DEİZM YOLU ATEİSTLİK
İnsanlık tarihinin kabullerini, emek sahipleri lehine veya aleyhine akıl yorma erdemliliği daim biz akıl ve mantık sahibi insanlarız. Dünyayı, kainatı imar ve inşa da aracıların kullanıldığı kanaatiyle sürekli soruşturulan inanç olmuştur. Kendilerine hitap ettiği insanların, onu yorumlamalarını ve onun açıkladığı gerçekler ve prensipler üzerinde akıl yürütmelerini emreden biriciktir o..! Melamet sahibi olabilmek her insana nasip olmaz. İnanç, düşünce ve medeniyetinin musikiden, astronomiye, felsefe’ye kadar bir çok ilim ve sanatla ilgili olduğu kadar soyut ilimle de ilişiklidir. İnsanlar çağın gerektirdiği anlayışla inançlarında da değişikliğe giderler ki Mecelle’ de söylendiği gibi ‘’Ezmanın tagayyuru ile ahkamın tagayyuru esastır.’’ deniyor ki; zaman değiştikçe, vahyin verilerine oturan dinin insan hayatındaki muamele şekilleri de değişse de öz, temel esaslar, iman konuları değişmez. İşte bu gibi felsefi terimlerden yola çıkılarak insanlığın kafası karıştırılarak yeni misyonlar oluşturulmaktadır. Yakın tarihte yaşadığımız ılımlı islam çerçevesinde birçok inanç ritüelleri subliminal değişime uğratıldı ve halende uygulanmaktadır.
İnanç literatüründe telfik-i mezahip yani mezheplerin yorumlarını birleştirmek, ne akli ne de dini bir hüküm olmaksızın insanlar istediği gibi kendi kanaatlerince yorumlayabilinirliği olduğudur. Elbet bir süreç sonrası çıkmazlığa sürüklenecek olan toplumlar yorularak zaruriyeti olmayacak yeni bir akım ararlar bundan istifade iç şer odaklarınca deizm oluşturularak davet edilirler. Elbette ki telfik-i mezahip faaliyetleri yine bu konuda otorite sahiplerince vücut verdiği bir organ tarafından yapılır. Sonuç acı, herkes önüne gelen ayet ve hadisi okuyarak onu anlamlaştırır lakin haddini aşarak içtihad sahibi olurlar. Küfre bir adım daha yaklaşarak deizm de mertebe atlarlar farkında olmadan yaradan’a şirke kadar gidecek yola çıkmıştır. Toplumun değişik kesimlerinde çok ayrı eğilimler oluşturularak dinini yozlaştıran bir yobazlığa ışık tutmuşlarla yetişen nesilleri küfrana davetler başlar. Kulun gönül dünyasının ve niyetinin esas alınmasını ve insanlar arası ikiyüzlülük, düzenbazlık ve din ticareti vb. alametlerin adet edilmesi olağan karşılanmasıyla kendine yeteriyle ateistlik özendirilir.
Uyanalım ey.. gençlik nereye gidiyoruz..? Görünene, iğretiye, aldatıcıya ve ucuza değer verenlerin oluşturduğu deizm ve sonrası ateistliği yol bilmek toplumun kanayan yarasıdır. Metafizikte, ontolojik planda, ahlaki planda görünenle yetinmek ve hatta görünene birinci derece değer vermek bir tereddi ce seviyesizlik olarak tanımlanır ki akademik müfredatlar da alenan aşılanır gençlere. Aslen küçüklükten başlanır aşılama kültürel deformasyonlarla en basit pc oyunlarıyla veya olası bize basit gibi görünen eğitimcilerin özendirdiği sanatlarla. Evrensel ve hümanist tutum ve bakışını karartıp yozlaştıran yobazlık, negatifliğe karşı en kalıcı misyon olarak gösterilen deizmin yolun başlangıcı, ateistlik sonudur maalesef.
İnsanlığın düşünce ve sezişlerine bilimsel, ahlaki, ekonomik ve metafizik yapısına etki eden inanç sisteminin zamane yozlaştırılmaya çalışılması benliğine sahip olamayan, hırsının ve yaratılışının gayesini kabullenmeyenlercedir. Budizm’ de gördüğümüz gibi ruhlar yaratılmadıklarından, hem kendi kendilerine oluşurlar hem de oluşmalarından sonra bir gelişme süreci geçirirler. Buna göre ruhlar alt düzeyde bazı özelliklere sahip olarak oluşur sonra bedenlere girip çıkarak, daha da gelişirler yani tekamül, en üst, nirvana, silinme olarak bilinirler. Akıl karıştırıcı dayanağı olmayan bir çok ritüeller eğitim altında Meditasyon, aydınlanma, can yolu, pozitif yaşam, ışık yolu vb. toplumun öz değerleriyle oynayarak tam boşluğa ve hiçliğe sokmaktadır. Ateistler ve Deizmciler, ilişki kurabildikleri insanlar kadarıyla bu dünyanın kendilerine ait olduğunu, beden içindeyken fiziki etkilerde bulunmak için bedenin maddi güçlerine ihtiyaçları olduğunu ve maneviyatcılığın yanı sıra maddeselliğin sadece tatminkar olabileceğini empoze ederler.
Araştırmacı Yazar-Tarihçi
Volkan Yaşar Berber