Kıbrıs'taki Osmanlı Eserleri:
 
 
Bulundukları yerleşim yerlerine göre ayrı başlıklar altında inceleyelim. Günümüzde Baf, Larnaka ve Limasol Güney Kıbrıs yönetiminde kalan yerleşim yerleridir. Türkiyede Lefkoşe ve Magosa olarak isimlendirildiğimiz kentler olarak KKTC’de Lefkoşa ve Mağusa olarak telaffuz edilmektedir.
 
BAF

Baf Kalesi

Baf kalesi Baf limanına yakın bir yerde bulunmaktadır. Bu limanı korumak için Bizanslıların tarafından buraya kale yapıldı. 1222 yılında depremde yıkıldığından sonra Lüzinyanlar kaleyi tamir ettiler. 1570 yılında Venediklilerin tarafından tamamen helak edildi, fakat aynı yılda adayı fetih eden Osmanlılar kaleyi yeniden yapmışlar. Kale hem hapishane hem tuz ambarı olarak kullanıldı. Şimdi ise müze olarak kullanılmaktadır.
Mehmed Bey Ebu Bekir Hamamı (Cami-i Cedid Hamamı)
 Kayıtlara göre Baf sancakbeyi Mehmet Bey Ebu Bekir tarafından 1 Sefer 1001 H (6 Kasım 1592 M)'de yapılmış. Fakat daha önce yapıldığı tahmin edilmektedir.
 
GİRNE

Ağa Cafer Paşa Camii

Kıbrıs Valisi Ağa Cafer Paşa tarafından 1589 yılında yaptırılmıştır. Tek şerefesi bulunan tek minareli kesme taştan yapılmış cami dikdörtgen planlıdır. Caminin kuzey duvarında bulunan ahşap kafes camiye değişik bir görünüm katmaktadır. Caminin güneydoğusunda bir çeşme yer almaktadır. Hasan Kavizade Hüseyin Efendi Çeşmesi'nin kuzey bölümünde kabartma sanatı ile yapılmış üç kemer yer alır. Ortadaki kemerde ters ay, rozet ve dal motifleri bulunan 1257 tarihli (Miladi 1841) bir mermer yazıt bulunmaktadır. 
Kavizade Çeşmesi
Ağa Cafer Paşa Camisi’nin yanında yer alır. Çeşmenin mermer yazıtında H-1257 (1841) tarihinde Hasan Kavizade Hüseyin Efendi tarafından hayır amacıyla yaptırıldığı kayıtlıdır. Çeşme kitabesinin transkripsiyonu: "Bihamdillah muvaffak etti Bari, Bu ab-ı dil-kuşayı kıldı abad, Rızaenlillah içün sahibü'l-hayrat, İmameyn aşkına eyledi icad, Sahibü'l-hayrat ve'l-hasenat" - Hasan Kavizade Hüseyin Efendi, Fi 15.N (Ramazan), Sene 1257 [31 Ekim 1841]
Hazreti Ömer Türbesi
Girne’nin 4 kilometre doğusunda denize karşı sessiz, sakin ve tek başına beklemekte olan Hz. Ömer Türbesi’ni bulursunuz. Türbe, M.S. VII. Yüzyılda Muaviye ordusu komutanı ve 6 asker arkadaşının Girne sahiline yaptıkları akın sırasında şehit olup gömüldükleri yerdir. Osmanlıların adayı fethi üzerine, burada bir mağaraya gömülen cesetlerin kalıntıları çıkarılarak bugünkü yerlerine defnedildiler. Daha sonra bir türbe ve bir mescit yapılarak şehitler ölümsüzleştirildi.
Kavaklı Dede Türbesi
Bir rivayete göre, Kıbrıs'ın fethinden sonra müritleriyle birlikte bir derviş buraya bir tekke kurup uzun yıllar yaşamış, ölünce de müritleri tarafından buraya defnedildi. Vasiyeti üzerine ve ayak ucuna çok uzun yıllar varlığını sürdüren bir kavak ağaçı dikilmiş. 1914 yılında o ağaç İngiliz işgalcıların tarafından kesilmiş ve yerine çam ağacı ekilmiş.

