İSTANBUL (AA) - Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal tarafından geliştirilen “İyicillik ve Kötücüllük Ölçeği”nde Türkiye, iyicil güçlerin kullanımında sınır puanın altında kaldı.
Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, bir olay, durum, kişi karşısında karar alırken iyicil ya da kötücül güçlerin hangisinin baskın olduğunu, iyicil/kötücül tutum ve algıların psikometrik olarak ölçülebileceği "Üsküdar İyicillik ve Kötücüllük Ölçeği" geliştirildi.
Geçerlilik ve güvenilirlik çalışmaları Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal tarafından yapılan ölçek ile iyicil ve kötücül tutum ve algıların ölçülebilmesi hedefleniyor.
Türkiye genelinde yaşları 15 ile 69 arasında değişen 1023 kişiye çevrim içi olarak uygulanan ölçeğin ilk sonuçlarına göre ortalama puan 84 olarak tespit edildi. Ölçekten en düşük "0", en yüksek "140" puan alınabiliyor. Ölçeğin uygulanmasında ilk olarak "Olumlu yola girmişsiniz, davranış pekiştirmeye ihtiyaç var" sonucuna ulaşıldı.
Ölçeğe göre, iyicil güçlerin tam olarak kullanılabildiği ve huzurun yakalandığını gösteren puan ise 106 ve üzeri oluyor. İyicil güçlerin kullanımında Türkiye’nin sınır puanın altında kaldığı anlaşıldı. Böylece pozitif psikoloji becerilerine ve ilkelerine yönelik eğitimlerin yaygınlaştırılmasının önemi bir kez daha ön plana çıktı.
Amaca ve sürece yönelik iki boyutta iyicil ve kötücül güçlerin ölçülmesi sonucunda iyicil güçlerin pekiştirilmesine ihtiyaç olduğu sonucuna ulaşıldı. Amaca yönelik iyicil güçler; dürüstlük, sözünde durabilirlik, hesap verebilirlik, aşkın bir güce sığınabilirlik, empati, karşılıksız sevebilir ve iyilik yapabilirlik olarak ele alındı. Sürece yönelik ise iyicil güçler ise sabırlılık ve çile çekebilirlik, erdemlilik, adil ve hakça paylaşım kaygısı olarak ifade ediliyor.
- Fazla sosyal medya kullanımı iyicilliği azaltıyor
Araştırmaya 765 kadın (yüzde 74,4), 258 erkek (yüzde 25,1) katıldı. Yapılan incelemelerde cinsiyete göre bir fark gözlemlenmedi fakat günlük sosyal medya kullanımına göre iyicillik ve kötücüllük algılarının farklılaştığı ortaya çıktı.
Analizlere göre günde 1 saatten az sosyal medya kullananlar ile 4-6 saat ve 7 saatten fazla kullananlar arasında fark bulundu. Günlük sosyal medya kullanımı arttıkça "iyicillik" algı ve tutumları azalıyor. 1 saatten az sosyal medya kullananların iyicillik puanları pozitif yönde anlamlı derecede farklılaşıyor.
Sosyal medya uygulamalarına göre yapılan karşılaştırmada TikTok kullananlar ölçekten en düşük puanı aldı. Yapılan analizlerde, TikTok kullanıcılarının ölçekten aldığı puan Twitter, Instagram, Facebook, LinkedIn kullanıcılarından anlamlı olarak farklılık oluşturdu.
Diğer sosyal medya kullanıcılarının puanları 80 puanın üzerine çıkarken, TikTok kullanıcıları ölçekten sadece 60 puan alarak ortalamanın altında kaldı. Tik Tok kullanıcıları, "Kötücüllükte farkındalık oluşmuş ama ortalamanın altında" olarak değerlendirildi.
- Sosyal medya duygusal kontrolsüzlük yaratıyor
Açıklamada görüşlerine yer verilen Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, analiz sonuçlarında sosyal medyada günde 4 saatten fazla zaman geçirilmesinin iyicillik tutum ve davranışlarını baskıladığının gözlemlendiğini belirterek, “Bu durum, disinhibisyon dediğimiz aşırı öfke, aşırı mutluluk, aşırı alınganlık gibi duygu ve davranışlarda aşırıya kaçma durumunun harekete geçmesiyle açıklanabilir.
Sosyal medyanın özgür ve kontrolsüz doğası bir süre sonra kişilerde aşırıya kaçmayı ve duygusal kontrolsüzlüğü ortaya çıkartıyor. Akabinde kişiler kötücüllük güçlerini baskılayamadıklarında linç /iptal kültürü olarak ifade ettiğimiz kişileri ve kurumları toplumdan yok saymayı hedefleyen kötü niyetli paylaşımlar zincirinin de bir parçası haline gelebiliyor.” ifadelerini kullandı.
Ünal, özellikle TikTok kullanıcılarının günde 1 saatten fazla sosyal medya videolarını hazırlama, paylaşma ve aldıkları etkileşimi takip etme davranışlarında bulunduklarını aktararak, şunları kaydetti:
“Bu yüzden disinhibisyonun yani kontrolsüzlüğün en çok görüldüğü sosyal medya mecrası TikTok olarak karşımıza çıkıyor. TikTok kullanıcılarının aşırı duygular barındıran videolar çekmesi ve duygusal kontrollerinin azalması iyicillik tutum ve davranışlarını baskılıyor. TikTok, toplumsal kural ve ahlaki davranışlar bütününden bir anda sıyrılıp aşırı kontrolsüz videoların servis edilmesiyle disinhibisyon etkisini yayıyor.
Duygularını iyicil güçleriyle besleyemeyenlerde bir süre sonra kötücüllük kendini gösteriyor. Kısa videolar aracılığıyla yayılan olumsuz duyguların ve kötücüllüğün yayılım hızı olumluya göre 5 kat fazla. TikTok kullanıcılarda kötücüllük farkındalığı oluşmuş ama ortalamanın altındalar.”
Araştırmada da görüldüğü gibi günde 1 saatten az sosyal medya kullanımının iyicillik güçlerini desteklediğini ifade eden Doç. Dr. Ünal, “Dolayısıyla hayatımızın bir parçası haline gelen sosyal medyada gündemi takip etme, faydalı içerikler paylaşma, sosyalleşme gibi ihtiyaçlarımızı karşılarken 4 saat sınırına dikkat etmeli ve aşırıya kaçmamalıyız.
Bu aynı zamanda sosyal medya okuryazarlığı becerilerinin de işe katılması anlamına geliyor. Her ne kadar iyicillik yoluna girdiğimiz anlaşılsa da iyicil tutum ve davranışlarımızın pekiştirilmesine ihtiyaç olduğu unutulmamalı.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu arada, ölçek pozitif psikoloji ilkelerine uygun hazırlandı. Tarhan ve Ünal tarafından geliştirilen Üsküdar İyicillik ve Kötücüllük Ölçeği (ÜSİYKÖ), pozitif psikoloji ilkelerine uygun olarak hazırlanmış olup 35 madde ve 2 boyuttan oluşuyor. Birinci boyut "Amaca Yönelik" olarak adlandırılırken dürüstlük, sözünde durabilirlik, hesap verebilirlik, aşkın bir güce sığınabilirlik, empati, karşılıksız sevebilir ve iyilik yapabilirlik durumlarını ölçüyor. İkinci boyut ise "Sürece Yönelik" olarak adlandırılıyor ve sabırlılık, çile çekebilirlik, erdemlilik, adil ve hakça paylaşım kaygısı durumlarını ölçüyor.