretiyle birlik ve beraberliğimizi pekiştirmeye özen gösterelim.
Alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgililer Sevgilisi Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.) bu gecemizin misafiri olmalıdır. Kendisine salat ve selam olsun. Her daim kendisine yapılan selama karşılık veren Sevgili Peygamberimize bu gecede salat ve selamlar getirelim.
Müminler birbirlerinin kardeşleridir. Kardeşler arasında küslük, dargınlık olması ise hoş olmayan bir durumdur. Bu sebeple Miraç gecemizi hata yapmış ve gönlümüzü kırmış bile olsalar kardeşlerimizi affederek daha bir aydınlatabiliriz.
Yüce Rabbim miraç kandilimizi mübarek kılsın. Bu geceden istifade etmeyi bizlere nasip etsin. Günahlarımızı, hatalarımızı, kusurlarımızı ve isyanlarımızı bağışlasın. Dualarımızı, yaptığımız ve yapacağımız ibadetlerimizi makbul eylesin. Bizi razı olan ve razı olunanlardan eylesin. Hakkı hak bilip hakka tabi batılı batıl bilip batıdan kaçınanlardan eylesin. Devletimize dirlik milletimize birlik nasip etsin. Bizleri bölmek isteyenlere fırsat vermesin. Ölülerimize rahmet dirilerimize merhamet etsin.
Dualarımızın makbul olması temennisiyle, Miraç Kandilinizi tebrik ediyor, kendimiz ailemiz, vatanımız, milletimiz ve tüm ümmet-i Muhammed’e hayırlar getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.
Geceniz mübarek olsun. Allaha emanet olun.
[1] İsra, 17/1
[2] Ankebut, 29/45
[3] Bakara, 2/285-286
[4] Al-i İmran, 3/31
[5] Nur, 24/31