Rabbimiz Kur’an-ı Kerimdeki kavramların içini dolduran zattır. O kavramları Hz. Allah tarif etmiştir. Allah’ın içini doldurduğu kavramların içini boşaltıp da daha sonradan siz doldurmaya kalkarsanız o kavramla ifade ettiğiniz şey Allah’ın kastettiği şey olmaktan çıkar. Allah’ımız iman derken bir şeyi kasteder. Gelenek iman derken başka bir şey kasteder. Hatta geleneğin iman edin dediği şeyi Allah’ımız inkâr edin der. Nitekim müşriklerde putlarına iman ediyorlardı ve ona da iman diyorlardı. Ama Allah’ımız onun inkâr edilmesini istiyordu. Dolayısıyla kavramları bu manada yerine koymak çok önemli. Kavramın koyulduğu yer Allah’ın koyduğu yerdir. Rabbimiz eşyaya bir yer biçtiği gibi esmaya ve kavramlara da bir yer biçmiştir. Ve alleme âdemel esmâe kullehâ Allah, Âdem'e bütün varlıkların isimlerini öğretti.3 Burada Mevlamız isimlerin içini ben doldururum anlamına gelir.Yani Rabbimiz bir kelimenin manasını belirlemiş bunu bu anlamda kullanın demişse biz Müslümanlara o konuda da teslim olmak düşer.Ya Rabbi!Senin kavramı koyduğun yere razıyım.İçine doldurduğun manaya razıyım.O mana gözüm başım üstüne demesi lazım.
Cihad, Elden gelen çabayı harcamak,cehdü gayret göstermek manasına gelir.Cihad,Mekke dede farz idi.Ama kıtal Medine’de emir olundu.Bakınız ikisi aynı şey değil.Onun için biz cihadı kıtal yerine koyduk.Kıtalı emreden ayet ilk defa Kutibe aleykumul gıtâlu ve huve kurhul lekum, Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı.4 Bu kıtal farklı.Bu savaş.Cihad ise vahyin ilk günlerinden itibaren Mü’minlere emredildi.Bu manada Mekke’de Mü’minler cihadı terk mi ettiler?Siz Mekke’de bir ok atıldığını,bir kılıç havaya kalktığını duydunuz mu? Güçsüzler miydi? İçlerinde yiğitler yok mu idi, yapamazlarmıy dı? Hz. Hamza, Hz. Ömer, Hz. Sad, Hz. Cafer, Hz. Ali içlerinde değilmiydi? Siz bu sahabelerin kendilerine karşı yapılan kötülüğe karşı bir cevap verdiklerini siyerden okudunuz mu?O zaman Mekke’deki cihad nedir?Anlıyoruz ki cihad başka bir şey. Cihad, her zaman ve zeminde var idi. Cihad, Allah yolunda elinizden geldiği ölçüde gayreti ortaya koymaktır. Cihad, tek taraflı değildir. Cihad’ın akılla yapılanına ictihad denir. Cihad, ahlak ve kalple yapılanına mücahede denir. Cihad, fiille yapılanına cehdü gayret denir. Onun için müctehid akılla cihad eden kimsedir. İctihad, akılla yapılan cihaddır.Naslardan kendi bulunduğu zamanının sorunlarına çözümler üretmek için var gücünü harcarsa buna ictihad diyoruz.İşte o müctehidin cihadıdır ki ilimle yapılanıdır.Kalemle yapılan cihad vardır.Kasa ile yapılan cihad vardır.Masa ile yapılan cihad vardır.Kese ile yapılan cihad vardır.İhtisas ile yapılan cihad vardır.Cihadın tek türlüsü yok.İçinde ibadet kastıyla yapılan,misyonu ve ruhu olan her alanda yaptığınız cihad olur.Cihad sadece kıtala indirilemez.
