Şey Mahmut Efendi, Boyabat’ta dünyaya gelmiştir.
Uzun müddet, âlimlerden akli ve nakli ilimleri tahsil etmiştir. Kendini yetiştirip kemale erdikten sonra ehlisünnet yolunun büyük âlimlerinden Niyaz-i Mısrı Hazretlerinin (k.s) (Edirne’de bulunduğu sırada Edirne’ye gitmiş olmalı ki kendisini görmüş olsun) hizmetine ve talebeliğine kabul edilmiş ve kendilerinden tasavvuf yolunu öğrenmiş ve halifelerinden olmuştur.
Sonra, Niyaz-i Mısrı Hazretlerinin emri ile memleketi olan Boyabat'a dönerek burada ehlisünnet yolunu ve tasavvufunun inceliklerini insanlara anlatmıştır.
Uzun müddet, âlimlerden akli ve nakli ilimleri tahsil etmiştir. Kendini yetiştirip kemale erdikten sonra ehlisünnet yolunun büyük âlimlerinden Niyaz-i Mısrı Hazretlerinin (k.s) (Edirne’de bulunduğu sırada Edirne’ye gitmiş olmalı ki kendisini görmüş olsun) hizmetine ve talebeliğine kabul edilmiş ve kendilerinden tasavvuf yolunu öğrenmiş ve halifelerinden olmuştur.
Sonra, Niyaz-i Mısrı Hazretlerinin emri ile memleketi olan Boyabat'a dönerek burada ehlisünnet yolunu ve tasavvufunun inceliklerini insanlara anlatmıştır.
Şeyh Niyaz-i Mısrı Hazretleri 1105 senesi Recep’i Şerif Ayının 28’inde Çarşamba günü kuşluk vaktinde Miladi 26 Mart 1693 Limni Adasında vefat ettiğine göre Şeyh Mahmut Efendi de bu tarihlerde yaşamış birisidir. Şeyh Mahmut Efendinin Kabri: Eski Boyabat Yerleşim yeri olan, Gökdere Mahallesindeki Şeyh Cami'sindedir. Yanında eşi ve kızının da kabirleri mevcuttur.
Eskiden türbenin kapısı batı tarafındaki sokaktan girmekte iken, o zamanın inançlarına göre türbeye bez bağlanır, mum yakılırmış. Ziyaretçiler, mum yakıp giderler. Nasıl oldu ise 1920 yılında yakılan mumdan türbe yanar. Yeniden onarıldıktan sonra türbenin emniyetini sağlama almak amacı ile kapısı türbe içinden verilir.
Kapıdan içeriye girildiğinde düzenli bir duruş mevcuttur. Sanki bir türbeye değil itina ile döşenmiş bir misafir odasına girdiğinizi zannedersiniz. Türbe gayet temiz ve her kabrin başında bir sehpa ve üzerinde nostaljik gaz lambaları ve mumlarla süslü olarak; gelen ziyaretçilerini güler yüzle karşılayan ev sahibi gibiler.
Kapıdan içeriye girildiğinde düzenli bir duruş mevcuttur. Sanki bir türbeye değil itina ile döşenmiş bir misafir odasına girdiğinizi zannedersiniz. Türbe gayet temiz ve her kabrin başında bir sehpa ve üzerinde nostaljik gaz lambaları ve mumlarla süslü olarak; gelen ziyaretçilerini güler yüzle karşılayan ev sahibi gibiler.
Eskilerden gelen rivayetlere göre; Şeyh Hazretlerinin bazı geceler Bekir Paşa Çeşmesine inip abdest aldığını görenlerin olduğudur.
Yine bazı geceler ellerinde güle benzeyen ışıklarla ve genellikle rengârenk güzel giysiler içerisindeki insanların türbesine girip çıktığını görenlerin olduğu rivayet edilmektedir.
