Hava sıcaklığının yüksek seyrettiği zamanlarda vatandaşların 11:00 ile 16:00 saatleri arasında zorunlu olmadıkça dışarı çıkmamaları genel olarak tavsiye edilir. Bu tavsiye uyanlar olduğu gibi uymayanlar da çıkabiliyor ne yazık ki. 
Sıcak hava dalgasından, dikkatli ve tedbirli olmayan vatandaşların, özellikle kronik rahatsızlığı olanların, yaşlılar ve çocukların en fazla etkilendiği tecrübelerle sabittir.
Bugün hava sıcaklığının Marmara, Ege, Akdeniz ve İç Anadolu Bölgeleri’nde mevsim normallerinin 5-10 derece, diğer bölgelerde 2-6 derece üzerine çıktığı söyleniyor.
Gerçekten hava sıcak mı sıcak, terlememek ve etkilenmemek elde değil. Üzerimizdeki atletler yağmur altında ıslanmış gibi, sıksan su akacak.
Mevsim normallerinin üzerine çıkan bu sıcak hava dalgalarını Küresel Isınmaya yani İklim Değişikliği’ne bağlayanlar mevcut. Bilim insanları ülkeleri sıcak hava şartlarına karşı farklı önlemler geliştirmeleri için uyarıyor.
Evet! Hem dünyada hem de Türkiye’de sıcaklıklar arttı, yağış örüntüleri değişti, değişmeye de devam ediyor. Kış mevsimini de ilk ve sonbaharları da eskisi gibi tadında doya doya yaşayamıyoruz. 
İklim değişikliği nedir?
“İklim değişikliği “Karşılaştırılabilir zaman dilimlerinde gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan veya dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan faaliyetleri sonucunda iklimde oluşan bir değişiklik” biçiminde tanımlanmaktadır. 
İklim değişikliği konusunda bilimsel araştırmalara dayalı tahminler yapan ve bu konuda raporlar hazırlayan bağımsız uzmanlardan oluşan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (HİDP) raporlarında, iklim değişikliği, fosil yakıtların kullanılması, ormanların yok edilmesi, arazi kullanımı değişiklikleri ve endüstrileşmeye bağlı olarak atmosfere salınan sera gazlarının artması sonucunda, yerkürenin ortalama yüzey sıcaklıklarının yükselmesine bağlı olarak mevsimsel değişikliklerin olması şeklinde açıklanmaktadır.
İklim değişikliği, yağış miktarı ve düzeninde belirgin ölçülerde sapmalara, bu çerçevede kuraklık ve seller ile fırtınalar gibi felaketlerin şiddetinin ve sıklığının artmasına, okyanuslarda tuzlanma ve asitlenmeye neden olmaktadır.
HİDP’nin 2001 raporuna göre, 2100 yılına kadar sıcaklık artışının 1.4-5.8 °C arasında olması beklenmektedir. 2007 yılı raporunda ise bu oranlar 1.1 - 6.4 °C arasında gösterilmekte, buna bağlı olarak deniz seviyesinin 18-58 cm arasında yükseleceği iddia edilmektedir.
Bu çerçevede, Dünya Sağlık Örgütü meselenin ciddiyetini, iklim değişikliği nedeniyle meydana gelen küresel felaketler ve salgın hastalıklara bağlı olarak her yıl 150 bin insanın hayatını kaybettiğini belirterek ortaya koymaktadır. 
Bu durum, yok olan türler ve ekosistemlerle birlikte değerlendirildiğinde, daha vahim bir tablo çizmektedir.” (1)
Hava sıcaklıklarındaki artışların bu şekilde devam etmesi halinde, buzulların kısa veya uzun vadede eriyeceği konusunda hem fikir olan bilim adamlarına göre, okyanuslardaki su seviyesinin artmasına bağlı olarak milyonlarca insanın “çevre mültecisi” olma durumunda kalacağı öngörülmekte maalesef.
Bu durumda kalan insanların, yaşadıkları topraklardan ayrılmak zorunda kalmalarından kaynaklanan maddi ve manevi kayıplarının istemeyerek doğacağı ise kaçınılmazdır. 
Onun içindir ki iklim değişikliğinin neden olabileceği olumsuzluklardan hepimiz endişe duymalıyız; etkilerini azaltmak için 7’den 70’e hep beraber seferber olmalıyız.

Kaynakça: 
(1)    Simla Yasemin ÖZKAYA/İklim Değişikliği ve Etik Prensipler, Uluslararası Ekonomik Sorunlar, Mayıs 2013, Yıl: 13, Sayı: 46