Kıtal ayrı bir şey.Zaten savaş,zaruret halinde şart koşulan bir şey.Artık dayanılmaz hale gelmiş,nefsi müdafa kaçınılmaz olmuştur.Onun için bakınız Bedir’de saldırgan taraf ta 450 km. uzaktan gelenler müşrikler değimliydi?Evet onlardı.Uhut’da saldırgan taraf yine onlardı.Hendekte saldırgan yine onlardı.Hem de Medine’nin önünde yapılmıştı.Allah Resulünün savaşlarında bunu görürsünüz.Belki şöyle diyebilirsiniz?Hayberi ve Huneyni ne yapalım.Hayber’de bir savunma savaşıydı.Tamam İslam ordusu Hayber’e gitti.Hayberliler Mekkeli müşriklerle ittifak yapıp eğer bize gelirse siz oradan,size gelirse biz buradan arkadan vuracağız diye ittifak sözleşmesi yapmışlardı.Oda savunma savaşıydı.Peki Huneyn’de olan ne idi.Huneyn’de Havazin ve tüm kabileler güçlerini toplamışlar ve İslam’ı yatağında boğmak için harekete geçmişlerdi.Bu mana Allah Resulu’nun yaptığı tüm savaşlar bir saldırı savaşı değil,savunma savaşıydı.
Allah Resülü’nün yaptığı savaşların bilançosu nedir derseniz? Muhammed Hamidullah üstadın bu alanda yaptığı tespit Müslüman ve müşrikler tarafındaki kayıp sayısı 300’zü geçmez diyor.
Cihad bambaşka bir şey. Fakat kavram yerinden edilince, istismar konusu oluyor. Şehitlik kavramında da aynı istismarı görüyoruz. Şehit kavramı Allah tarafından Peygamberimize veriliyor. Allah Resulu Kur’an-ı Kerime göre şehidtir. Ve kezâlike cealnâkum ummetev vesetal litekûnû şuhedâe alen nâsi ve yekûner rasûlu aleykum şehîdâ, Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi orta bir ümmet yaptık.5 Demek ki resul şehitmiş.Ama Resul yatağında vefat etti.Nasıl şehid? Demekki geleneksel olarak şehid’e yüklediğimiz mana Kur’an’ın yüklediği manadan farklı. Biz şehitliğin kaçınılmaz olan unsuru ölmek olarak zannediyoruz. Oysaki Kur’an’a göre şehitliğin kaçınılmaz unsuru Allah yolunda yaşamaktır.Demek ki yatağında da ölse Allah yolunda yaşadı ise şehittir.Bu manada öbür türlüsü savaş meydanında ölsün Allah yolunda olmayan da şehit olmayabiliyor.
İşte kavramlar yerinden oynatılınca aslında nasıl istismar edildiğinde iki misal ile anlatmaya çalıştım.Buna pek çok misaller verilebilir.
Bu gün içimiz kan ağlayarak seyrettiğimiz manzara içler acısı.Bir birini öldüren iki gurup var.İkisi de Allah adına öldürüyor ve ölenler şehit olduklarını zannediyor.Müslümanlar bu ne hal.Bu bizmiyiz? Allah-u Teala "Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür’ buyurmuyor mu?
Biz insanlığın Dini muhafaza, Aklı muhafaza, Nefsi muhafaza, Nesli muhafaza, Malı muhafaza.Emanet alması gereken bu beş emniyeti sahip çıkması gereken ümmet hem birbirinin hem de kendisinden olmayanların kanını dökmekte göz kırpmadan ölümüne sebep olacak insanlar çıkartacak içlerinden.Bu nasıl bir hal? Ve gâtilûhum hattâ lâ tekûne fitnetuv ve yekûned dînu kulluhû lillâh, feinintehev feinnallâhe bimâ yağmelûne basîr. Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.6 Bu ne demek şimdi diye bu ayeti buralarda kimse sormaz. Siz bir Londraya,Paris’e,Washington gidinde bu ne demek? Sizde eğer Ve lev şâe rabbuke leâmene men fil ardı kulluhum cemîâ, efeente tukrihun nâse hattâ yekûnû mué'minîn. Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette topyekûn iman ederlerdi. Böyle iken sen mi mü'min olsunlar diye, insanları zorlayacaksın?7 bu ayeti yanına koyamazsanız siz kitabınızdan haberiniz yok demektir. Kur’an’ın içinde birbiriyle çelişen ayet yoktur. Kur’an böyle söylüyor bizde buna iman ediyoruz. Eğer Allah’tan başka birinden gönderilmiş olsaydı onda pek çok çelişki bulurlardı. Efelâ yetedebberûnel gur'ân, ve lev kâne min ındi ğayrillâhi levecedû fîhıhtilâfen kesîrâ. Hâlâ Kur'an'ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? Eğer o, Allah'tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı. 8 Kuran’da çelişki olmadığına göre bir önceki ayeti bu ayet ışığında anlamak zorundayız. Kimseyi sen Müslüman olacaksın diye zorlama hakkına sahip değildir. Allah Peygamberine, sen sadece tebliğ edeceksin zorlayamazsın. Fezekkir innemâ ente muzekkir. Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin. Leste aleyhim bimusaytır. Sen, onlar üzerinde bir zorba değilsin.9
Yukarıda geçtiği üzere Ve gâtilûhum hattâ lâ tekûne fitnetuv ve yekûned dînu kulluhû lillâh Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın.O zaman fitne ne demektir?İnanca karşı yapılan her türlü baskı ve saldırıdır.Yani inanç özgürlüğü.Bu ayet inanç özgürlüğünü garanti altına alıyor.
