Selçuklu Sultanı I.Alâüddin Keykubat tarafından 1214 yılında yapımına başlanan ve Selçuklu Veziri Muinüddin Süleyman Pervane tarafından 1267 yılında tamamlanan Alaaddin Camisinin az kişi tarafından bilinen ve dikkatlerden kaçan minare kapıları aslında tarihe ışık tutuyor. Caminin kuzey avlusunda mevcut minarenin sadece metrelerce uzağında yer alan minare kapısı, Londra Üniversitesi İslam Sanat Tarihi ve Arkeolojisi Profesörü Scott Redford'un dikkatini çekmiş.
Tezini Sinop Kültür ve Turizm Derneği Başkanı Cemalettin Kaya'ya anlatan Profesör Scott Redford, daha sonra birlikte konuyla ilgili araştırma yaptı. Bilgisayar üzerinde de çalışarak imitasyonunu da yaptıran ikili, ikinci minarenin hala günümüze kadar ulaşan kapısı önünde Vitrinhaber'in sorularını yanıtladı.

SİNOP'UN NE KADAR ÖNEMLİ OLDUĞUNU GÖSTERİYOR
Londra Üniversitesi İslam Sanat Tarihi ve Arkeolojisi Profesörü Scott Redford, Alaaddin Camisinin çift minareli olarak inşa edilmiş olmasının Sinop'un Ortaçağda ne kadar önemli bir liman kenti olduğunu gözler önüne serdiğini söyledi.
Scott Redford, "Selçuklu döneminde, yani daha doğrusu Moğol döneminde camilerde ve medreselerde çift minare akımı başlıyor. Erzurum’dan, Konya'dan biliyoruz. Sivas'tan biliyoruz. Ama Sinop'un da bu akımın içinde olduğunu çok kişi bilmiyor. Ben keşfettim diye bir şey yok. Bazı kişiler mutlaka biliyordur. Zaten ipucu da işte burada. Sivas Gök Medresesi, Sivas Sahip Ata Medresesi, İnce Minare Medresesi. Bunlar hep aynı zamanda, 1250'lerde, 60 ve 70'lerde. Muhyiddin Pervane tam o arada bunlarla rekabet halinde. Bizim tezimiz doğruysa aynı şekilde mevcut camiye iki minareyi eklemiş. Bunun da izi işte. Günümüze kadar da bu iz gelmiş. Bu işaret de bize Sinop'un 13. yüzyılda, Osmanlı öncesi, Ortaçağda, Candaroğlu beyliği ve Selçuklu döneminde ki önemini vurguluyor" dedi.

İKİNCİ MİNARE ASLINA UYGUN OLARAK YAPILABİLİR
Yüzyıllar önce yıkılan minarenin aslına uygun şekilde aynısının yapılabileceğini belirten Cemalettin Kaya ise; "Bir şeyin aynısını yapmak en zor işlerden biridir. Yani bir şeyi iki tane yapmak gibi zor bir şey yoktur. O biraz ustalık ister.
İç Anadolu'da her yerde var. Ama kıyı şeridinde, Karadeniz'in kıyısında çifte minare yok. Ve bu minareler sırlı, rengarenk. O günlerdeki anlayışın, o günlerdeki zarafet ve sanatın bu günlere de nasip olması dileğimizle bunu göstermek istedik. Biz şu anda burada olmayan minareyi, imitasyon olarak da bilgisayarda hazırladık. Böylelikle tarihimizde bir sayfa daha aydınlanmış oldu. Aslının aynısı yapılabilir. Yıldırımlar, depremler ve savaşlar nedeniyle yıkılmış oyabilir. Ama bu caminin arzusu ve isteği bu eksikliğinin giderilmesi yönündedir. Sinop'umuza kültürel bir değer katacak ve inanç turizmine de hizmet edecektir diye düşünüyorum" diye konuştu.

PROF. SCOTT: 700 YLDIR OLMAYAN BİR ŞEYİ YAPMAK DOĞRU OLMAZ
Kaya'nın görüşüne katılmadığını belirten Profesör Scott Redford sözlerini şöyle tamamladı; "Ben Cemalettin beye bazı noktalarda katılmıyorum. 700 yıldır yerinde olmayan bir şeyi sadece kaidesinden yola çıkarak yeniden yapmak doğru değil. Olan bir şeyin restorasyonuyla uğraşırsınız, ama olmayan bir şeyi yapmamak lazım. Benim bir sanat tarihçisi, bir arkeolog olarak itirazım buna. Sadece Sinop'un Selçuklu ve Moğol döneminde ne kadar önemli bir yer olduğunu ortaya koymak. Biz Konya'yı, Erzurum ve Sivas'ı biliyoruz ama. O devirde Sinop'un camisiyle, medresesiyle ne kadar önemli bir sahil kenti olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Samsun'da ya da Antalya'da bile böyle bir şey yok. Böyle minareli olan bir sahil kenti yok"

Selçuklu Sultanı I.Alâüddin Keykubat tarafından 1214 yılında yapımına başlanan cami, Selçuklu Veziri Muinüddin Süleyman Pervane tarafından 1267 yılında tamamlandı. Candaroğlu Beyi Beyazıt tarafından 1385 yılında genişletilen Alaaddin Camisi, Sinop Mutasarrıfı Tufan Paşa tarafından da 1851 yılında da onarıldı. Alaaddin Camisinde en son büyük kapsamlı onarım ise 2009 yılında yapıldı.

Editör: Vitrin Haber