LARNAKA

Hala Sultan Tekkesi

Müslümanlarca kutsal bir yer olarak kabul edilir. Şam Valisi Muaviye kumandasında eşi ile birlikte katıldığı seferde Hz. Muhammed’in süt halası Ümmü Haram attan düşerek şehit oldu. Ümmü Haram, şu an tekkenin olduğu yere gömüldü. Türbesi 1760 yılında Şeyh Hasan tarafından yaptırıldı. Türbenin yanına daha sonra, şadırvan ve bir de cami yapılarak Tekke’ye son şekli verildi. Yapı halen, güney Kıbrıs’ta bulunan Larnaka kentinin güneyinde, Tuz gölü kenarında bir koruluk içerisinde yer alır. 
Cami-i Kebir (Büyük Kebir Camii/Ulu Camii)
1835 yılında Seyit Elhaç Mehmet Ağa tarafından yapılan bu camii, boyuna dikdörtgen tasarlı ve iki katlıdır. Kuzeybatısında birinci katta bulunan son cemaat yeri, zemin katındaki ayak kemerler üzerine oturmakta ve buraya bir merdivenle çıkılmaktadır. Kuzeybatı güneydoğu yönünde uzanan camii, beşerden iki sıra sütun dizisiyle üç bölüme ayrılıyor. Yuvarlak gövdeli ve başlıklı olan bu sütunlar; kuzeydoğu güneybatı yönünde kemerlerle duvarlara bağlanıyor. Caminin giriş kapısının üst bölümünde, ahşap merdivenle çıkılan ve önü ahşap kafes parmaklıklarla kapalı kadınlar mahfili var. Caminin silindirik gövdeli ve tek şerefli minaresi, kuzeydoğu köşede olup, gövdesi üç bölümlüydü ve iki bölümü barok üslupla yapılmış kemerli nişlerle süslüdür.

Larnaka Kalesi

1625 yılında Osmanlılar tarafından inşa edilmişti. Eski kale 14'üncü yüzyılın sonlarında Lusignan kralı James tarafından yapıldı. Eski kalenin bazı kısımları yeni kalenin içerisinde bulunmaktadır. Kıbrıs'ın fethi sırasında, Venedikliler bu kaleyi terk etmişler ve Osmanlı askerleri kaleyi ele geçirdikten sonra kışla olarak kullanmışlardı. Kale yıkıldıktan sonra Osmanlılar yeniden inşa etmişler. Sonra, hem Osmanlılar hem İngilizlerin tarafından hapishane olarak kullanılmıştı. 1948 yılında müzeye çevilirdi.
Ebu Bekir Paşa Sukemeri
1746-1748 yılları arasında Kıbrıs'ta bulunan Ebu Bekir Paşa geldiği ilk yıl Larnaka kaymakamı olarak görev yapmış, ardından Kıbrıs valisi olmuştur. Rivayet odur ki çok varlıklı olan paşa Larnaka kaymakamlığı yaptığı sırada, kadınların 10 km. uzaklıktaki bir kaynaktan omuzlarında testileriyle su taşıdıklarını görmüş ve kadınların haline acıdığı için Larnaka'ya su getirmeye karar vermiştir.  Osmanlı yönetimine başvuran paşa Larnaka'ya su getirmek için yapılacak altyapı çalışmalarına para ayrılamayacağını öğrenince kendi parasıyla suyu getirmek üzere bir vakıf kurmuştur. Evlekler ve kemerler 1939 yılına kadar kullanılmış, içme suyu için ancak sonrasında borular döşenmiştir. 

