Sürekli yenilenen kendini özgürleştiren yaşamsal kaygılardan uzak bir hayat bizleri beklerken çağdaşlılık adına kendimizi bir korku sarar istençsizcene.. Aslen kadınların kendi ayakları üstünde kalmasıyla başkasına bağımlı olmaksızın yaşamını sürdürebilmesi gerekirken bulunduğumuz çağda zorakiymişcesine bağımlı kalınılması gereksizdir. Bir başkasının bakımını üstlenerek yaşamına katması hayati kararlar gerektirir.
    Birçok kez kendini hazır hissetmeyerek evliliği kabullenemeyerek zamanımızda özellikle de kadınlar tercih etmemektedirler. Çevrelerinde yaşanan negatif duygusallıklara şahit olmaları yanında ikinci planda kendilerini hissetmeleriyle yaşamsal maddi ihtiyaçlarını karşılayarak manevi hazlarını kendilerince gidermeye çalışmaktadırlar. Aşağılanma itibarsızlaştırılma endişeleri içinde hayatlarını sürdürmektedirler.
     Özellikle kadınlar zamane iş hayatına atılarak ihtiyaçlarını kendi karşılamasıyla başkasına gereksinim olmadığı kanaatiyle hareket ederek koca ömrünü yalnız ve de polemik içerisinde psikolojik sonuçlarına katlanarak yaşamayı tercih edebilmektedirler. İnsan her daim sevgi, şefkat, saygı yanında dert ortağı ister ki hayat paylaşınca güzeldir. Kadınlara verilen özen ve önem her zaman öncelikli olunmalıdır. Onların yaşamsal statüleri hassasiyet gerektirir ki kendilerini sürekli revize etmeleri şarttır. 
    Bağımsızlık, başkalarının bahşeddiği bir hediye olmadığı kanaatiyle kendimizi kabullenerek oluşturabileceğimiz değerdir. Toplumun öngördüğü değerlerce bağımsızlızlığımızın kriterlerini bildiğimiz sürece kendimizde çevremizde rahatsız olmayacaktır. Kadın benliğinin evresinde karakteristik  tanınmasını isteyerek toplumca onaylanmasını bekler. Korkularımızı aşmamızda çevresel etkenler gözönüne alınmalıdır.
     Kadınlar zamane kendilerini öne iterek rol almaya cesaretlendirilmişlerdir. Mamafih aile kurmaları teşfik edilememektedirler. Bu istençsellik sosyal ve kültürel olarak incelenerek gerekli önlemler alınmalıdır. Hayatın sadece maddiyattan, kariyerden ibaret olmadığı benimsettirilerek eğitimler verilmelidir. Eğitimlerin uzmanlarca başlatılarak uzun sürece yaygınlaştırılması elzemdir.
      Tepkisel olarak kadının çalışması öncesinde sempatiksel yaklaşımla bakılırken artık çağdaş yaşam düzeyinde kadının da kendi özgün iradesiyle çalışma hayatına atılması normalleştirilmiştir. Kadınlar çalışarak ne şekilde para kazanıldığını ne emeklerle fedakarlıklarla kazanç elde edildiğinin farkına varmaktadırlar. Kadın emeğini paylaşmanın ne demek olduğu hazzıyla daha fazla sarılırlar işlerine..
    Kadınca öz düşüncel hem seksi hem de başarılı olabileceğini kanıtlarlar. Kadın her ne kadar sözüyle dile getirmese de başarılarının övgülerle bezenmesini çevresinden beklerler. Toplumun Kabullendiği kadınca fikirlerin desteklendiği sempozyumlar düzenlenmelidir. Michigan Üniversitesinden Lois Hoffmann’ın dediği gibi ‘’Ne kadar yetenekli olurlarsa olsunlar, taşı gediğine koymak, rekabette başkalarını alt etmek, yardımlaşmaya aldırış etmeden kendini bir konuya vermek, kadınların aşmaya zor buldukları engelllerdir.’’

ARAŞTIRMACI YAZAR
VOLKAN YAŞAR BERBER