Karadeniz Bölgesinde insanlar tarafından kurulan ilk ve en önemli yerleşim yeri Sinop olmuştur. Sinop yazının icadından yakın zamanlara kadar zenginliğin ve gücün sembolü olmuş bir kenttir. Fakat 19. yüzyıldan itibaren maalesef önemini giderek kaybetmiştir. Sinop olarak yeni açılımlar yakalayamadığımız gibi elimizdeki zenginlikleri de birer birer kaybetmeye başlamışız. Öncelikle Karadeniz’in en büyük doğal limanı olan Sinop limanı’nın iç hatlarla bağlantısını sağlayamadığımızdan dolayı liman zamanla önemi kaybetmiş ve coğrafi bir zenginlikten başka da pek değeri kalmamış hale gelmiş durumdadır. Boyabat-Sinop yolu bundan 30 sene önce yapılabilmiş olsaydı muhtemelen Sinop iç göç sıralamasında (Tunceli’den sonra ikinciyiz) şu anda bulunduğu yerde olmayacak ve belki de bu kadar viran bir şehir haline gelmeyecektik.
Doğu Karadeniz’in geleneksel ürünü fındığın ekonomik önemi ilimizde anlaşılamamıştır. Bütün ilçe ve köylerimiz iklimsel ve toprak açısından fındıkçılığa uygun olmasına rağmen Sinop fındıkta adı dahi okunmayan bir şehir olarak kalmıştır. Adapazarı, Bolu ve Samsun fındığın önemini anlamış ve bundan illerine önemli kazanımlar sağlamıştır. Maalesef, Sinop fındığı ıskalamıştır.
Sinop’un asırlardan beri sahip olduğu en önemli tarımsal ürünlerden kestane konusunda ise herhangi bir çalışma yapılmamış,Yalova ve Aydın gibi iller kestane yetiştiriciliğinde Sinop’u çoktan sollamıştır. Kestane Dal kanseriyle gerekli mücadele yapılamamış ve maalesef günden güne kestanemizde hastalık nedeniyle kuruyan ağaçlar nedeniyle elimizden kayıp gitmektedir. Maalesef Sinop kestaneyi de kaybetmiştir.
Antik çağlarda Sinop’un en önemli ihraç mallarından olan ve günümüzün tekrar gözde değeri olan zeytinden şu anda ilimiz genelinde gelir elde edenimiz yok gibidir. İklimsel ve toprak açısından uygun bölgelerimizde geleceğin bir numaralı tarımsal ürünü olan zeytin tarımının bilimsel olarak yapılmaya acilen başlanması gerekmektedir. Sinop’un tarımsal çıkış noktalarından en önemlisi zeytin olacaktır. Bu önemli ve değerli ürünün tekrar Sinop’ta üretilmesi için gerekli çalışmaların acilen başlaması gerekmektedir. Sinop zeytinine tekrar kavuşmalıdır.
Sinop iç ve dış göçü en çok yaşamış ve hala yaşamaya devam eden bir kent olup hayat damarlarını birer birer kaybetmesi ve yeni açılımlar yakalayamaması yüzünden bu üzücü göç durumunu yaşamaya halen devam etmektedir. Bugün ilimizde (köyler dahil) yaşayan Sinopludan üç kat daha fazlası dışarıda yaşamaktadır. Sinopluların Sinop’ta yaşaması için çalışmamız ve üretmemiz gerekmektedir. Sinop ilçe ve köyleriyle Karadeniz’in en zengin kaynaklara sahip olan en güzel ilidir. Eğer bu böyle olmasaydı Karadeniz’deki ilk kent Sinop’ta kurulmazdı. Güzel Sinop’umuzun değerini yükseltmek ve eski güzel günlerine kavuşturmak için kalan ve giden Sinoplular artık daha çok el ele vermelidirler. (arşiv-2007)