Zuhuri Tekkesi ve Camii

Hem cami hem türbe olarak iki bölümden oluşmaktadır. Kesme taştan yapılmıştır. Binanın üzeri biri büyük, diğeri küçük iki kubbe ile örtülüdür. Caminin yanında silindirik gövdeli bir minaresi vardır. Uzun yıllardan beri minarenin şerefeden yukarı olan üst kısmı yıkık bulunmaktadır. 1965 yılından itibaren Zuhuri Tekkesinin bir bölümünü kütüphane olarak kullanılmaktadır.  

LEFKE

Piri Mehmet Paşa Camii

649-963 yılları arasında Kıbrıs’a gerçekleştirilen İslam akınlarının birinde, buradaki Ay Yorgi Kilisesi camiye dönüştürülüp kullanılmış ve akınlar bittikten sonrada varılan anlaşmanın bir gereği olarak bu gibi yerlere  yerli halk tarafından dokunulmamıştır. Ancak bu cami Kıbrıs’ın Osmanlı İdaresine girdiği 1571 yılına kadar bakımsızlıktan yıkılacak duruma gelmiş. Kıbrıs’ın fethine katılan ve Yavuz Sultan Selim ile Kanununi Sultan Süleyman’ın sadrazamlığını yapmış Piri Mehmet Paşa’nın torunu olan Ebubekir Bey, Lefke’nin de dahil olduğu ‘Baf Sancağı’ yönetimine getirilince, bakımsızlıktan harap olan eski binayı tamir ettirerek, camiye çevirdikten sonra camiye dedesi Piri Mehmet Paşa’nın adını vermiştir. Daha sonra, 1580-1584 yıllarında caminin karşısına bir sıbyan okulu ile bir medrese de inşa ettirmiş.

Lefke Su Kemeri

Lefkede’ki su kemerleri, El Haç Ali Efendi İbni Ebubekir Efendi tarafından yapılmış ve 1102 H (1690) tarihinde oluşturulan Ebubekir Efendi Vakfı’na dahil edilmiştir. Lefke’de ayrıca Maratasa deresinden sağlanan suyla değirmenleri döndürmek için yapılmış bir dizi köprülü su yolu da bulunmaktadır. Bu su yollarının bazıları önceleri 1887 yılında Baddal Ağa tarafından inşa edilen değirmenin su ihtiyacını karşılarken, şimdilerde tarlalar ile bahçeleri sulamak amacıyla kullanılmaktadır. Ay. Yorgi Kilise kalıntıları üzerine kurulmuş olduğuna inanılan Yukarı Mahalle’deki Piri Osman Paşa Camisinin yanından geçen su arkı ise eskiden beri ‘Ay Yorgi Su Arkı’ adıyla bilinmektedir.

LEFKOŞA

Büyük Han

Lefkoşa Suriçi’nin eskiyi yaşatan havası içerisinde muhteşem bir yapıdır. 1572’de Kıbrıs’ın ilk Beylerbeyi Muzaffer Paşa tarafından yaptırılmış. Lefkoşa’nın en önemli Türk devri yapıtlarından olup, adada inşa edilen ilk Türk mimari eseridir. Yapı, İngilizler tarafından 1878’den 1893 yılına kadar hapisane olarak kullanıldı. Büyük Han, restorasyonunun tamamlanmasının ardından 2002 yılında bu kez bir kültür sanat merkezi olarak halkın hizmetine sunulmuştur.