Kaynak: Şeyh Camii'sindeki Kitabe
Kaynak: Şeyh Camii'sindeki Kitabe
Cami İmam Hatibi Ahmet Savaş
Çeçe Sultan
Çeçe Sultan
Sinop ili Gerze ilçesi, Çeçe Köyüne, bulunan bu türbede dokuz mezar bulunmaktadır. Çeçe Köyü Gerze Samsun yolunun 15. Kilometresinde Yenikent’in içinden geçilerek ulaşılır. Bunlardan beş küçük mezarın Çeçe Sultanın kızlarına ait olduğu söylenmektedir. Diğer iki büyük mezar ise Çeçe Sultan ile Çeçe Sultanın oğluna aittir. Türbenin giriş kapısının kuzey duvarına bitişik olan iki mezarın da Çeçe Sultanın sancaktarları na ait olduğu söylenmektedir.
Çeçe Sultan, Seyit Abdullahın oğlu olup, asıl ismi Seyyid Muhammed’dir. Aynı zamanda bu kişinin Hz. Muhammed’in soyundan geldiği ve 12 imamdan Musa Kasımın torunu olduğu da rivayet edilmektedir. Çeçe Sultan Malazgirt Savaşına (1071) katılmış, Anadolu'nun Türkleşmesinde de büyük yararlılıkları olmuştur. Çeçe Sultan Türbesinde 9 mezar daha bulunmaktadır. Bunların da Çeçe Sultanın çocukları ya da akrabaları olduğu sanılmaktadır. Türbenin yanında cami de bulunmaktadır. Caminin yapılışı ile ilgili bir bilgi mevcut olmamakla birlikte sonradan inşa edildiğini tahmin etmek zor değildir.
Çeçe Sultan Hazretleri ile ilgili de diğer tüm erenlerle ilgili olarak anlatılanlar gibi çeşitli menkıbeler mevcuttur. Bunlardan biri de Çeç üzerinde batmadan yürümesi kerametini içeren menkıbedir.
Sultanın yanına, kendisi gibi ermiş sıfatına kavuşmuş beş tane misafir gelir. Namaz vakti gelmiştir. Sultan ezanı okur. Ancak imamlık yapma konusunda anlaşamazlar. Herkes kendini diğerlerinden ilim ve takva bakımından az gördüğünden imam olmak istemezler. Orada harman dövülmüş, buğday samandan ayrılmış çeç olmuştur. Buğday yığınına çeç denir. Kim bu buğday çeçinin üzerine çıkar ve daha az buğdayın dağılmasına sebep olursa imam o olacak denir. Sıra ile herkes çıkar, ayaklarının bastıkları yerde ayaklar yere kadar buğdaya batar ve buğday dağılır. Sıra Sultan’a gelince çıkar sanki buğdaylar bir birine kenetlenmiş ve kaya olmuştur. Hiçbir buğday tanesi bile yerinden oynamaz. Bu olaydan sonra “Çeçin Sultanı” adı verilmiş daha sonra değişime uğrayarak “Çeçe Sultan “ diye anılmaya başlanmıştır.
Bir diğeri de Çeçe Sultan’ın bir büyük ağacı denizde yüzdürmesi menkıbe sidir Buna göre Çeçe Sultan Hazretleri, sarığını ağacın üzerine koyarak onu denizde yüzdürmüştür. Yörede bu menkıbeler dilden dile anlatılmaktadır.
Çeçe Sultan Hazretlerinin türbesi halkın yoğun ilgisine mahzar olmaktadır. Türbenin önünde bir dilek taşı bulunmaktadır. Halk burayı, dilekte bulunmak için gelip ziyaret etmektedir. Özellikle çocuğu olmayanlar türbeye gelip adakta ve dilekte bulunmaktadır.
Her yıl 6 Mayıs günü, Yurdun her tarafından Çeçe Sultan'a ziyaretçiler gelir. Kabri ziyaret edilir. Kur’an-ı Kerim ve Mevlid_i Şerif okunur. Köylüler tarafından hazırlanan keşkek misafirlere ikram edilir. Seneye tekrar buluşmak dileğiyle gelenler oradan ayrılır.
Kaynak Kişi: Köy İmama Saim Saatçi ve Türbede asılı levha
Not. Sinop ili ve ilçelerinde bulunan halk tarafından evliya veya ulu zattı diye söylenip itibar gösterilen manevi değerlerimizi bir kitap olarak çıkartmayı hedefledim. Şimdiye kadar topladığım bilgileri bu sayfalarda sizlerle paylaşıyorum. Yazılarımda sizler tarafından tespit edilen bilgi yanlışları ve eksiklikleri var ise, lütfen bana bildirmenizi istirham ediyorum. Kitap basıldıktan sonra hataları düzeltmek imkansızdır. Gelecek nesle doğru bir kaynak bırakabilmek için yardımlarınıza ihtiyacım var. Saygılarımla.
