Sinop’un fethinin 810. yıl dönümü dolayısıyla, Sinop Valiliği himayesinde görkemli bir tören gerçekleştirildi.

Geçmiş yıllarda yaptığı araştırmalarla Sinop'un fethinin kamuoyuna duyurulmasına önemli katkılar sağlayan Araştırmacı Gazeteci Hamdi Gökçen, tarihi araştırmalarından elde ettiği belgelerle Sinop’un fethinin gerçek öyküsünü anlattı.

SİNOP’UN SELÇUKLAR’IN ELİNE GEÇİŞİ

Trabzon Rum İmparatorluğu’nun kurulmasıyla Sinop bu imparatorluğa savaşsız bağlanmış, Boyabat ve Durağan ilçeleri ise Selçuklular elinde kalmıştı. Bu ara imparatorun kardeşi Davit Komnen Selçukluların elinde bulunan Kastamonu’yu ve Bizanslılara bağlı Bolu’yu da Trabzon Rum İmparatorluğu’na kattı. Boyabat ve Durağan ise yine Selçuklular elinde kaldı.

Selçuklu Hükümdarı 1. İzzettin Keykavus Karadeniz’e çıkmak, bu limana ulaşmak istiyordu. Türklerin genişlemesi ve ticaretin gelişmesi için Sinop alınmalı idi. Sinop bir bakıma Karadeniz demekti.

Sinop Tekfuru (Bizans Valisi) Aleksi güçlenmeye çalışıyor, çevrede bulunan Türklere baskı ve işkence yaptırıyordu. Sınır boylarındaki Türkler Konya’da oturan Sultan'a mektup yazdılar, acılarını anlattılar. Kir Aleksi’ye karşı korunmalarını istediler. “Tekfur, köylerimizi, kentlerimizi tarlalarımızı yakıyor, yıkıyor, çiğnetiyor” dediler.

Sultan İzzettin Keykavus başka işlerini oluşuna bıraktı. Sinop ve çevresi için incelemelere girişti. Kir Aleksi ile karşılaşmak artık kaçınılmaz hale gelmişti. Bu işi başarmak gerekiyordu.

Sultan Konya’da bir meclis topladı. Toplantıda Sinop’un durumu görüşüldü. Kalenin çok muhkem olduğu, muhasara edilmesi, içeridekilerin erzakız bırakılması, çevre mahsulünün yok edilmesi ya da baskın üzerinde duruldu. Baskın daha kolay bir başarı idi. Savaş kararı verildi.

Sinop’u almak için en önemli engel Sinop Kalesi idi. Sinop ve yörelerinin yollarını açmak, oralarda olanları öğrenmek üzere bir öncü asker yollandı. Bu işler gizli yürütülecekti.

Selçuklu hükümdarının ilk planı, Sinop Kalesi’ne bir baskın yaparak içeri girmek ve kan dökülmeden Sinop’u ele geçirmek idi. Başarının sırrı gizlilikti. Kale savaşı çok zor görünüyordu. Sultan savaş emrini verdi.

SİNOP’UN FETHİ İÇİN KONYA’DA HAZIRLIKLAR

İzzeddin Keykavus, dirlik (ikta) sahibi Vilayet Beylerine emirler gönderdi. Savaşa katılmalarını istedi. Bu emir üzerine Malatya Valisi ve Komutanı Emir Sipehsalar “Hüsameddin Yusuf”, Niğde (Nakiyta) Valisi Zeynüddin Beşare, Konya-Ereğli (Arakliye) Valisi Şucaüddin  Ahmet Bey, Simra Valisi Kaymazoğlu Bedrüddin Ebubekir, Amasya Beylerinden Mübarizüddin Behram Şah, Kayseri Valisi Celalüddin, Subaşısı Bahaaüddin Kutluca, Sivas Beyleri İmadüddin Ayas ve Sıracaüddin Ömer, Kırşehir Aksaray Beyi Zeynüddin İldeniz, Honas Beyi Esadüddin Ayas, hasılı bütün Selçuklu komutan ve beyleri Sinop üzerine yola çıktılar.

Sultan ise Konya’dan büyük bir kuvvetle geliyordu. Selçuklu ordusu illerden gelen kuvvetler, Gümüşhacıköy üzerinden Vezirköprü önlerine geldi. Daha ileri yürüyerek Kızılırmak’ı geçerek Durağan’a ulaştı. Öncüler ise İsfendiyar sıradağlarından Sinop yolunu tutmuşlardı.

Sultan Durağan’da ordusunun son hazırlığını gizlice tamamladı. Buradan kalkarak Çukurhan, Doğaçhan, Kırkgeçit, Yaykıl yolu doğrultusundan Sinop üzerine yürüdü. Öncüleri önce kaleye yaklaşarak kale ile giriş yollarını ve çevresinin bağlantısını keseceklerdi. Bu öncüler denenmiş, savaş görmüş beylerden birinin komutasında ve oldukça güçlü bir birlikti.