Kumarcılar Hanı

16. yüzyil sonunda inşa edilmiş tipik bir Osmanlı yapısıdır. Han, değişik tarihlerde Kumbaracılar Hanı, Hımarcılar Hanı ve Kemancılar Hanı gibi farklı isimlerde anılmış olsa da günümüze Kumarcılar Hanı adıyla gelmiştir. Tamamen sarı kesme taştan iki katlı olarak inşa edilmiş binanın alt katında bulunan odalar kemerli tonozlarla orta avluya açılmaktadır. Bu odalar depo veya hayvan barınağı olarak kullanılmıştır. Üst katta ise tıpkı Büyük Han’da olduğu gibi ocaklı odalar yer almaktadır. 1953-63 yılları arasında tadilat  görmüş olan bina 1964 yılından sonra tamamen Türk yönetiminin  kullanımına kalmış, 1976-1991 yılları arasında ise Eski Eserler ve Müzeler Dairesi olarak kullanılmıştır. Aziz Kent isimli özel bir şahsın mülkiyetinde bulunan Kumarcılar Hanı’nda 2005 yılından itibaren tekrar başlayan restorasyon çalışmalarına halen devam edilmektedir.

Arabahmet Paşa Camii

Kıbrıs fatihlerinden Arap Ahmet Paşa’nın adına 1845 yılına inşa edilmiştir klasik Osmanlı karakterinde kesme taştan inşa edilen caminin kare planlı ana mekanı yarım küre şekilli kubbesi ve ön taraftaki son cemaat yeri üzerindeki 3 küçük kubbesi vardır. Tabanında orta çağa ait mezar taşları bulunmaktadır. Avlusunda bir şadırvan ve mezarlık bulunmaktadır. Kıbrıs’ta 4 kez sadrazamlık, Tuzla Kaymakamlığı ve Efkaf Müdürlüğü gibi görevlerde bulunan Kıbrıslı Mehmed Kamil Paşa'nın ve Kıbrıs'ta Mutasarıflık görevi yapmış olan İshak Paşa'nın da mezarları bu camide bulunmaktadır. 

Sarayönü Camii
 
1820-1824 yılları arasında II. Sultan Mahmut tarafından inşa edilmiştir. Ali Paşa adına inşa edilen cami ordu önü mescidi olarak bilinmekteydi. Osmanlı idaresi döneminde valilik ikametgâhının camisi olarak kullanılmaktaydı. 1902 yılında bilinmeyen bir nedenle yıkılması üzerine 1903 yılında Evkaf Dairesi Müdürü İrfan Bey tarafından yeniden inşa edilmiş ve Sarayönü Camisi diye isimlendirilmiştir. Günümüzde evlendirme dairesi olaraktan kullanılmaktadır. Caminin cephesi kademeli katlı revaklı, çatısı ahşap ve minaresi klasik Osmanlı karakterindedir cephesinde sivri at nalı biçiminde kemerler kullanılması yapıya Kuzey Afrika – Hint – İspanya üslubuna yakın bir karakter vermektedir.

Turunçlu Camii

Caminin giriş kapısındaki kitabede Kıbrıs valisi Seyit Mehmet Ağa tarafından 1825 yılına yaptırıldığı kayıtlıdır doğu batı yönüne uzanan enine dikdörtgen planlıdır l planlı son cemaat yerinin kuzeyindeki ön cephesinde yuvarlak sütunlar uzerinde oturan çift merkezli altı sivri kemer ve batı cephesinde de dört sivri kemer vardır. Caminin kuzey dış duvarlarında beşerli aralıklarla payanda duvarı görülmektedir. Bu payanda duvarları üstte birbirlerine kemerlerle bağlanarak ön cephede 5 niş oluşturmaktadır. Dış duvarların üzerineki nişlerin içerisinde 1 giriş kapısı ile 3 pencere bulunmaktadır. Cami içte bulunan toplam 30 pencere ile aydınlatılmaktadır. Caminin kuzey-doğu köşesinde minare yer almaktadır. Minarenin silindirik gövdesini 4 sıra bilezik çevrelemekte olup şerefenin altında süslemeler vardır. Kuzey tarafındaki işlemeli başlıkları olan ahşap sütunların üzerine oturmuş galerisi kadınlara aittir.

