Uğur Mumcu Meydanı'ndan hareket eden grup, vatandaşların alkışları eşliğinde Aşıklar Sahili’ne hareket ederek başlangıç noktasında yürüyüşü sonlandırdı.
Yürüyüş öncesi açıklamalarda bulunan TEMA Vakfı Sinop İl Temsilcisi Özgür Cebeci, bu yıl 11-17 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek Erozyonla Mücadele Haftasını "Sağlıklı Toprak, Sağlıklı Yaşam" sloganıyla karşıladıklarını belirterek, “Erozyon, iklim krizi ve sürdürülebilir olmayan tarım uygulamaları nedeniyle topraklarımız büyük tehdit altındadır. Her yıl 642 milyon ton toprak erozyona uğramaktadır. Topraklarımızın sağlığını korumak bir tercih değil, hepimizin sorumluluğudur.” dedi.
“Tükettiğimiz gıdanın yüzde 95'ini topraktan sağlıyoruz”
Tüketilen gıdaların yüzde 95’inin topraktan sağlandığını vurgulayan Cebeci, “Ancak ne yazık ki erozyon, ormansızlaşma, yanlış arazi kullanımı, kirlilik gibi faktörler toprak sağlığını tehdit ederek verimliliğini ve yetiştirilen tarım ürünlerinin besin değerini azaltıyor. Her yıl yaklaşık 12 milyon hektar tarım toprağı bozuluma uğrayarak sağlığını, üretkenliğini kaybediyor ve bu durum, hem gıda güvenliğimizi hem de insanların yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor. Birleşmiş Milletler'in 2023 Dünya Gıda Güvenliği Raporu'na göre, dünya genelinde her 11 kişiden biri açlık çekmektedir. Yetersiz beslenme neticesinde fiziksel ve ruhsal sağlık problemleri yaşamaktadır.” ifadelerinde bulundu.
“Toprak sağlığını tehdit eden en büyük unsurların başında erozyon bulunuyor”
Açıklamalarını sürdüren Cebeci, toprak sağlığını tehdit eden en büyük unsurların başında erozyon bulunduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Erozyon, toprağın en üretken ve bitki besin elementleri bakımından en zengin kısmı olan üst toprağı yok ediyor. Erozyon toprağın ene önemli öğelerinde olan azot ve fosforda kayba yol açarak 2,8 milyar ton karbon dioksit salınımına neden olmaktadır. Böylece toprak verimsizleşiyor, verimsizleştikçe daha çok kimyasal gübre kullanıyoruz. Böylece toprağı bir cendere içinde strese sokuyor ve yok olmasını sağlıyoruz. Sonuçta sularımız daha çok kirleniyor, biyolojik çeşitlilik azalıyor ve küresel iklim değişikliği ve kimi bölgeler için iklim krizine geçmiş bulunuyoruz.
1712 de buhar makinesinin icadıyla başlayan endüstri 1,0’dan 4,0’a kadar (sonuncu 4,0’da kısmen çevre duyarlılığı olsa da) daha ziyade ekonomi, üretimde verimlilik ve maliyet düşürme odaklı çalışan ancak canlıların ruh ve doğasına saygıdan uzak olan bir süreçten gelen sanayiciler de yerkürenin gidişatını görmüş olmalı ki; 5.0’a giderken sürdürülebilirlik kavramları konuşulmaya başladılar ve 5.0’ın merkezine ekonomi kadar toplum ve çevre ilkelerini de almayı kararlaştırdılar.”
Cebeci, erozyonla mücadelede toprağı korumak için ağaçlandırma, teraslama, sürdürülebilir tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması, bozulmuş arazilerde restorasyon çalışmalarının yapılması, bilinçlendirme, etkinlik ve kampanyaların düzenlenmesinin gerekliliğini vurguladı.
“30 Kasım’da Sabahattin Ali Kültür Merkezi’nde bilgilendirme yapacağız”
Cebeci, toplumun bilinçlendirilmesi konusuna dikkati çekerek, “30 Kasım’da Sabahattin Ali Buzhane Kültür Merkezinde bölgemiz biyolojik çeşitliliğinin önemli yere sahip olan kestane ağaçları ve bal arılarının iklim değişikliğinden nasıl etkilendiği, etkileneceğini ve yapılması gerekenlere dair birbirinden değerli bilim insanlarının sunumlar yapacağı “İklim Değişikliğinde Kestane ve Bal Arısı Paneli”ni gerçekleştireceğiz.” dedi.
Açıklamalar ardından katılımcılar, Aşık Veysel “Kara Toprak” türküsü ve ellerinde dikkat çeken pankartlarla hareket etti.
Yürüyüş başlangıç noktası olan Uğur Mumcu Meydanı’nda sona erdi.