1986 yılından beri Ekim ayı’nın ilk haftası ‘’Camiler Haftası’’ olarak kutlana gelmekte iken,2003 yılında yapılan bir değişiklikle haftanın ismi,’’Camiler ve Din Görevlileri Haftası’’ olmuş ve bu isimle kutlanmaktadır.
          Cami: Dağınık şeyi toplamak, biriktirmek, birleştirmek anlamındaki ‘’c-m-‘a’’ kökün den türeyen cami, toplayan, bir araya getiren, birleştiren, müellif, mürettip demektir. Dini terim olarak, toplu ibadet edilen yerlere denir. Kur’an ve sünnette cami, mescid kavramı ile ifade edilmiştir. Mescid; secde edilen yer demektir.
          Asr-ı saadetten başlayarak 14 asır boyunca bütün İslam âleminde, cami bir merkezdir, İslami hayatın merkezidir. Cami, Müslümanlar için ibadet, ilim ve meşveret merkezi olmuştur. İbadet için toplanan cemaat, din ilmini orada öğrenir, dünya işlerini orada görüşür, hallederdi. Ancak dünya işleri çoğalıp çeşitlendikçe, cami sadece ibadet ve ilim merkezi olarak kalmış ve bu durum günümüze kadar devam ede gelmiştir.
          Camiler, dua ve ibadetlerin Allah’a topluca arz edildiği, gönüllerin yıkandığı, elem ve sevinçlerin paylaşıldığı kutsal mekânlardır. Camiler, bilmediklerimizi öğrendiğimiz, ilim ve irfanımızı yükselttiğimiz bilgi ve irfan yuvalarımızdır.
          Camiler, dargınların barıştığı, kan davalarının unutulduğu, öksüz ve yetimlerin sevindirildiği yerlerdir. Camiler, şifa ve huzur evlerimiz, gerçek mutluluğu bulabildiğimiz manevi sığınaklarımızdır. Camiler, İslam’ın simgesi, birlik, beraberlik ve eşitliğin kaynağı toplumların hayatlarını etkileyen olaylarda önemli rol üstlenen yerlerdir. Kura’n-ı Kerim’in diliyle ‘’Beytullah’’ Allah’ın evi olarak anılan Kâbe’nin şubesi ve Allah’ isminin zikredildiği mekânlardır. Resulullah (s.a.v) buyurdular ki:"Kim içerisinde Allah(ın adı) zikredilsin diye bir mescid bina ederse, Allah da ona cennette bir ev bina eder’’. (1) Kur’an-ı Kerimde Cenab-ı Hak‘’ Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır’’.(2) buyurmaktadır. İnsan ihlâsı oranında camiden istifade eder. Camiden istifade eden millet ve devlet yükselir. Onun için Müslüman arı, camisi kovan olan insandır. Yine Müslüman, bir guruba dâhil olan değil, bir duruşa sahip olan kimsedir. İslam’da din adamı ve devlet adamı diye ayırım yoktur. Her Müslüman, İslam fertlerinden bir ferttir. İslam’a inanan, Müslüman adını taşır. Bütün Müslümanlar İslam nazarında eşittir. Üstünlük takva iledir. Her Müslüman dininin görevlisidir.    
             Değerli Dostlar!  
             Toplumu din konusunda aydınlatmak, din bilgisini dünya gerçekleriyle uyumlu ve ihtiyaçları giderici, çağdaş bir formda sunmak, son derece önemlidir.Bu anlamda din hizmetinde bulunanların iyi bir din hizmeti gerçekleştirebilmesi, bilgi kaynaklarına açık, dinimizi asli kaynaklarından doğru anlayan ve anlatan, sosyal değişimleri fark edip, çağın imkânları ile geliştirebilen, davranışlarıyla örnek olan, sosyal yaşamda üretken bireyler olarak, etkin bir din hizmeti sunup, toplumsal barışa, huzur ve istikrara, milli birlik ve bütünlüğe katkıda bulunabilen, halka hizmeti hakka hizmet düsturu edinen, sadece camisinin değil, bulunduğu mahallenin değil, köyünün, beldesinin,İmam Hatibi olduğu şuuruna sahip, Kur’an talebesi Cami hizmetlisi arkadaşlara bu toplumun çok ihtiyacı vardır.