Bayraktar Camii

Kıbrıs'ın fethi esnasında Lefkoşa’nın alınması, surların aşılmasına bağlıydı. Bu nedenle Lefkoşa'yı çevreleyen surlar önünde ve özellikle bu sur çemberinin doğu ve güney bölümlerinde çok çetin savaşlar oldu. 9 Eylül 1570 Cuma günü surlara tırmanan Türk askerlerinin bayraktarı Kostanza burcuna elindeki sancağı dikmeyi başardı fakat aynı anda düşman tarafından bayrağı diktiği yerde şehit oldu. Şehit olan bayraktar, düştüğü yere gömüldü ve aynı yerde onun mezarını içine alacak şekilde, 1754 yılında Vali Hasan Sadık Ağa tarafından bir türbe ve camii inşa edildi. Fetihten sonra birkaç yıl içinde yapıldığı tahmin edilmektedir. 1962 ve 1964 yıllarında Rum terör örgütü EOKA tarafından bomba saldırılarına uğrayan Bayraktar Camii yıkıldı, fakat 2003 yılında Türkler ve Rumların arasında bir anlaşmaya göre, Kıbrıs'ın Rum kısmında kalan bu camii tamir edildi ve millete açıldı.

Laleli Camii

1828 yılında Ali Ruhi Efendi tarafından onarılmıştır. Şu anda ibadete açık bulunan caminin minaresi, 1979 yılında yıkılarak yeniden inşa edilmiştir. Cami, yüksek bir duvarla yoldan tecrit edilen bir avlu içerisinde bulunmaktadır. Avluya basık kemerli bir kapıdan girilmektedir. Enine dikdörtgen planlı olup içten içe 12.85x3.30m ebadındadır. Kuzeyindeki son cemaat yerinin üzerini örten eğimli çatı sivri kemerli üç açıklığı vardır. Son cemaat yerinin üzerini örten eğimli çatı sivri kemerler üzerine oturmaktadır. Bu kısımdaki duvar belli aralıklarla yapılmış iki payanda (dirsek) tarafından desteklenmektedir. Cami harimine giriş kapısı sivri kemerlidir. Kapının üst başında 1242 H (1826/27) tarihli bir yazıt bulunmaktadır.

İplik Pazarı Camii

1826 yılında yapılmış olup, adını Osmanlılar döneminde burada kurulu olan bir pamuk pazarından almıştır. Örme taş külahlı minaresinin aynı noktada kendinden önce var olan bir camiye ait olduğu sanılmaktadır.

Akkavuk (Abu Kavuk Mehmed Paşa) Mescidi

1895 yılında mescidin yerinde çok küçük bir mescit bulunmaktaydı. Ancak çok küçük olması nedeniyle 1904 tarihinde yeniden inşa edilmiştir. Mevcut yapının son cemaat yeri kuzeyde olup önde iki, iki yanlarda ise birer çift merkezli açıklığı vardır. Kemerlerin araları daha sonraları cam ile kapatılırken, döşemesi de karo mozaik olarak değiştirilmiştir.

Aziz Efendi Tekkesi

Aziz Efendi türbe ve tekkesi Belediye Pazarının güneydoğu köşesinde yer almaktadır. Sultan II.Selim’in Kıbrıs’ı fethi sırasında 1570’de şehit düşen Müftü Aziz Efendi’nin anısına inşa edilmiştir. İlk mezar olarak inşa edilen yapı sonradan mescit ve yardımcı binalar eklenmesiyle tekke haline getirilmiştir.

Mevlevi Tekkesi

Şimdiki Mevlevi Tekkesi'nin bulunduğu alana 1593 yılında Arab Ahmet Paşa Mevlevihanesi inşa edilmiş, daha sonra bu tekke Ferhat Paşa Mevlevihanesi adı almıştır. Şimdiki bina 17. yüzyıl başlarında yapılmıştır. Fetihten sonra adaya gelen Türklerin çoğu Konyalı olduğundan dolayı Mevlana’nın hayat tarzını kabul ettirmek istemişler ve Lefkoşa’da bu tekkeyi kurmuşlardır. Zamanla ölen Mevlevi ileri gelenleri arka odalara gömülerek türbe haline getirilmiştir. Tekke şu an müze olarak kullanılmakta, Mevlevi giysileri, müzik aletleri ve etnografik malzemeler sergilenmektedir.