Öncü komutanı kale kapılarına yaklaştı. Kale dışında kalanların kale ile ilgileri kesildi. Çevrenin temizlenmesi ve araştırılmasına başlandı.

Bu arada iyi bir haber duyuldu. Sinop Tekfuru (Valisi) kaleden çıkmış, 500 kişilik mahiyeti ile avlanıyormuş. Onu aramaya başladılar. Aleksi ve arkadaşları ağaçlı, sulu bir yerde oturmuş içki alemindeyken gören öncüler, hemen kendi komutanına verdikleri bilgi üzerine öncü komutan da buraya geldi, ani bir baskın yaptı. Küçük bir çarpışmadan sonra Aleksi yakalandı ve esir alınınca topluca teslim oldular. Selçuklu ordusunun öncü komutanı sonsuz sevinç içinde idi. Başarı beklenilenden çok daha fazla idi. Olay, Komutan İzzettin Keykavus’a iletildi. Selçuklu ordusu sevinç ve neşe içinde Sinop önlerine geldi. Tekfurun adamlarından biri kaçmış kaleye gelip tekfurun yakalandığını bildirmişti.

Selçuklu Sultanı yakalanan Kir Aleksi’yi pençesi altına almış, fakat ona karşı çok iyi davrandı. Vakit geçirmeden kale kapılarının açılmasını ve Sinop’un kendisine teslim edilmesini istedi.

Tutsak edilen Kir Aleksi kale kapısı önüne getirildi. İçeriye haber yollandı. “Aleksi tutsağımızdır, boş yere kan dökülmesini istemiyoruz. Direnmeyin, kalenin kapılarını açın” dendi.

Bunu üzerine başka bir kaynağa göre de Aleksi kapı dışından yüksek sesle halkına seslenerek “Direnmeyin boyun eğmezseniz beni öldürecekler. Kimin için saklıyorsunuz kaleyi?” diye avazı çıktığı kadar bağırdı, yalvardı. “Kale kapısını açın beni kurtarın” diyordu. Kale içindekiler bu yalvarışa dayanamadılar. Can, mal, namus emniyeti ve Tekfurun hayatının korunması şartını ileri sürdüler.

Sultan kan dökmek istemiyordu. Onların isteklerini kabul etti. Sinop Kalesi kapıları açıldı, anahtarı Sultan’a teslim edildi. Ertesi gün hicri 611, miladi 1214 yılının Cemaziyülevvelinin 26. Cumartesi günü Sinop ilk kez Selçukluların eline geçti.

Sinopspor sahadan üzgün ayrıldı Sinopspor sahadan üzgün ayrıldı

Tutsak Aleksi şu teklifi yaptı, “Ben bir Aleksi’yim. Sultan bana şehir dışında oturacak bir yer verir, benim ve çocuklarımın canını bağışlarsa, her yıl 10 bin altın, 5 bin at, 2 bin sığır, 2 bin koyun, 50 deve yükü değerli hediyeler sunmayı kabul ederim.”

Selçuklu Hükümdarı, Aleksi’nin Samsun’a yerleşmesini uygun gördü. Ayrıca isteyenler istedikleri yerlere gidebileceklerdi. Tekfur ve adamları, diğer isteyenler, bütün malları ve ağırlıkları ile Canik (Samsun)’a gittiler. İsteyenler de, yabancı olarak Sinop’ta kaldılar. Yapılan yazılı anlaşma saklanmak üzere Konya’ya gönderildi.

Sinop’u alan Sultan 1.İzzettin Keykavus, Simra Valisi Bedrüddin Ebubekir’i Sinop Valiliği ve Komutanlığına atadı. Böylece Sinop artık bir Türk şehri olmuştu.

Eski kalenin birçok yerleri yeni baştan onarıldı. Şehrin imarına başlandı. Sinop’un alınmasında ve kalenin onarılmasında payı olan komutan ve beylerin adları iç kale duvarına yazılıyordu.

Kaleye girişte en dar yer olan kıstakta, dış kale içine bir iç kale ve bir tersane yapılması kararlaştırıldı. Yeri tespit edilerek inşaatına girişildi. Bütün bu işler hızla yürütülüyordu.

Anadolu’nun her kentinden Sinop’a hocalar, yapı ustaları getirildi. Kiliseler camiye çevrildi. Bir de medrese yapıldı. Uçlardaki köylerden, Sinop’tan daha önce uzaklaşmış Türkler yurtlarına çağırıldı. Öküz ve tohumsuz kalan çiftçilere öküz ve tohum verildi. Buralara yerleşmek isteyen Türklerin gönderilmesi için diğer valilere emirler verildi. Çepni oymaklarından kuvvetli bir uç kuruldu. Yönetime hâkim olunca hemen nüfus sayımı ve arazi sayımı yapıldı.

Muhabir: Ümit Can Gökçen