Çeçe Sultan, Seyit Abdullahın oğlu olup, asıl ismi Seyyid Muhammed’dir. Aynı zamanda bu kişinin Hz. Muhammed’in soyundan geldiği ve 12 imamdan Musa Kasımın torunu olduğu da rivayet edilmektedir. Çeçe Sultan Malazgirt Savaşına (1071) katılmış, Anadolu'nun Türkleşmesinde de büyük yararlılıkları olmuştur. Çeçe Sultan Türbesinde 9 mezar daha bulunmaktadır. Bunların da Çeçe Sultanın çocukları ya da akrabaları olduğu sanılmaktadır. Türbenin yanında cami de bulunmaktadır. Caminin yapılışı ile ilgili bir bilgi mevcut olmamakla birlikte sonradan inşa edildiğini tahmin etmek zor değildir.
Çeçe Sultan Hazretleri ile ilgili de diğer tüm erenlerle ilgili olarak anlatılanlar gibi çeşitli menkıbeler mevcuttur. Bunlardan biri de Çeç üzerinde batmadan yürümesi kerametini içeren menkıbedir.
Sultanın yanına, kendisi gibi ermiş sıfatına kavuşmuş beş tane misafir gelir. Namaz vakti gelmiştir. Sultan ezanı okur. Ancak imamlık yapma konusunda anlaşamazlar. Herkes kendini diğerlerinden ilim ve takva bakımından az gördüğünden imam olmak istemezler. Orada harman dövülmüş, buğday samandan ayrılmış çeç olmuştur. Buğday yığınına çeç denir. Kim bu buğday çeçinin üzerine çıkar ve daha az buğdayın dağılmasına sebep olursa imam o olacak denir. Sıra ile herkes çıkar, ayaklarının bastıkları yerde ayaklar yere kadar buğdaya batar ve buğday dağılır. Sıra Sultan’a gelince çıkar sanki buğdaylar bir birine kenetlenmiş ve kaya olmuştur. Hiçbir buğday tanesi bile yerinden oynamaz. Bu olaydan sonra “Çeçin Sultanı” adı verilmiş daha sonra değişime uğrayarak “Çeçe Sultan “ diye anılmaya başlanmıştır.
Bir diğeri de Çeçe Sultan’ın bir büyük ağacı denizde yüzdürmesi menkıbe sidir Buna göre Çeçe Sultan Hazretleri, sarığını ağacın üzerine koyarak onu denizde yüzdürmüştür. Yörede bu menkıbeler dilden dile anlatılmaktadır.
Çeçe Sultan Hazretlerinin türbesi halkın yoğun ilgisine mahzar olmaktadır. Türbenin önünde bir dilek taşı bulunmaktadır. Halk burayı, dilekte bulunmak için gelip ziyaret etmektedir. Özellikle çocuğu olmayanlar türbeye gelip adakta ve dilekte bulunmaktadır.
Her yıl 6 Mayıs günü, Yurdun her tarafından Çeçe Sultan'a ziyaretçiler gelir. Kabri ziyaret edilir. Kur’an-ı Kerim ve Mevlid_i Şerif okunur. Köylüler tarafından hazırlanan keşkek misafirlere ikram edilir. Seneye tekrar buluşmak dileğiyle gelenler oradan ayrılır.
Kaynak Kişi: Köy İmama Saim Saatçi ve Türbede asılı levha
Not. Sinop ili ve ilçelerinde bulunan halk tarafından evliya veya ulu zattı diye söylenip itibar gösterilen manevi değerlerimizi bir kitap olarak çıkartmayı hedefledim. Şimdiye kadar topladığım bilgileri bu sayfalarda sizlerle paylaşıyorum. Yazılarımda sizler tarafından tespit edilen bilgi yanlışları ve eksiklikleri var ise, lütfen bana bildirmenizi istirham ediyorum. Kitap basıldıktan sonra hataları düzeltmek imkansızdır. Gelecek nesle doğru bir kaynak bırakabilmek için yardımlarınıza ihtiyacım var. Saygılarımla.