Derviş Paşa Konağı

Bu konak Kıbrıs’ın ilk gazetesi olan Zaman gazetesi sahibi Derviş Paşaya aittir. İki katlı ve l planlıdır bu konak yapısı ve mimarisi itibariyle Osmanlı konut mimarisini yansıtmaktadır. Alt katı taş üstü kerpiçten inşaa edilmiştir. Kesin yapım tarihi bilinmemekle beraber sonradan ilave edildiği belli olan badadi sistemde yapılmış olan baş odanın süslemeli tavanında 1869 tarihi yazılıdır. Alt kat odaları bahçeye açılmakta olup hizmetçi odası ve depo amacıyla kullanılmaktaydı. Üst kata ahşap bir merdivenden çıkılmaktadır. 1979 yılında kamulaştırılıp Etnografya Müzesi olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Sultan II Mahmut Kütüphanesi
Sultan II. Mahmut dönemine rastlayan 1829 yılında Kıbrıs valisi Ali Ruhi Efendi tarafından yaptırılmıştır. Kesme taştan yapılmış olup klasik Osmanlı dönemi plan ve yapı özelliklerini taşımaktadır. Kütüphanede bulunan taş yazıtta Sultan Mahmut ile kütüphaneden övgü ile söz edilmektedir. Yapının kuzey, güney ve batı duvar cephelerindeki mermer levhalarda 'maşallah' yazılıdır. Giriş kapısının üst tarafındaki levhada ise burası kütüphanedir yazısı kütüphane memuruna ait odanın duvarında ise Sultan Mahmut'a ait bir tuğra bulunmaktadır. Yaklaşık 1700 adet basılmış ve el yazması eski kitap bulunur. Kütüphaneye başta II. Sultan Mahmut olmak üzere tanınmış bir çok kişi kitap bağışında bulunarak kütüphanenin zenginleşmesini sağlamıştır. Kütüphane içerisinde II. Sultan Mahmut'u öven Kıbrıslı şair Müftü Hilmi'nin bir kasidesi bulunmaktadır. 

Kırklar Tekkesi

Lefkoşa’nın 10 km kadar doğusunda Timbo Köyü yakınlarındadır. Burada mescit ve türbe vardır bugün tamamıyla harap durumdadır. 1816 yılında yapıldığı bilinmektedir. Türbenin 40 dervişin mezarlarından oluştuğu sanılmaktadır. Bu tekke Nakşibendi tarikatına ait bir ziyaret yeri idi ve bu tarikata bağlı Şeyhler ve Dervişler tarafından yönetilmekteydi.  
Peristerona Camii ve Medresesi
Peristerona Camii, Kıbrıs'ın Peristerona köyünde yer alan bir cami. 18. yüzyılda yapılan camiye 19. yüzyıl başlarında eklemeler yapılmıştır. Diğer Osmanlı camilerinde olduğu gibi kesme taştan yapılmıştır. Minaresi iki balkonludur. Ayrıca camiin yanında bir de medrese bulunmaktadır. Yapılıp kullanıma açılma tarihi kaynaktan kaynağa farklılık gösterir. Kimi kaynaklarda bu tarih 1837 olarak belirtilse de kimi kaynaklarda bu tarih 1875 olarak geçmektedir. Bağışçısının kim olduğu bilinmemektedir. Esas olarak bir avlu etrafında sıralanan odalardan oluşmaktadır. 1943 yılında vefat eden meşhur hoca ve keramet sahibi Osman Ragıb El-Ezheri Efendi'nin mezarı camii avlusun ‘da bulunmaktadır. 1963 yılında Rumların tarafından düzenlenen bomba saldırısında cami'nin minaresi yıkıldı.

