Bakan Uraloğlu, Azerbaycan’da COP29 toplantısına katıldı Bakan Uraloğlu, Azerbaycan’da COP29 toplantısına katıldı

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Aile kurumunu tehdit eden cinsiyetsizleştirme, dijitalleşme, bağımlılık, bireyselleşme gibi küresel risklerle mücadele etmek her zamankinden daha büyük bir sorumluluk arz ediyor" dedi.

Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Koordinasyon Kurulu 1. Toplantısı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın katılımıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen programda konuşan Bakan Göktaş, aile kurumunun güçlendirilmesi için birçok proje geliştirdiklerini ve aile yapısını bozan birçok küresel etkene karşı önlem alınması için çalışma yürüttüklerini söyledi. Konuşmasına İzmir’de yaşanan yangın faciası ile başlayan Bakan Göktaş, "İzmir’de hepimizin yüreğini yakan bir facia yaşandı. 5 çocuğumuzu elim bir şekilde kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Bu olay, bir anne olarak da beni derinden yaraladı. Hayatını kaybeden evlatlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Süreç içerisindeki soruşturmayı dikkatle takip ediyoruz. Hepimizin başı sağ olsun" dedi.

Ailenin korunması için daha önce birçok adım attıklarını söyleyen Bakan Göktaş, "Bildiğiniz üzere 15 Mayıs Uluslararası Aile Günü’nde Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı’nı açıklamış ve çalışmalarımızı başlatmıştık. Eylem planımızı geniş bir katılımla gerçekleştirdiğimiz 8. Aile Şûrası, saha çalışmalarımız ve yaşlılık profili gibi araştırmalarımızdan elde ettiğimiz çıktılarla hazırladık. Bu kapsamlı planı, ancak kurumlarımız arasında oluşturacağımız güçlü bir koordinasyonla hayata geçirebileceğimize inanıyoruz. Bu anlamda bir araya gelmemize vesile olan Koordinasyon Kurulumuzu, Eylem Planımız kapsamında oluşturduk. 81 ilimizde oluşturacağımız koordinasyon kurullarıyla Eylem Planımızın etkin bir şekilde uygulanmasını sağlayacak adımları birlikte belirleyeceğiz. Bu kurullar, il bazında yürütülecek faaliyetlerin takip edilmesi, değerlendirilmesi ve gerektiğinde yeniden şekillendirilmesi açısından büyük önem taşıyor. Ayrıca önümüzdeki dönemde aileleri daha sağlıklı ve güçlü kılmak amacıyla birlikte yürüteceğimiz faaliyetler hakkında görüş alışverişinde bulunacağız. Ben şimdiden toplantımızda alınacak tüm kararların ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum" ifadelerini kullandı.

"Aile, her türlü zorluk karşısında sığınılacak bir limandır"

Bugün sadece Türkiye’de değil, farklı ülkeler ve uluslararası sözleşmelerde de ailenin toplumun özü, temel taşı olarak kabul edildiğine dikkati çeken Göktaş, "Ülkemizde ise aile çok daha kıymetli bir değerdir. Aile, her türlü zorluk karşısında sığınılacak bir limandır. Bizleri güçlü kılan sahip olduğumuz sağlam aile bağlarıdır. Kültürel değerlerimizin nesiller arası aktarımını sağlayan, ülkemizin yarınlarına yön veren ailedir. Kuşaklar arası sevgi, saygı, hoşgörü ve bağlılık değerlerini yaşatan ailedir. Bu anlayışla 10. Kalkınma Planı’ndan itibaren tüm politika belgelerinde, Cumhurbaşkanlığı yıllık programlarında ailenin korunması ve güçlendirilmesi vazgeçilmez bir unsur haline geldi. Bu inançla Bakanlık olarak ’Güçlü Kadın, Güçlü Aile, Güçlü Türkiye’ anlayışıyla yürüttüğümüz politikalarla aileyi tüm bireyleriyle birlikte güçlendirecek adımları kararlılıkla atıyoruz. Kurumlarımızın katılımıyla oluşturduğumuz Koordinasyon Kurulumuz bu somut adımlardan biridir. Buna ek olarak 81 ilimizde oluşturulacak koordinasyon kurulları ile yerelde etkili ve hızlı çözüm üretmelerine destek olacak il eylem planlarının hazırlanması sürecini de önümüzdeki dönemde başlatacağız. Böylece eylem planımız kapsamında toplumun tüm kesimlerini kapsayan bir anlayışla güçlü aile yapısını destekleyecek yeni adımlar atmış olacağız" ifadelerine yer verdi.

