Milli Marşlar, bir toplumun milli tarihlerinden ve milli kültüründen, birikimlerinden süzülüp gelen milli hisleri ifade eder.

               Bu sebeple onlarda, milletin yaşadığı acıları, sevinçleri, umutları, başarı ve mağlubiyetleri bulmak mümkündür. Öyle ki, marşlar söylendiğinde, topluluk aynı duygu ve düşünce atmosferine girer; ortak bir noktada buluşurlar. Milli his ve heyecanla coşar, adeta birbirlerine kenetlenirler.
 

 

             Bir milli marş ait olduğu milletin cesaretini yükseltmeyi, ülkenin bağımsızlığını, özgürlüğünün sembolü olan bayrağı ile yurda duyulan sevgi ve bağlılığı ifade eder. 

 

          23 Nisan 1920’ de TBMM’ nin açılmasıyla yeni ve milli bir Türk devleti kurulmuştu. Ancak uzun savaş yıllarının bir sonucu olarak halk, yorgun ve moral gücü tükenmiş durumdaydı. Bağımsızlık yolunda, milleti yeni bir mücadeleye hazırlarken ona moral kazandıracak güçleri de hazırlamak gerekiyordu. İstiklal Marşı da moral güçlerinden biri olarak düşünülmüştür. Bu şartlar, yani, Türk Milleti'ne cesaret vermek, bağımsızlık coşkusunu artırmak, milli bilinci yükseltmek, cephedeki askerlerimizin moral ve motivasyonunu sağlamak ihtiyacı bizim İstiklal Marşımızı ortaya çıkarmıştır.     

          Bunlardan dolayı; milli marşları her fert ezberlemeli, anlattığı acı ve sevinçleri çok iyi bilmeli ve o duyguları adeta yüreğinde hissetmelidir. Söylerken de coşkuyla, heyecanla ve gür bir sesle söylemelidir. 

 

          Hele de bu bizim milli marşımız, İSTİKLAL MARŞIMIZ olursa…5000 yıllık Türk Tarihinin bütün keder ve zaferlerinin, o tarihi yazan TÜRKLÜK ŞUURU’ nun ve İSLÂM İNANCI’nın yoğurduğu bir Milli Ülkümüz olan, İ’LÂY-I KELÎMETULLAH ve NİZAM-I ÂLEM ÜLKÜSÜ’nün bir özeti olan marşımızı dantel dantel gönlümüze, hafızamıza işlemeliyiz. Her satırını kana kana okumak, her kelimesinde derin derin düşünmek, bir tablo gibi karşımıza alıp onu huşü içerisinde seyretmek bizim için milli bir görevdir. 

          Hürriyet aşığı olan, bağımsızlığın kutsallığına inanan, Türk Milletinin esaret zincirlerini kırmasını her şeyden çok isteyen milli şairimiz –ki bu ünvanı heryönüyle ve fazlasıyla hak eden- Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşımızı “Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl” inancıyla yazdı. 

           En kötü anımızda bile bize umut kaynağı olan milli marşımız, Anadolumuzda ‘TEK TÜTEN OCAK’ kalsa bile söylenecek, dilden dile, gönülden gönüle terennüm edilecek, gençliğimizin sahip olması gereken milli şuurun ilham kaynağı olacaktır. Hürriyet zevki ve istiklalimizin en güzel, en ulvi ifadeleri olarak bizleri yarınlarda da ‘HAKK’A TAPAN’ ’HÜR VE BAĞIMSIZ’ kılacak fikir harmanı şeklinde Türk Milleti ile sonsuza dek yaşayacaktır. 12.03.2013