TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Cüneyt Yüksel, “İsrail’in Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) karşı gerçekleştirdiği bu casusluk faaliyetleri, Hollanda ceza kanunlarına ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni kuran Roma Statüsü’nün 70. maddesine aykırılık teşkil etmektedir. ’Adaletin Yürütülmesine Yönelik Suçlar’ başlığı altında düzenlenen bu madde, tanıklık yaparken yalan beyanlarda bulunmak, delilleri değiştirmek ya da tanıkları sindirmek gibi adaletin işleyişini engelleyen birçok suçu kapsamaktadır” dedi.

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Yüksel, TBMM’de AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Emrah Karayel ve Denizli Milletvekili Cahit Özkan ile birlikte İsrail’in saldırılarına ilişkin basın toplantısı düzenledi. Yüksel, “Öncelikle İsrail’in Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne karşı yürüttüğü casusluk ve müdahale faaliyetleri kapsamında Hollanda’da yürütülmesi beklenen soruşturmalara değinmek isteriz. Bu kapsamda Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Hollanda’nın Lahey şehrindeki ev sahibi devlet olarak rolünü ve Uluslararası Ceza Mahkemesi ile Hollanda arasında yapılan anlaşma çerçevesinde Hollanda’nın UCM personelinin, dolayısıyla başsavcı ve savcılarının güvenliği dahil olmak üzere emniyetini sağlamakla yükümlü olduğunu hatırlatmak isteriz. Ev sahibi devlet olarak Hollanda’nın görevi Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni her türlü dış müdahaleden uzak tutmak ve bağımsız çalışmasını güvence altına almaktır. Uluslararası Ceza Mahkemesi, Lahey’deki merkezinde bağımsız ve tarafsız bir şekilde çalışmalarını sürdürmelidir. Hollanda ev sahibi devlet olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin güvenliğini sağlama ve onu dış müdahalelerden koruma sorumluluğuna sahiptir. Ancak Hollanda basınında yer alan bilgilere göre İsrail’in UCM’ye yönelik casusluk ve müdahale girişimleri, bu güvenliğin tehdit altında olabileceğine işaret etmektedir. Son dönemde Hollanda medyasında yer alan haberlere göre UCM’nin İsrail hakkında yürüttüğü soruşturmaya İsrail’in müdahale ettiği ve bu soruşturmayı etkisiz hale getirme çabasında olduğu hususu gündeme gelmiştir. Hollandalı savcıların bu iddialar doğrultusunda İsrail’e karşı bir ceza davası açmayı değerlendirmekte olduğu hususu Hollanda basınında yer almıştır” ifadelerini kullandı.

Yüksel, şöyle konuştu:

“İsrail’in Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne yönelik casusluk, bilgisayar korsanlığı ve sindirme gibi yöntemler kullandığı yönünde birçok kaynaktan gelen aslında doğrulanmış bilgiler de var. Malumunuz İsrail en son Lübnan’da iletişim cihazlarının siber operasyonlar marifetiyle giren patlayıcıya dönüştürülmesine yönelik casusluk ve siber elektronik saldırılar ile gündeme gelmişti. Bu husus dijital teknolojilerin İsrail gibi terör devletleri tarafından istismar edilebilecek birer güvenlik açığına dönüştüğünü de ortaya açıkça koymaktadır. Bu nedenle geçtiğimiz haftalarda çoğunluğu Filistinli 20 kişilik bir grup, İsrail’in ceza mahkemesi soruşturmasını engellemeye çalıştığı iddiaları üzerine şikayette bulunmuştur. Ve İsrail’in son dokuz yılda Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcılığını sindirme ve etkileme çabalarını ortaya koyan bu suç duyurusunun, adaletin sağlanması adına Hollanda savcılığına yapılmış önemli bir çare olduğunu düşünüyoruz. İsrail’in Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne karşı gerçekleştirdiği bu casusluk faaliyetleri, Hollanda ceza kanunlarına ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni kuran Roma Statüsü’nün 70. maddesine aykırılık teşkil etmektedir. ’Adaletin Yürütülmesine Yönelik Suçlar’ başlığı altında düzenlenen bu madde, tanıklık yaparken yalan beyanlarda bulunmak, delilleri değiştirmek ya da tanıkları sindirmek gibi adaletin işleyişini engelleyen birçok suçu kapsamaktadır. Ancak dikkatlerimizi şuna çekmek istiyoruz. Hollanda, İsrail ile Avrupa Birliği içerisindeki en iyi ilişkilere sahip ülkelerden biridir. Ve bu kapsamda İsrail’in Orta Doğu’daki politikalarını da maalesef desteklemektedir. Bu destek, tabii ABD’nin İsrail’e verdiği açık çek ve Birleşmiş Milletler’deki Güvenlik Konseyi’ndeki veto gücüyle daha da pekişmektedir. ABD, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail’e yönelik soruşturmalarını engellemek için yaptırım uygulamaktan da çekinmemektedir.”

İsrail’den Beyrut’un güneyindeki binalara saldırı İsrail’den Beyrut’un güneyindeki binalara saldırı

İsrail’in Lübnan’ı bombaladığına dikkat çeken Yüksel, “Lübnan’da bombalanan mahallelerde çocukların geleceği, kadınların umudu ve toplumun birliği yok edilmektedir. Suriye’de ise savaşın ortasında kalan masum insanlar uluslararası toplumun sessizliğinin gölgesinde hayatta kalma mücadelesi vermektedirler. Bu saldırılar uluslararası hukuk normlarına, özellikle Birleşmiş Milletler Anlaşması ve Cenevre sözleşmelerine yani uluslararası insancıl hukuka açıkça aykırıdır. Sivillerin hedef alınması, altyapıların yok edilmesi ve toplu yerinden edilmeler, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar olarak tanımlanmalıdır. Bizler burada adaletin terazisinde her bir masum canın ağırlığını hissettirmek ve bu suçların hesabını sormak durumundayız. Filistin halkının maruz kaldığı baskı, ayrımcılık ve sistematik yok ediliş, görüyoruz ki Lübnan’da da kendisine göstermektedir” şeklinde konuştu.

Kaynak: iha