             Deniyor ki:’’Camide hizmet devri geçti. Konuş konuş cemaat bildiğini yapıyor. Artık camilerin dışına gazinolara kadar gidilmeli, anlatılmalı.’’Elbette cami dışında hizmet beceriliyorsa bu çok iyidir. Ama bunun için cami hizmetini hafife almaya, küçümsemeye kimsenin hakkı yoktur. Bizim milletimiz 6 asırdır cami kültürü ile ayakta durmuş, kurduğu devlet ile dünyaya hükmetmiştir. Babalarımız ve dedelerimiz bizleri camiden aldıkları telkinlerle okutmuş, yetiştirmeye çalışmışlardır. Yeter ki, bizler kürsüye, minbere dolu olarak çıkmış olalım. Biz bu meslekte bir arpa boyu ilerleyemiyorsak biliniz ki, vaaz ve hutbenin hakkını tam veremediğimiz içindir. Şunu iyi bilelim. Âlimler (İmamlar) dirilmeden hutbeler dirilmez. Hutbeler dirilmeden cemaat dirilmez. Cemaat dirilmeden ümmet dirilmez. Ümmet dirilmeden insanlık dirilmez. Âlim gerektiğinde mihraba geçer takvada örnek olur. Zamanı geldiğinde de, savaşın kahramanı ve savaş meydanlarının eri kesilir. Biz, âlimi camide, vaiz ve müderrisi şura meclisinde, mürşit ve yol gösterici olarak görürüz. İslam’ı, şahsında seviyeli bir şekilde temsil edemeyen âlimin tebliğde başarılı olması mümkün değildir. Sözümüz özümüzle bir olmalıdır. Eğer sözümüz halimize uymuyorsa zor durumdayız demektir. Biz hissetmezsek cemaate de hissettiremeyiz. Dilimiz dursa halimiz İslam’ı konuşmalıdır. Dilden konuşulursa kulak zarına, gönülden konuşulursa gönül bağına gidecektir.
Din Hizmetlisi Kardeşim! Ben hizmet ehliyim diyorsan sende şu üç haslet olmalıdır.
1-İyi bir sosyolog olmalısın.
2-İyi bir psikolog olmalısın.
3-İyi bir filozof olmalısın. (3)
             Mihrap, Minber ve Kürsü gibi büyük makamlar azametini kaybetmemelidir. O makamlardakiler din ile dünyayı iyi bilecek. Ruha hitap edecek. Beşerin manevi hastalıklarını sezip tedavi edeceksin. İslam’a perde değil ayna olacaksın. Kendini ısıtmayan soba başkalarını ısıtmaz. . "Kendisi muhtaç-ı himmet pir dede, nerde kaldı gayrıya himmet ede",önce kendimizi olgunlaştıracağız, başkalarını yetiştirmede bundan sonra muvaffak oluruz İslam’ı sanat ve ticaret haline getirenlerden olma. Şunu bilmeni isterim ki;’’İnsanların en alçağı, dinlerini dünyalarına alet eden (4) kimselerdir. Yüreğini koyduğun iş senindir. Vazifenin sadece camide olduğu hissine kapılma. Bu senin resmi görevin olabilir. Sen bir tebliğcisin. Cami dışındaki görevin in’de en az cami içindeki kadar kutsiyet ve mesuliyeti vardır. İhmalin, Allah’a vereceğin hesabını çetinleştir. Kendini o hesaplaşmaya hazırla. Hem namazımı kılıyorum, hem maaşımı alıyorum. Rahatım iyi Allah’a şükür dersen, Allah  (c.c) kıldım dediğin namazları suratına çarpar cennet rahatını kaybedenlerden olursun. Kendine cenazeci, mevlidci, hatimci, menfaatçi, ci, ci, ci… dedirtme. Hem kendini hem de dinini yıkmış olursun. Hizmet ettiğim camimin cemaati yok deme. Bulunduğun yerde herkese ulaş. Onlar gelmiyorsa sen ayaklarına git. Peygamberimiz  (s.a.v)’de taif halkını davete gitmişti. Bir kişide bulsan ona İslami tebliğ et. Peygamberlerden öyleleri vardır ki, bir tane ümmeti bulunmayan Peygamberler vardır. Sen bir kişi bulmuşsun Allahtan daha ne istiyorsun. Resulullah (s.a.v)  Efendimiz Hz. Aliye "Ey Ali, senin elinle bir kişinin hidayete ermesi, yeryüzünde bulunan ve güneşin üzerine doğduğu her şeyden, daha hayırlıdır’’(5) buyurduğunu unutma.
             ‘’Camiler ve Din Görevliler Haftasının’’ ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, cami yapan, yaptıran, yapımında emeği geçen, dini celili İslam uğrunda ömür tüketip, rahmeti rahmana kavuşan bütün büyüklerimizi, hocalarımızı rahmetle yâd  ediyor, yaşayanlara sağlık, afiyet ve başarılar diliyor, tüm Din Görevlisi arkadaşların ‘’Camiler ve Din Görevliler Haftasını’’ kutluyor, hayırlı hizmetlerinde muvaffakiyetler vermesini Cenab-ı Haktan niyaz ediyorum. Selam ve dua ile…
Kaynaklar:
1- Nesâî, Mesacid 1, (II, 31)
2- Tövbe Süresi 9/18
3-Seminer notlarım
4-Halil Gönenç.Fetvalar C/1 Sf:65
5-Buhârî, cuma 29; cihad 102, 143;