Sinop Barosu tarafından Hükümet Meydanı Atatürk Anıtı önünde düzenlenen tören, Atatürk Anıtı’na çelenk sunulmasıyla başladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Sinop Baro Başkanı Av. Funda Öztürk Altuntaş tarafından konuşma yapıldı.
Törene Sinop Belediye Başkanı Metin Gürbüz, Adalet Komisyonu Başkanı İbrahim Hatipoğlu, Sinop Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şakir Taşdemir, Baro Başkanı Av. Funda Öztürk Altuntaş ve Sinop Barosu’na kayıtlı avukatlar katıldı. Çelenk sunma töreninin ardından, Sinop Barosu hizmet binasında kokteyl etkinliği yapıldı.
Sinop Baro Başkanı Av. Funda Öztürk Altuntaş, yaptığı konuşmada şunları ifade etti; “Şahsım ve yönetim kurulumuz adına tüm meslektaşlarımın Avukatlar Gününü kutluyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Her yıl olduğu gibi bu avukatlar gününde de; hakkın ve hukukun üstünlüğü,yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, adil yargılanma ve hukuk devleti ilkesi için savunmanın önemini anlatacak ; adalete erişimin güvencesinin biz avukatlar olduğunu, ancak mevcut ekonomik ve sosyal koşulların avukatları güvencesizliğe mahkûm ederek mesleğin toplumsal işlevini ne denli zayıflattığını bir kez daha hep bir ağızdan dile getireceğiz.
Çünkü Avukatlar Günü bu ülkenin avukatları için asla bir kutlama günü olmadı, Bu tarih, adaletin yalnız bırakıldığı her anı hatırlatan; suskunluk dayatıldığında yükselen sesin, geri adım istenildiğinde öne çıkan iradenin günü oldu. 5 Nisan Avukatlar Günü salt bir meslek örgütünün günü değil, bu ülkede adalet için mücadele eden herkesin günüdür. Bugün yalnızca cübbemizi taşımakla yetinmediğimiz; aynı zamanda onun altındaki acıyı, öfkeyi ve umudu birlikte dile getirdiğimiz; bastırılan umutları, ertelenen adaleti yeniden haykırdığımız bir gündür.
Zira, Avukatlık sadece bir meslek değil, bir adanmışlıktır. Her şeye ve olumsuz tüm koşullara rağmen , kişilerden ve siyasetten bağımsız olarak yalnızca hukukun üstünlüğü için en önde mücadele etmektir avukatlık.
Her gün yeniden kurulan bir sorumluluk, her duruşmada yeniden hatırlanan bir ilkedir. Cübbemizin düğmesiz oluşu, hiçbir otoriteye boyun eğmeyeceğimizin; cepsiz oluşu ise hiç kimseden hiçbir makamdan menfaat beklemeyeceğimizin simgesidir.
Biz Avukatlar , yalnızca hukukun temsilcisi değil, aynı zamanda vicdanın da taşıyıcılarıyız. Attığımız her adım, bugünün değil, mesleğimizin ve hukukun geleceği içindir. Hukuksuzluk karşısında susmayan her ses, sadece bugünü değil, yarını da savunmaktadır. Salt kendi haklarımız için değil, bu ülkede nefessiz bırakılmaya çalışılan her ses, bastırılmak istenen her itiraz, susturulmak istenen her vicdan için biz varız ve bir aradayız! Çünkü biliyoruz ki; adaletin olmadığı bir ülkede hiçbir yurttaş kendini güvende hissedemez ve adaletin tek güvencesi, adaleti savunmaya hazır olanların kararlılığıdır.
Mesleğimizin bu onurlu ruhuna karşın, içinde bulunduğumuz günlerde avukatlar, mesleki faaliyetlerini icra ederken maruz kaldıkları hukuki ve idari baskılarla olduğu gibi, aynı zamanda ağırlaşan ekonomik-sosyal koşullar ve uğradıkları saldırılar nedeniyle de ciddi bir varoluş mücadelesi vermek zorunda bırakılmaktadır.
Meslektaşlarımız, her sabaha ekonomik kaygılarla uyanıyor, genç avukatlar, büyük hayallerle girdikleri bu meslekte ayakta kalma savaşı veriyor.
Stajyer avukatlar, kamu kaynaklarının adil dağılımıyla hazineden ücret almaları gerekirken, ekonomik bağımlılık zincirine mahkûm ediliyor.
Adli yardım dosyaları için verilen emek, aylar sonra ödenen ücretlerle değersizleştiriliyor.
Meslektaşlarımızın CMK kapsamında hak ettikleri kanuni vekalet ücretleri ödenmiyor.
Avukatlar kollukta, adliyede, mahkemede, sokakta, bürosunda hatta evinde şiddete uğruyor ve öldürülüyor.
Hukuk devleti ilkesinin aşındığı, yargının bağımsızlığının zedelendiği ve savunma makamının sistematik biçimde baskı altına alınmaya çalışıldığı, avukatlık mesleğinin icrasını zorlaştıran hukuki, ekonomik ve sosyal engellerin giderek arttığı bu ortamda; her şeye rağmen savunma olarak dün olduğu gibi bugün de yurttaşlarımızın yanında yer alıyor, hak ve adalete hizmet etmekten vazgeçmiyoruz.
Ancak ne yazık ki; son dönemde, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayan, yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını ihlal eden, yürütmenin yargı süreçlerine doğrudan müdahale ettiği duygusunu güçlendiren hukuka aykırı çok sayıda uygulamaya tanıklık edilmekte, kişilerin ve avukatların ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı gibi anayasal haklarını açıkça ihlal eden gelişmeler yaşanmaktadır. Mahkemelerin, hukukun temel ilkelerine ve yerleşik içtihada aykırı şekilde verdiği kararlar, yurttaşların hukuka olan güvenini derinden sarsmaktadır. Bu gelişmeler, yargının siyasi çatışma ve çekişmelerin etkisine açık hâle getirildiği, hukuk güvenliğinin ortadan kalktığı ve keyfî uygulamaların olağanlaştığı bir sürecin parçası olarak görülmektedir. Avukatlar olarak, hukuka aykırı süreçlere karşı mücadele etme, yargı bağımsızlığının yok edilmesine, Baroların seçilmiş organlarının görevlerine yargı eliyle haksız şekilde son verilmesi çabalarına, hukukun üstünlüğünün zedelenmesine karşı meslek onurumuzu, meslek örgütlerimizin bağımsızlığını, hukuk devletinin temel ilkelerini ve toplumun adalete olan inancını koruma kararlılığımızı bir kez daha vurguluyoruz.
Meslektaşlarımıza ve tüm kamuoyuna duyurmak isteriz ki; bağımsız savunmanın özgür ve kararlı temsilcileri olarak, görevimizin başında ve sorumluluğumuzun farkındayız.
Saygılarımla.”