Hayatımda gördüğüm en büyük göç 1989 yılında Altınkaya Baraj Gölünün altında kalan Durağan'a bağlı köylerin göç etmesiydi. Otobüs otobüs, kamyon kamyon gitti kaç köy dolusu insan. Sonra yine komşularımız gitti birer birer. Köyden akrabalarımız. Göç öyle inanılmaz bir hal aldı ki Sinop'ta... Sinopluların Sinoptan çok akrabası dışarıda, Sinop'takinden çok çocukluk arkadaşı yine dışarıda haline geldi.
Neydi insanları bu kadar toplu göçe iten? Geçim sıkıntısı desek göçün yoğunlaştığı yıllarda öyle aşırı bir kuraklık olmamış. İnsanlar binlerce yıl bu topraklarda karınlarını doyurmayı o ilkel şartlarda dahi başarabilmişseler gidişin sebebi açlık olmasa gerek.
Türkler göçebe bir millet derler. Göç bizim genlerimizde,hamurumuzda var. Hayatımın çeşitli dönemlerinde gördüğüm kentlerden hiç birisinde Sinop kadar yoğun göç yaşayanı yoktu. İşin ilginç tarafı bu aslında.
Önce korkarak gidildi gurbet ele. Sonra gidenler ilk gidenlerin yanına gittiler. Sonra gurbet elde aç kalırız korkusunu yendikleri anda toplu göç başladı.
Moda oldu göç. Tarımsal üretim biçiminin ağır çalışma şartları şehir yaşamına itti bizleri. Köyler boşaldıkça ilçelerimiz,ilimizde zayıfladı ve Sinop tüm her yeriyle bir deri bir kemik kaldı. Gidenler memleketlerini çok sevdiklerini gittiklerinde daha iyi anladılar. Sinop'tayken gitmek için an saydıkları memleket gurbette gözünün önünden gitmez oldu.
Şimdi göç edenler ve çocukları yayla şenlikleriyle,festivallerle memlekete koşuyorlar. Bu şenlik ve festivallerde 20-30 yıldır memleketine gelmeyenler dahi birkaç günlüğüne de olsa memleketlerinde oluyorlar.
Göç nedeniyle iyice boşalan Sinop'ta başka bir şey gelişti. Siyaset. İnsanlarının neredeyse tamamının siyasete odaklandığı , seçimlerin ölüm kalım meselesine döndüğü bir memleket oldu Sinop. İlçelerde,köylerde kıyasıya seçim için hazırlıkları yapılıyor. Partiler arası rekabetin ötesinde aynı parti içerisinde adaylığı kapma noktasında yaşanan akıl oyunlarından öte ayak oyunları midemizi bulandırıyor. Birbirinin aleyhinde en güzel atan, rakibini en çok yıpratan ipi göğüsleyecek sanki.
Herhangi bir siyasi makama talip olanın hakkında hemen aleyhte kampanyalar başlatılıyor. Gizli raporlar hazırlanıp, üst makamlara ulaştırılıyor. Herkes kendisinin iyiliğini anlatmaktan çok karşısındakinin kötü olduğunu anlatmak için elinden geleni yapıyor. Bu anlamda internet siteleri ve sosyal medya sıklıkla kullanılıyor. Bu çirkin savaşın kazananı olmayacak. Koltuk için insanların birbirini karalaması ne insani değerlere, ne İslami değerlere,ne milli değerlere uyuyor.Sinop ekonomisinin sığlığı nedeniyle tüm hayat siyasete bağlanmış durumda. Ekonomi gelişmeden bu kavga daha çok süreceğe benzer. Bu çirkin kavgada Sinop'un akillerine çok iş düşüyor. Çirkin siyasi kavgada birilerine referans olmak değil temiz toplumu meydana getirmeye çalışmalı. Ekonomi nasıl gelişir ona bakmalı.