Biz nerden nereye geldik.İçinde bulunduğumuz şu Müslümanların haline bir bakarmısınız? Müslümanlar beş emniyetin garantisi olması gerekirken kendilerinin koruması gerekli olan emniyetleri kendileri ihlal ederse peki bu dini yüz akı olmak nerede kaldı? Diyeceksiniz ki, hırsızın hiç mi suçu yok? Hırsızın suçu var. Bakın hırsız son olarak ne yaptı? Mısırda ihvanı müslimin yasaklandı. Sosyolojik bir olay yasaklanabilir mi? tartışılır. Toplumun kılcal damarlarına kadar bir hareket nasıl susturulabilir ki? Siz Mısır juntacılarının dışarıdaki efendileri olan küresel güçler tarafından izin almadan ayakyoluna gidebileceklerini sanıyormusunuz? İnanmıyorsunuz değil mi? Efendiler bu talimatı vermeselerdi onlar ihvanı yasaklıyamazlardı.Aslında şu denmek isteniyor.Küresel güçlerin bizden olanlardan silah kullananlarımızı çok sevdikleri malum.En çok sevdikleri Müslüman şiddete en meyilli Müslüman dır küresel güçler tarafından.Çünkü şiddete meyilli olanları çok iyi kullanabiliyorlar.Bu konuda uzmanlar.Şiddete meyilli olduğunuzda aklınız ile kendi aranıza mesafe koyuyorsunuz.Artık sormuyorsunuz.Bu silahı ben kullanıyorum ama beni kim kullanıyor demiyorsunuz.Kendinizi bir anda ikiz kulelerin arasında buluyorsanız, biz ne imiş abi diyorsanız eğer birileri size yol açmış ve sizi kullanmış oluyorlar.Sizin önünüzü açtıklarında bin düşünün.Dağda hangi kurt öldü.Önünüzü kapattıkları zaman bir düşünmeniz kafidir.Siz kahrolsun İran dediğinizde İsrail sizi unutmuyor ve kıs kıs oradan gülüyor. Suriye’de ki şu problemde Türkiye ile İran baş başa vermeden bu iş hallolmaz. Türkiye İran’a diyecek ki bölgede senin nüfuzunu biliyoruz. Tamam Suriye senin dediğin gibi olsun. Senden bir isteğimiz var. Şu bebek yüzlü katili olan adamı ve onun bas ideolojisini bir necasetten taharet et bakalım. Şu necaseti Suriye’den temizle. Bu hakkına karşılık bu sorumluluk senin.Ben inanıyorum ki bu mesele buralara gelmeden halledilebilirdi.
Biz nasıl bu hale geldik?Önümüzde bir Allah Resulünün örnekliği var.Medine’de bir Yahudi cenazesi geçiyor.Allah Resulü ayağa kalkıyor.
Sahabi diyor ki,Ya Resülellah! o bir Yahudi cenazesi değil mi? deyince,
Allah Resülü, O bir insan değil midir buyuruyor.
İşte böyle bir peygamberimiz var.Pakistan’da okula gireceksiniz 140’in üzerinde insanı öldüreceksiniz.Bunu da İslam adına yaptığınızı söyleyeceksiniz.Irak ve Suriye’de birileri çıkacak kendi kendilerine halife atayacaklar.İnsanların boğazlarını hayvan boğazlar gibi kesecekler.Her iki tarafta bunu Allah adına yaptığını söyleyecek.Allah aşkına bu nasıl bir İslam.Kitabınız diyecek ki Allah insanları bir biriyle savunmamış olsaydı o zaman Havralar,Kiliseler,Mabetler yıkılır giderdi diye bir ayet olacak ama siz mabedin içine girip patlatacaksınız.Diyeceksiniz ki,o da işmi yani.Sünniler Şiiler camiine,Şiiler Sünnilerin camiine girip de patlatmıyorlar mı? Siz gayri müslimin mabedini patlatırsanız işte iş buraya gelir.
