Yeni yıl, insanı yenilemez aksine eskitir. Her takvim yaprağını kopardığımızda ömrümüzden bir günün eksildiğini bilmeliyiz. Zamanı önemli yapan rakamlar değil, zaman içinde gerçekleşen olaylardır: 1453 deyince aklınıza ne gelir? İstanbul’un fethi. 4 ile 5 in yerini değiştirerek 1543 ün ne ifade ettiğine bakarsak aklımıza bir şeyler gelmiyor. Tarihi rakamlar yapmaz, tarihi büyük adamlar ve büyük olaylar yapar.
31 Aralık 2017 saat 23.59.59 dan bir an sonra 1 Ocak 2018’in 00.01’i başlıyor. Arada bir kesinti yok, iniş yok, yükseliş yok, farklılık yok. Her şey aynen devam ediyor.
Farklılığı oluşturacak olan bizleriz.“İki günü eşit olan ziyandadır” uyarısını dikkate alarak gereğini yapanlar farklılığı oluşturabilirler.
Yeni Yıl ve Noel:
1 Ocak’ı sene başı kabul eden miladi takvimi yapanlar,Hz İsa’nın doğumunu esas almışlardır. Avrupa kiliselerine göre Hz İsa, 25 Aralık’ta, Doğu ve Ermeni kiliselerine göre de 6 Ocak’ta doğmuştur. Batı kültür ve medeniyetinin dünyaya hakim oluşu ile birlikte, bir Hristiyan kültürü olan Noel ve yılbaşı etkinlikleri de neredeyse evrensel bir “yeni yıl töreni” haline geldi.
Noel Baba:
Efsanevi Hristiyan inanışına göre, miladi 4. yy.da Anadolu’da Myra( Antalya-Demre) yöresinde yaşamış olan Aziz Nikolas adında bir Hristiyan azizidir. Roma imparatoru Kostantin’in rüyasına girerek üç subayı idamdan kurtarması ile şöhreti her tarafa yayıldı. Bizdeki Hızır gibi, her tarafa iyilik ve bereket götüren bir ermiş olarak anılmaya başlandı.
Noel Ağacı:
Almanya’nın batısında Ortaçağda Adem ile Havva’yı canlandıran bir oyunun dekoru idi. Cennet ağacını temsil eden ve üzerinde elmaların bulunduğu bir çam ağacı idi. Üzerine İsa’yı simgeleyen mumlar da koydular. Yanına Noel mevsiminde Noel piramidi koydular. 16. yy.da Noel piramidi ile cennet ağacı birleştirilerek Noel Ağacı oluşturuldu.
Yılbaşı Kutlamaları:
İnsanların yeni bir yıla sevinç ve coşku ile girmesi ve bütün yılının böyle geçmesini dilemesi anlaşılır bir durumdur. Birbirimizi, yeni yılın hayırlı, bereketli geçsin diye tebrik de edebiliriz. Ancak bu iş için kutlama yaparken, dinimize, örfümüze ananelerimize aykırı tutum ve hareketlerden sakınmamız gerekir.
Aslında yılbaşı kutlamalarının çok cazip gösterilmesinin amacı ticaridir. Tüketim körüklenerek piyasaya canlılık kazandırmak istemektedirler.
Yılbaşı kutlamalarının iki ana öğesi haline gelen,
İçki her türlü kötülüğün anasıdır.
Kumar -piyango oyunları- yuvalar yıkan bir duygu istismarıdır.
Ahlak dışı eğlenceler ise insanın (fıtratından) aslından uzaklaşarak bozulmaya ve çürümeye başlamasıdır.
Yeni yıla, geçen senenin muhasebesini yeni yılın planını yaparak girmeliyiz. İki günü eşit olan ziyanda olduğu gibi iki yılı eşit olanlar da ziyandadır. Yeni yılın geçen yıldan daha üstün olması, verimli ve bereketli geçmesi için neler yapacağımızı düşünmeliyiz.
Allah’ın bizi yeni yıllara kavuşturmasını, ömrümüzü uzatarak bize lütfetmesi olarak algılamalı ve bunu bir şükür vesilesi saymalıyız. Şükretmemiz gereken yerde haramlara dalarsak Allah’a karşı en büyük nankörlüğü yapmış oluruz.
Hayat bir ganimettir . Bir adama borç senedi verdin mi neden ona bir vade koyuyorsun? O vadeye kadar parayı tedarik edeyim diye. Ömür, Allah'ın bize cennet kazanmak için verdiği bir vadeli senet gibidir. Ama verdiğin o senette borcunu ödeyeceğin son gün bellidir . Hiç kimse kendi son gününü bilmez . Tarihsiz bir borç senedi imzalamış gibiyiz.
Hayat nedir? Ana rahmi ile mezar arasında bir sürat koşusudur . Hayat bir nimet. Hz. Allah'ın verdiği nimet kadar Hz. Allah'a borcun var . Herkesin borcu aynı değil azizim.
Alemlere Rahmet olan Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) buyuruyor ki;
*-Amr b. Şuaybin babasından, onun da dedesinden yaptığı rivayete göre Rasulullah (s.a.) efendimiz."Bizden başkasına benzemeye çalışan, bizden değildir Yahudi ve Hıristiyanlara benzemeye özenmeyiniz." Tirmizi, istizan 7 buyururlar.