Yediler Tekkesi ve Türbesi

Lefkoşa Karamanzade mahallesindeki Yediler Sokağı'nda bulunan kesme taştan yapılmış küçük bir yapıdır. Eskiden Venedik Kralı'na ait bir evin bulunduğu yere yapılmış olduğu sanılmaktadır. 17. yüzyıla ait olabileceği tahmin edilmektedir. Eskiden arazisi geniş iken şimdilerde geriye bir ön avlu ile yan yana yedi mezarın bulunduğu tek odalı bir mescit kalmıştır. Mescitteki mezarlara dayanılarak kısaca "Yediler" adıyla bilinmektedir. Bu mezarların, Lefkoşa'nın fethi sırasındaki sokak çarpışmalarında şehit olan yedi askere (veya yedi kardeşe) ait olduğuna inanıldığı gibi, bir makam türbesi olduğuna da inanılmaktadır.

İttik Dede (İsmail Çavuş) Türbesi

II.Sultan Mahmut Kütüphanesi’nin güneyindeki Kütüphane Sokağı’nın köşesinde yer alır. İttik Dede Türbesi olarak bilinmesinin yanı sıra, yaygın olmamakla birlikte “İsmail Çavuş Türbesi” olarak bilinir. Kıbrıs'ta şehit olan Osmanlı askerlerine “Yitirilmiş” anlamına gelen “ittik” denilmesinden dolayı bu ad bilinir. Rivayete göre İttik Dede Mora yarımadasında doğmuş, Kıbrıs’ın fethine katılmış ve Lefkoşa’nın fethi sırasında bu noktada şehit olmuştur.

LİMASOL

Cami-i Cedid (Köprülü Hacı İbrahim Ağa Camii)

1825 yılında Köprülü Hacı İbrahim Ağa tarafından bağışlanan bu camii 1974 savaşından sonra Kıbrıs'ın Rum kısmında kaldı. Limasol şehrin ikinci camii olarak sadece cuma günlerinde açılır. 13 Nisan 2012 gününde son cemaat yerine benzin dökerek Rumların tarafından camii kundaklandı.
Cami-i Kebir (Büyük Camii/Ulu Camii)
Limasol Ulu Camii kesme taştan yapılmış iki bölümlü bir yapıdır. 1829-30 yılında Mestan Ağa tarafından inşa ettirilen yapı 1906'da yenilenmiştir. Caminin kuzeydoğudaki bölümü eski bir kilise kalıntısının üzerine yapılmıştır. Son cemaat yeri at nalı biçiminde beş kemer açıklığına sahiptir. Harim kısmı iki sütun­la bağlantılı kemerlerle altı bölüme ayrıl­mıştır. Diğer bölüm bu mekânın güney­doğusunda bulunmakta olup caminin minaresi bu iki bölümün arasında kal­makta, minare kapısı binanın içine açılmaktadır. 

Piri Ali Dede Tekkesi

Piri Ali Dede, 1570 yılında Osmanlıların adayı fethi sırasında savaşa katılmış ve Limasol'da karaya ayak basan ilk kişi olarak sancağı Kıbrıs topraklarına dikmişti. Piri Ali Dede Tekkesi, Limasol'da sahile yakın, Leftari Kalesi'nin güneyindedir. Uzun yıllar hiçbir bakımdan geçirilmediği anlaşılan Tekkenin avlusunda, mescit ve türbe binaları yer alırken, tekkeye ait yardımcı odalar tamamen yok edilmiş. Piri Ali Dede'nin mezarı türbenin içinde yer alıyor. Genellikle sadece cuma günleri ve diğer kutsal günlerde ziyaret edilmektedir. Günümüzde Rum yönetimindeki bölgede kalmıştır ve Kıbrıs Diyanet İşleri tarafından bakımı yapılamamaktadır. 

