‘’Gurbetlik ne uçsuz bucaksız mavi denizde olmak nede bir çöl ortasında tek başına olmaktır. Gurbetlik sevdiklerinizden uzak ve yalnız kalmaktır’’
Geçen hafta İstanbul’da her yerde Sinop rüzgarı esti..4.Yapılan ve ilk defa Yenikapı’da Sinop tanıtım günleri ve 1.si yapılan CNR İstanbul fuar alanında iş adamların bir araya geldiği form ve fuar organizasyonlarına tanık olduk.
Yenikapı Sinop tanıtım günlerini Sindef ve Fuar da iş adamları fuarını da Siad üstlendi.
Organizasyonların altına imzalarını attılar. Aylar Öncesinden bu organizasyonlara hazırlandılar. Emek verdiler. Zaman ayırdılar. Yoruldular. Çevrelerini kullandılar. Defalarca Sinop ili ve ilçelerine yol yaptılar. Ankara’ya gittiler velhasıl emek ve enerji harcadılar. Emeği geçenlere teşekkür ederim.
Bu tip organizasyonların ne demek olduğunu çok iyi bilen biri olarak çok eleştiri de alırsın en yakın tanıdığın ile bile kırılırsın. Kimi alkışlarken kimide eleştirip oturduğu yerden dedikodu üretecektir.
Mutlaka ama mutlaka bunlar her etkinlik çerçevesinde olmuştur, olacaktır ve olmaya devam edecektir.
İnsan oğlu maalesef bu..
Hani demişler ;’’Bir insana değerinden fazla değer verirsen gereğinden fazla nankörlük görürsün’’
Takım liderleri bu olaylar karşısında soğukkanlılığını koruyanlardır.
Organizasyonlar yapılırken orada bulunan herkes bana göre, o işin ev sahibidir. Alınganlılardan ve komplekslerden artık yavaş yavaş kurtulmak gerekir.
Sırası gelen en iyi şekilde İlini tanıtmak için uğraşıyor. Başka türlü düşünmek farklı düşünceler içersinde olmak ta bir ilin zenginliğini gösterir. Farklı fikirler olacaktır. Farklı yazılar yazılacaktır. O kişilerde saygı göstermek toplum bilinci adına sevindiricidir. Yanlız kişisel ve belden aşağı olmamak koşulu ile… Eleştiri olsun ki; İnsanlar hatalarını ya da göremediklerini görmesine yarasın…
Nizami’nin dediği gibi’’İnsan ile insan arasında fark vardır. Bir demirden hem nal hem de kılıç yaparlar’’
Ben olaya başka türlü bakmak istiyorum.
Bir hafta boyunca çok sevdiğimiz İlimiz ve ilçelerden bahsedildi. Hepimizin işi gücü olmasına rağmen koşarak Yenikapı’ya gitmedik mi?
Neden gittik? Hasret gidermek için. Aidiyet duygumuz yoğun olduğu için. Kimimiz çocukluğuna gitti. Kimi geçmişi ile hesaplaştı. Kimi köyünü, kasabasını içinde hissetti. Arkadaşları ile buluşma noktası oldu. Aynı dili konuşmanın rahatlını yaşadı. Yöresinin yemeğini, folkloruna eşlik etti.
Kimi havasını attı. Kimi piyasa yaptı! Kimide parası ile hava attı… Olsun hepsi bizim insanımız değil mi?
Önemli olan her insanımızı aynı çadır altında toplayabilmemiz değil miydi?
Birbirine dokunmanın rahatlığı keşfetti.
Ayancıklı olup ta ‘’Ayancık eğmeleri’’çaldığında yerinde duramadığını fark ettim.
İstanbul’daki sıkıntılarından biraz da olsun kafasından atmasını sağladı.
Tüm katılımcılar en güzeli olsun diye ellerinden gelen ne gerekiyor ise maddi manevi yapmışlar. İlin belediyesi, Valiliği, Üniversitesi, yazarı çizeri, gazetecisi, işçisi ev hanımı, ögrencisi her kesimden insanlar bir çadır içersinde aynı havayı almalarına vesile olundu…
Yalnız belirtmeden geçemeyeceğim bu sene Ayancık Standı bir tık daha güzeldi…
Yıllarca metruk bir şekilde sahilde duran evlere iki bakım yapılınca Ayancık kasabasının simgesi olmaya aday oldu.
Düşünen beyinlerin ortaya çıkardığı bu tablo Yenikapı’da Ayancık stant da yerini aldı… İlgi ve alaka gördü. Basın tarafından en fazla ilgi görmesine neden oldu.
Hele de Söküçayır Muhtarı olduğunu öğrendiğim delikanlı muhtar kendiside konağı’da harikaydı.
Koleksiyoner olduğunu orada gördüm ve örgendim. Bu konuyu ile ilgili yazı daha sonra yazacağım.
Şahsım adına, uzan zamandır görmediğim dostlarımı, ağabeylerimi, ablalarımı ve arkadaşlarımı görmenin mutluluğunu yaşadım.
Üç boyunca etkinlik alanında olmaya gayret ettim. Cumartesi günü ise hiç hesapta olmayan Mavi Karadeniz TV ile canlı yayın yaptım. Çok sevdiğim ilçemi anlatmaya Ayancık standından tüm dünya’ya seslenmeye çalıştık. Folklorumuzu, gelenek göreneklerimizi, yöresel yemeklerimizi, tanıtmaya çalıştık.
Televizyon’da canlı yayın yapmak çok zordur.Hata kabul etmez.Ağzınızdan çıkacak bir kelime sizi çok zor durumda bırakır.Allaha şükür hata yapmadan bitirdik.
Çok sevdiğim kasabamı anlatmaya çalıştım. Bu yayın aşaması öncesini anlatmayacağım. Herkes de Ayancık’ı en iyi şekilde nasıl tanıtırız telaşı vardı.
Bu yayında Ayancık Belediye başkanı Ayhan Ergün’e ve Ayancık kaymakamı Çağlayan Kaya’ya teşekkür ederim.
Hep birlikte güzel bir programa imza attık. Canlı yayında şahsıma yardımcı olan kameraman arkadaşıma, canlı yayın ekibine ve Ayancık standında canla başla çalışan Ayancık’tan gelen dostlara, kardeşlerime, ağabeylerime sonsuz teşekkür ederim.
27 yıllık medya mensubu olarak en güzel iki saatimi yaşadım. Önceleri gazetelerde ve sosyal medyada defalarca tanıtmama rağmen bu gerçekleştirdiğim canlı yayın çok anlamlıydı. Ayancık ilçemi tanıtmak nasip oldu.
Çorbada bir kaşık ta olsa tuzum olduysa ne mutlu…
Bu kadar koşturmacının sonucu alındığına inanıyorum.En azından biz gurbette yaşayanlar bunun tadına vardık..
Yani lafın uzunu aptala anlatılırmış…
Mevlana’nın değdi gibi’’Cahil kişi gülün güzelliğini görmez, gider dikene takılır’’
ADİL YILDIZ/İSTANBUL