İşte bu tahammülsüzlüğümüz Allah’ı anlamayışımızdır. Allah’ın hak din olarak gönderdiği İslam’ı anlamayışımızdır. Allah’ın kitabı Kur’an-ı anlamayışımızdır. Hayatı anlamayışımızdır. Tevhidi anlamayışımızdır. Eğer tevhidi anlasaydık tevhidin şu anlama geldiğini anlardık. Allah tek mahlûk çok. Allah’ı ikilemek ne ise mahluku teklemekte aynı şey.Ah bunu bir anlayabilseydik.O zaman tek düze düşünmekten,tek renge dönüştürme arzusundan,herkesi tek din,tek mezhep,tek meşrep,tek görüş,tek siyaset,tek millet,tek ırk.Tek olmaya kalkan herkes despot olur.Fikir de despot olur.En masum fikirler teklik iddiasına düşünce despota dönüşür.
Değerli Dostlar!
Ne oldu bize. Yeniden Hz. Yunus gibi bir tövbeye ihtiyacımız var.Din dilini ve zihniyetimizi Kur’an-ı Kerim ile yani vahiyle yenilemek lazım.Başka türlü olmayacak.Olmadığını da zaten görüyoruz.Gelenek moderniteye ve pos moderniteye yeniliyor.Yeniliyor başka çaresi de yok.Gelenek bu işin altından kalkamaz.Çünkü geleneğin kendiside modern bir şey zaten.Gelenekle bu işin altından kalkılsaydı Hıristiyanlık bu hale gelmezdi.Hıristiyanlığın kendisi aslında gelenektir.Gelenek bu işin altından kalksaydı geleneği din haline getiren Çin ve Japonya bu hale gelmezdi.Japonya din olarak geleneği benimsemiştir.Japon dini gelenektir.Hint dini gelenektir.Geleneği din olarak benimseyen toplumların içinde bulundukları hal içler acısıdır.Bu toplumların dokusu kalmamıştır.Japon kültürü diye bir şey yok.Bir Japon babanın iki evi varsa,oğul evlendiğinde baba oğluna evi kiraya verir.Kiraya verenlere aferin diyorlar.Çünkü çoğu yaklaştırmıyormuş yanına.Bir Japon babayı kahraman ilan etmişler.Oğluna ikinci daireyi kiraya vermiş.Aldığı kirayı saklamış.Oğlunun adına açtırdığı hesaba yüklemiş de onu kahraman ilan etmişler.
Bu gün geleneksel toplumlar mahvoldu. O zaman Müslümanlar bu işin altından nasıl kalkacak diyorsanız eğer elhamdülillah Müslümanları farklı kılan bir şey var. Ellerinde bozulmamış kaynakları var. Müslümanlar var olmak için geleneğe muhtaç değildirler. Çünkü Kur’anları.Resulullahın sünneti var.O zaman Müslümanlar Allah’ın ipine hep beraber sarılırlarsa Vağtesımû bihablillâhi cemîav ve lâ teferragû, vezkurû niğmetallâhi aleykum iz kuntum ağdâen feellefe beyne gulûbikum feasbahtum biniğmetihî ıhvânâ, ve kuntum alâ şefâ hufratim minen nâri feengazekum minhâ, kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî leallekum tehtedûn. Hep birlikte Allah'ın ipine (Kur'an'a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.10
Rabbim!Bu ümmete bir ve beraber hareket etmeyi lütfeylesin.
Rabbim!Bu ümmetin üzerinden oyun oynamaya çalışanlara fırsat vermesin.
Rabbim!Bu ümmete ilim,hikmet ve istikamet ihsan eylesin.
1-Maide Süresi 5/32
2-Maide süresi 5/13
3-Bakara Süresi 2/31
4-Bakara Süresi 2/216
5-Bakara Süresi 2/143
6-Enfal Süresi 8/39
7-Yunus Süresi 10/99
8-Nisa Süresi 4/83
9-Ğaşiye Süresi 88/21-22
10-Al-i Imran Süresi 3/103