MAĞUSA

Canbulat Türbesi ve Kalesi

Osmanlılar’ın Mağusa’yı fethi sırasında en şiddetli çarpışmaların olduğu sırada savaşırken, bir kılıç darbesi ile kafası kesildi. Halk arasında kafasını kolunun altına alarak çarpışmaya devam ettiği şeklinde bir efsane yayılmıştır. Şehit düştüğü yerde şu anda türbesi bulunmakla birlikte etnoğrafik ve arkeolojik eserler de sergilenmektedir.

Kutup Osman Efendi Türbesi

Mağusa surları dışında Namık Kemal Lisesi yanında yer almaktadır. Halveti tarikatının Kıbrıs'taki kurucusu Kutup Osman Fazullah Efendiye aittir. Kutup Osman Halvetiye tarikatı mensuplarından Şeyh Fazullah Efendinin oğludur. Bulgaristan'ın Şunnu kasabasında doğmuştur. Ulema sınıfındandır. Sultan IV Mehmet kendisine sarayda imamlık ve eğitmenlik görevleri vermiştir. İftiraya uğrayarak 1690 yılında Mağusa ya sürgüne gönderilmiş, 1 yıl sonra vefat etmiştir. 1824 yılında Elhaç Seyit Mehmet Ağa tarafından yeni baştan inşa ettirilerek türbenin yanına bir mescit ile tarikat mensuplarının ikameti sağlanmıştır.

Mağusa Medresesi ve Türbeleri

Lala Mustafa Paşa caminin hemen yanında Mehmet Ömer Efendi ve Mustafa Zühtü Efendi Türbeleri ve Mağusa Medresesi yer alıyor. Türbeler dıştan bakımlı görünse de özellikle Mehmet Ömer Efendi Türbesi bakımsız bir dükkana dönüştürülmüş. Satıcının bu tarihi yapıya çok da saygılı davrandığı söylenemez, yapının camları kese kağıtlarıyla kapanmış. Mağusa Medresesi’yse restorana dönüştürülmüş.

Kertikli Hamam

Kertikli Hamam 16. yüzyıla aittir. Osmanlılar tarafından kente girildikten kısa bir süre sonra yaptırılmış. Altı kubbesi halen sapa sağlam ayakta duruyor. Yapının bazı bölümleri günümüzde çeşitli restoranların deposu olarak kullanılıyor. 

Akkule Mescidi

Gazimağusa kentine Kara Kapısı’ndan girişte solda olup 1618 yılında yapıldığı kapının üst başındaki Kuran’dan bir ayetin yazılı olduğu mermer levhada belirtilmektedir. Kesmetaştan olan, kale duvarlarına bitişik yapının kuzeydoğu duvarının önünde eskilerde bir Osmanlı çeşmesinin  olduğu kimi fotoğraflarda görülmektedir. Akkule Mescidi’nin özgün kapısı harap olduğundan kapının yerine XVIII. yüzyılda yeni bir kapı yapıldı. Bu kapının üzerinde duran mermerde “Camiler Tanrı’ya vakfedilmiş olduğundan Tanrı’dan başka kimseye tapmayınız.” ayeti yazılıdır. Mihrap üstündeyse yazılı tablet bulunmaktadır.

Ağa Cafer Paşa Çeşmesi

Ağa Cafer Paşa Çeşmesi, Namık Kemal Meydanı’nın kuzeybatı köşesinde bulunuyor. Bu çeşme tıpkı Osmanlılardan kalan diğer çeşmeler gibi Mağusa’yı süslemeye devam ediyor. Çeşmenin 1597 yılında kente su getirmeye başladığı düşünülüyor. Ağa Cafer Paşa 16-17 yüzyıllarda Mağusa’nın yöneticiliğini yapmış, bu dönemde kente içme suyu gelmesi ve her noktaya dağılımıyla ilgili çok çalışmış. Bir zamanlar su almak için önünde uzun kuyruklar oluşan çeşmeden bu gün tek damla akmıyor.  


Kaynak: cezire.org