Sinop’un Kale Yazısı Mahallesi Hal Aralığı’nda, yılların gölgesinde kalmış ancak hikayesi dilden dile aktarılan tarihi bir türbe bulunuyor. Halk arasında “Horasanlı İmam’ın Yatırı” olarak bilinen bu türbe, aslında Candaroğulları Hanedanı'ndan Tevbe Hatun’a ait. Tevbe Hatun, yaşadığı dönemde bir cami yaptırmış ve vefat ettiğinde caminin bahçesine defnedilmiş.
Ancak 1917 yılında Sinop'ta çıkan büyük yangın her şeyi değiştirdi. Yangında cami tamamen yanarak yok olurken, türbe hiçbir zarar görmedi. Hatta o gün, şehir merkezinde alevler yükselirken türbeden Kur’an-ı Kerim sesleri geldiği rivayet ediliyor. Bugün camiden geriye sadece bazı kalıntılar kalsa da, türbe dimdik ayakta durmaya devam ediyor.
Türbenin Üzerine İnşa Edilen Apartman Yıkıldı
Geçtiğimiz yıllarda türbenin bulunduğu alanın üzerine bir apartman inşa edildi. Ancak bu apartmanda yaşayanların birçok sorunla boğuşmak zorunda kaldığı söyleniyor. Rivayetlere göre, apartman sakinleri huzursuzluk, rahatsızlık ve açıklanamayan olaylarla karşı karşıya kaldı. Sonunda apartman yıkıldı ve türbe yeniden gün yüzüne çıktı.
Bu türbenin yıllardır temizliği ve bakımı ise mahalle sakinlerinden Derya Kümeç’e emanet. Kümeç, annesinin de yıllarca türbeyle ilgilendiğini ve bu manevi görevi ondan devraldığını söylüyor. Hem annesinin hem de kendisinin türbeye hizmet ettikçe büyük faydalar gördüğünü dile getiriyor.
Sinop’un bu mistik ve tarihi değerinin korunması için yetkililerin ve halkın daha fazla ilgi göstermesi bekleniyor. Çünkü Tevbe Hatun’un emaneti, asırlardır şehre bir huzur kaynağı olmaya devam ediyor.
Yanık Bir Kur’an Sesi: Mehmet Yanıtmaz’ın Tanıklığı
Bu arada 1946 yılında meydana gelen yangın sırasında Sinop'ta asker olan ve o akşam tarihi cezaevinde tuttuğu nöbet ardından gece yarısı kent merkezinde ki karakola yürüyen İzmirli Mehmet Yanıtmaz, camisi yanan kabirden yanık bir Kur'an-ı Kerim sesi duydu. Bir an dikkat kesilen Yanıtmaz, cami enkazı ve evlerin duvarlarında yankılanan sesin sahibini aradı, ama bulamadı. Türbenin yakınında kimsenin olmamasına rağmen kulaklarında çınlayan Kur'an sesini bir süre dinleyen Yanıtmaz, içinde beliren ürpertinin yanında, duyduğu mutluluk ile karakoluna döndü. Kabirden geldiğini anladığı o güzel Kur'an tilavetini bir daha hiç unutmayan Mehmet Yanıtmaz, olaydan yıllar sonra yaşadıklarını Sinop İl Müftülüğü'ne 2012 yılında gönderdiği mektupla paylaşarak, türbede kendisine dua edilmesini istemişti.
"İşte O Mektup"
"Müftülük yüksek makamına" diyerek başladığı mektubunda Mehmet Yanıtmaz şu ifadelere yer verdi; "1943 senesinin 1 Mayıs'ında İstanbul jandarma okuluna duhul ettim. Eğitimden sonra dağıtımda Sinop Jandarma Merkez Komutanlığı'na duhul ettim. Dört sene merkez karakolunda kaldım. Bir gece Cezaevinden hükümet konağına uzanan sokakta bir evde yangın çıktı. Mahalle tamamen yandı. Orada bulunan, üzerinde al bayrak gibi örtüsü olan bir türbe vardı. O zaman Sinop'ta elektrik yoktu. Jeneratör vardı. Saat 24.00’da sönüyordu. Ben merkez bölük kaleminde yazıcıydım. Ceza evi koğuş nöbetçiliğine yazılmıştım. Nöbetim bittiğinde merkeze gelirken, türbenin önünden geçerken karanlıkta gayet tatlı bir sesle Kur'an okunduğunu kulaklarımla duydum. Allahım bana evliyanın sesini duyurdu. İnşallah ahirette de komşu eder. Bunun için size Allah için yalvarıyorum. Bu evliyaya başında Allah için bir dua etmenizi saygı ve sevgilerim ile selamlarımı sunar Allah'a emanet ederim"