"Ülkemizde doğurganlık hızı, 2023 yılında tarihin en düşük oranı olan 1,51’e kadar geriledi"

Aile yapısını etkileyen küresel birçok faktörün olduğunu, bu faktörlerin nüfusun artmasının önünde engel olduğunu belirten Göktaş, "Tüm aile bireylerini tehdit eden küresel zararlı akımlar ve alışkanlıklar, dijital mecralarda çocuklarımızın dünyasını etkileyen zararlı içerikler, cinsiyetsizleştirme propagandaları aile yapısını ve değerlerini önemli ölçüde etkiliyor. Bu süreç, evlenme oranlarının azaldığı ve boşanmaların arttığı bir sosyal yapı ortaya çıkarıyor. Bunun yanı sıra, ilk anne olma yaşı, yaşlı nüfus oranı, yalnız yaşayan birey sayısı gibi göstergelerin her geçen yıl daha da arttığı gözlemleniyor. Özellikle ülkemizde doğurganlık hızı, 2023 yılında tarihin en düşük oranı olan 1,51’e kadar geriledi. Bu durumu Sayın Cumhurbaşkanımız, ’varoluşsal bir tehdit’ olarak dile getirdi. Ülke nüfusunun kendini yenileyebilmesi için ise bu rakamın en az 2,1 olması gerekiyor. Bu durum, genç nüfusun azalması ve yaşlı nüfusun artması demek. Bakıma ihtiyaç duyan çocukların sayısı azalırken, yaşlı bakımına bağlı ihtiyaçların artması demek. Sosyal ve sağlık hizmetlerindeki ihtiyaçların daha da artması demek. Tüm bu veriler, Bakanlık olarak bize ’aile’ odağında bir eylem planı hazırlamamız gerektiğini gösterdi" diye konuştu.

"Cinsiyetsizleştirme, dijitalleşme, bağımlılık, bireyselleşme gibi küresel risklerle mücadele etmek büyük bir sorumluluk arz ediyor"

Cinsiyetsizlik kavramının aile yapısı için büyük bir tehdit oluşturduğunu ifade eden Bakan Göktaş, "Aile kurumunu tehdit eden cinsiyetsizleştirme, dijitalleşme, bağımlılık, bireyselleşme gibi küresel risklerle mücadele etmek her zamankinden daha büyük bir sorumluluk arz ediyor. Çünkü küresel çapta evlilik ve aile kurumuna zarar veren, kadınların ve çocukların yaşlarına, cinsiyetlerine özgü haklarını ihlal ederek toplumsal yapıyı olumsuz etkileyen çalışmalara daha sık şahit oluyoruz. Bugün pek çok ülke, dinamik nüfus yapısının muhafaza edilmesi ve aileye yönelik zararlı akımlarla mücadele edilmesi yönünde etkin stratejiler belirliyor. Bunun yanı sıra, ülkemizdeki doğurganlığın düşüş nedenlerini daha iyi anlamak ve uygun politikalar geliştirmek amacıyla TÜİK ile ortak bir araştırma başlattık. 12 ilde yürüttüğümüz saha araştırması ile doğurganlık kültürü ve bu kültürün alt bileşenlerine ilişkin hususların tespit edilmesini hedefliyoruz" dedi.

Kaynak: iha