Ve yine;
*-“Sizler karış karış, arşın arşın sizden öncekilerin yolunu izleyeceksiniz/onların inançları ve yaşayışlarını ölçü edineceksiniz. İnsanın giremeyeceği küçük bir keler / kertenkele deliğine girecek olsalar, siz de onları takib edeceksiniz.”
(Hz. Peygamberin gelecekle ilgili bu ürpertici açıklaması üzerine biz sahâbîler) sorduk: "Ya Resûlellah! (İzlerini takib edeceğimiz bu topluluklar) Yahûdiler ve Hristiyanlar mı olacak?"
Şöyle buyurdu: “Ya başka kimler olacaktı?” (Buhari, Enbiya 50; Müslim, İlm 6)
*-“Her kim bir kavme benzemeye özenirse o da onlardandır “ ( Sünen-i Ebi Davut C: 4, Sh: 44, Beyrut/ty. Müsned)
Bu hadisi şerifi izah eden İslam alimleri, bu hadisin yüklendiği manayı şöyle izah ediyorlar.
Bu bir taklittir. Eğer bu taklit alamette , sembolde , rumuzda ise, küfrü mucibtir. Adette ise, bazen büyük bazen küçük günah , bazen de mahsursuz (sakıncasız) olur. Şu giydiğimiz ceket, pantolon, gömlek. Adından belli bizim değil. Bunları giymekte bir mahsur yok. Çünkü İslam’ın emrettiği tesettürü sağlıyor. Osmanlılar ilk defa Fransızlarla temasa geçtikleri için Fransızların çağrıştırdığı kavram, genelleştirilerek bütün Avrupalılar için kullanılır olmuştur. Frenk (Avrupalı), Fregistan (Avrupa), Frenk gömleği (Avrupalıların giydikleri biçimde gömlek) vb.
Alafranga;Frenk gibi dendiğinde (Avrupa/ Fransız) ölçü, davranış giyim kuşam biçimi anlaşılır.
Sen haçı artı işareti diye yakana takamazsın.O semboldür.Bunu yakana taktığın takdirde iman gider.Müslüman alimler,şapkanın tereğini bu kabilden saymışlardır.Çünkü Müslümanın alnı açık olacak.Açık alınla secdeye varacak.
Yahudi ve Hristiyan din adamlarının pek çok sembolleri var.Bunlar o dinlerin alametlerinden ise bu alametleri hayatına uyduran dinden çıkmış olur.Adette ise dinden çıkma olmaz.Sadece takvasına halel getirir.
Kültür, bir milletin tefekkür ve tahassüsünü aksettirir.Millet ise, tefekkür ve tehassüs birliği ile meydana gelir.Bu mana’dan yılbaşı kutlamaları milli hüviyete zarar verir.
Ancak, Batılı (ğayri müslim)’in bir usül ve icadı ,Müslüman için bir mecburiyet oluşturuyorsa, mesela; Elektriğe bir şey diyemezsin.Çünkü ihtiyacındır.Bunun kültürle alakası yoktur.Teknik işler bunun dışındadır.
Amma gavur gibi oturup gavur gibi kalkmak,gavur gibi sevinip gavur gibi üzülmek v.b şeyler seni o katogoriden yapmazsa da o istikamete götürür.
-Nasrettin hoca; ‘’Sakız ağzınızda iken helaya girmeyin’’ demiş .
Neden? diye sorana ,
’’yanlış anlaşılabilir ’’.
Yılbaşı gecesine mahsus evine, çam ağacı götürüp süsleyen , hindi kesip yiyen , içki içip alem yapan Müslümanlara ne diyelim?Allah akıl fikir versin.
Size bir temsil getirsem!
Hans isminde Hristiyan bir komşunuz olsa;
Bir kurban bayramı namazında Hans'ı camide safta yanınızda sizinle namaz kılarken görseniz; sonra kestiği kurban etinden fakirlere dağıttığını, komşunuz olarak da size kurban etinden hediye getirdiğini görseniz: Hans Müslüman olmuş!" dersiniz.
Peki Hristiyan komşunuz Hans, sizi bir noel gecesinde başınızda Hristiyan papaz Noel Baba'nın şapkası; evinizde Hristiyan çamı; masanızda içki ve hindi; aynen Hristiyanlar gibi yılbaşı kutlarken görse: "Benim Müslüman komşum Hristiyan olmuş!" demez mi?
Hans bir yana, en önemlisi size Müslümanlık gibi bir şerefi nasip etmiş olan Hz. Allah'ın, sizi bu halde görmesinden utanmaz mısınız?
Bize bir nazar oldu
Bize bir nazar oldu Cumamız Pazar oldu
Ne olduysa hep bize azar, azar oldu
Ne şöhretten hastayız, ne de candan hastayız
Ne ruhça ne vücutça ne de kandan hastayız
Avrupa’ya bir değil iki pencere açtık
Uzun yıllardan beri cereyandan hastayız
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz
Yaklaştıkça her sene öz yurdumda yılbaşı
Yapılır milletime Frenkçe sahte aşı
Buna ağlar ağacı hem toprağı, taşı
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz
Sen Hıristiyan mısın? Diye sorsan darılır
Yılbaşında hindi kaz yemesine bayılır
Çam deviren hindi ki nasıl mümin sayılır
Bilmiyoruz çoğumuz ne edip yapıyoruz
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz
Arif Nihat Asya
Selam hidayete tabi olanlara olsun.