Antalya Kaleiçi ve Ankara Hamamönü semtleri kültürel mirasın yaşatılmasına güzel birer örnektirler.
Antalya Kaleiçinde restore edilerek yeniden hayata döndürülen eski yapıların tamamı ikametgah olarak kullanılmasalar da büyüklüklerine göre yöresel veya her türlü el sanatlarının sergilenip pazarlandığı birer işyerleri haline gelmiş durumda.
Eski ev ve dükkanlar; lületaşından pipo, sigara ağızlığı ve küçük heykelcikler gibi hediyelik eşyaların imalatının ya da el dokuması tezgahlarında halı veya kilim imalatının canlandırıldığı halıcı-kilimci, derici, hediyelik eşya dükkanı gibi işyerlerine, pansiyonlara, turizm acentelerine, sanat atölyelerine vb. dönüşmüş durumda. Bu sayede hem tarihi doku korunarak canlı tutulmakta hem de restore edilmediği takdirde kasvetli bir görünüme sahip ve yıkılma tehlikesi bulunan binalardan ibaret olacak bir semt son derece canlı ve turistik bir merkeze dönüştürülmüş durumda.
Yine son zamanlarda restore edilerek yeniden kazanılan Ankara'daki Hamamönü semti eski yapıların nasıl yeniden kazanılabileceğine çok güzel bir örnektir. Hamamönü Antalya’daki Kaleiçi gibi eski mimari yeniden canlandırılmış. Tarihi hamamı, restoran, kafe, sanat atölyesi ve hediyelik eşya dükkânı olarak kullanılan evler turistlerin ve gençlerin ilgi odağı bir turistik merkez haline gelmiş.
Antalya ve Ankara’daki bu mevcut tarihi dokular tamamen yok olmadan koruma altına alınarak birer kültür mirasına dönüştürülmüşlerdir.
İlimizde Etnografya müzesi olarak hizmet veren Aslan Torun Konağı ve restore edilerek kamu hizmetine tahsis edilmiş birkaç ev dışında yok olmuş ve yok olmaya yüz tutmuş birçok yapı mevcut maalesef. Tarihi değerlerin restore edilerek aynı zamanda ekonomik değerler haline getirilebileceğine dair bu kadar örnek var iken insan Sinop’ta da neden bir mahalle veya sokak böyle restore edilmiyor diye hayıflanıyor.