Birileri tüm bu yaşananlar açıkça meydanda olduğu halde, fetö terör örgütüne cemaat demeye, elebaşılarına ise ısrarla imam sıfatı koyarak yayın yapmaya devam ediyorlar halbuki ışid terör örgütü ortaya çıktığında sayın Recep Tayyip Erdoğan başbakanlığı döneminde islam terör örgütlerinin ismi olamaz diyerek deaş ismini uygun görmüştü haklı olarak. aslında deaş küresel şer güçlerin kurduğu pkk pyd ypg terör örgütleriniden hiç bir farkı olmadığını yine aynı şer güçler tarafından kurulup idare edildiği çok geçmeden anlaşıldı.
Tüm bu planları yapan güçler hiç bir alanda boşluk bırakmamak için inanan insanların duygularını istismar edecek alanıda doldurdular öyle ya pentagon denilen şer yuvasında, her yıl yüz yıllık planların güncellendiği yerde bu alan boş bırakılabilirmiydi? bırakılmadı da. amerika birleşik devletleri ve nato rusyanın dağılmasından sonra kızıl olan tehlike rengini yeşil renge çevirdi. sırada çalınması gereken çok yer altı zenginliği, soyulması gereken çok islam ülkesi vardı. inananları aldatmak ise en kolay olandı. bir insan şuursuzca inanıyorsa din adına söylediğiniz her sözle onu çok çabuk etki altına alabilirsiniz. halbuki dinimiz olan islam, müslümana akletmeyi, düşünmeyi, uyanık, olmayı emrettiği halde neden bu kadar çabuk aldatılabiliyoruz? Gayet basit aslında; inandığımız gibi yaşamadığımız için, yaşadığımız gibi inanıyoruz. bu da bizi tuzaklara karşı zayıflatıyor. çok çabuk aldanıyoruz.
Şimdi gelelim fetö terör örgütüne; çok akıllıca planlanmış, büyük bir gizlilikle yol almış. siyonist bir örgütlenme yapısıyla bire bir benzerlik gösteren faaliyetlerde bulunan bu örgüt, bir virüs gibi tüm organlarımızı sarmış. artık iyice güçlendiklerine inandıkları anda, harekete geçildi. bir kaç denemenin ardından, işi silahlı darbe kalkışmacılığına kadar vardırdılar. asıl şaşılacak olan, bu kadar insanın bunun dini bir cemaat olduğuna inanmasıydı. evet şaşılacak derecede inanmak halbuki dinimiz olan islam bizi aldatan bizden değildir, hak yiyen bizden değildir. (Fatır Suresi, âyet : 5 Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak) aldatmasın.)demiyormu? bu gaflet, aymazlık, neden? bizim inacımıza göre, haram bulaşan işlerden hayır gelmez.
Sen kalkacaksın bin bir güçlükle okumuş, köylü ahmet amcanın oğlu mehmetin!! hakkını yiyeceksin. çaldığın sorularla, ihanet şebekesinin elemanlarını, kilit noktalara yerleştireceksin. sonrada hiç utanmadan, tüm bunları ALLAH için yaptım diyeceksin. birileride bu örgüte cemaat diyecek. elebaşlarınada imam denecek. hadi ordan. gafletin, aymazlığın, bu kadarıda çok fazla. evet kul hakkı yendi beyler kul hakkı hemde çatır çatır ne suçu vardı köylü hüseyin amcanın oğlu hasanın helal lokmayla büyümüş bin bir güçlükle okumuş, vatana millete dini ne diyaneti ne bağlı, saf, tertemiz, anadolu çocuklarının. insanların haklarını yiyerek, önlerine geçerek tüm bunları yaptınız. yetmedi ülkemizi istila etmek isteyen şer güçlere yaranmak için, ellerinde bayrakları, kalplerinde imanları, dillerinde ALLAHU EKBER, nidalarıyla sokaklara çıkan insanlarımıza ölüm yağdırdınız. bu millet hiç bir zaman bu kadar alçakça bir saldırıya maruz kalmamıştı.
Sayın cumhurbaşkanımız, bunların ne mal olduğunu öğrendiği günden bu yana, elinden gelen tüm gücüyle mücadele etti. lakin çok yanlız bırakıldı. hemen hemen tek başına mücadele verdi. kalkışmanın hemen ardından anlaşıldıki her tarafı haşhaşiler tarafından kale duvarı gibi kuşatılmış. 15 temmuz gecesi ALLAHcc bu millete feraset vermeseydi, her şeyimizi kaybedebilir tam esaretten kurtulmak üzereyken yeniden esaret altına girebilirdik. gelinen bu noktadan sonra yapılan temizlik operasyonlarında, çok dikkatli olunmalı kripto fetöcüler iyi tespit edilmeli, hataya yer verilmemelidir. ayrıca algı operasyonlarına karşı uyanık olunmalı. adına cemaat denmiş bu sahtekar örgüt sebebiyle, gerçek ilim irfan yuvalarını aynı kefeye koymaya çalışan, kefere düşünceli soyu bozuklara fırsat verilmemelidir. unutmayalımki, 15 temmuz gecesi, ölüm makinelerine karşı göğüslerini siper edenler, ülkelerini, ve liderlerini, korumak için şehadete koşanların dillerinde tekbirler vardı. aynı kurtuluş şavaşındaki gibi. ve unutmayalım ki, o gece bazı caddedeler de tanklara alkış tutanlar, market ve bankamatiklere koşanlar vardı.
Şimdiki noktada devlet kademelerine, o gece şehit olma pahasına sokağa çıkanlar tanklara karşı duranlar ve 28 şubat sürecinde zulme uğrayan haksız yere görevlerinden atılanlar istihdam edilmeli, sayın cumhurbaşkanımızın derdini dert edinecek, omuzlarındaki ağır yükü haifletecek, kale gibi dimdik duran, vatansever insanlardan oluşmalıdır vesselam....