Bir Kurban Bayramı tatiline daha girmiş bulunuyoruz.
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ilk kabine toplantısı sonrasında yaptı açıklamalardan biri de 26-27 Haziran tarihlerini idari izin kapsamına alarak hafta sonlarıyla birlikte Kurban Bayramı tatilini toplamda 9 güne çıkarma kararı aldıklarını söylemesiydi.
Bu uzun tatil günlerini fırsat bilen vatandaşlar yaz mevsimini de gözönünde bulundurarak yaşadıkları şehirleri geçici de olsa terk ediyorlar. Kimi tatil beldelerine, kimi de sıla-i rahimde bulunmak, anne ve babalarını ziyaret etmek, gönüllerini ve hayır dualarını almak üzere yollara düştü. Şehirlerarası yollarda uzun araç kuyrukları oluştu.
Bu satırları yazıyorken haber ajanslarından aldığımız yeni bilgiye göre, Anadolu Otoyolu'nun Düzce ve Bolu geçişinde Kurban Bayramı tatili nedeniyle oluşan yoğunluk hâlâ devam ediyordu.
Biliyorsunuz Kurban Bayramı öncesinde camilerde okunan cuma namazı hutbesinde trafik kazalarına dikkat çekildi. Uzun mesafelerden ailelerinin ve sevdiklerinin yanına gelmek için, bayram tadında bayram yaşamak adına yola çıkanların dikkatli olmaları istendi.
Sürücülerin sabırlı, anlayışlı ve dikkatli olmaları istenen hutbede, "Hız ihlali, hatalı sollama, yakın takip, yorgunluk gibi sebeplerle meydana gelen kazalarda nice insanımız can vermekte, nice ocaklar sönmektedir" denildi.
Öte yandan otogarlarda memleketlerine otobüslerle gidecek olanların yoğunluğu yaşanıyor. Şirket yetkilileri talepleri karşılamak için ek seferler düzenleme planları yapıyor.
İstanbul’da Çarşamba gününden bu yana her zamankinden biraz daha fazla trafik yoğunluğu yaşanıyor. Arkadaşların söylediğine göre trafik akışı bazı mahallerde durma noktasına gelmiş.
Cumartesi günü yaşadığım mahallenin semt pazarına girdim, haddinden fazla bir kalabalık vardı. Alışveriş için pazara çıkanların çoğu giyim tezgâhlarının önünde yığınlar oluşturmuştu. Belli ki vatandaşların ekseriyeti bayram nedeniyle üzerine giyecekleri kıyafet, ayakkabı ve benzeri ürünleri ucuza temin edebilmek için pazara akın etmişlerdi. Dikkatimi çekenlerden biri de sığınmacı diye tarif edilen Suriyelilerin sayısal üstünlükte olmalarıydı. Bazıları önlerinde bebek arabalarıyla kalabalığı yarara ilerliyorlardı.
Belediyeler sağlıklı, güvenli ve huzurlu bir bayram için hazırlıklarını tamamlamış gözüküyor. Yol boyunca oto yıkama hizmet yerlerinin kurbanlıklar için kesimhane olarak belirlendiğini gördüm. Ayrıca sakatatlar için naylon torbalar dağıtıldığını da…
Kabristan ziyaretçileri için mezarlıklarda temizlik ve bakım çalışmalarının yapıldığını da hatırlatalım.
İslâmiyet’in ilk yıllarında Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (SAV) câhiliye âdetlerinden dolayı kabir ziyaretini yasaklamıştı. Ölülere nasıl davranılması gerektiği konusunda İslâmiyet’in getirdiği emirler iyice benimsenip gönüllere yerleşince, bu yasak kalktı.
Mezarlıkların ziyaret edilmesi, bu vesileyle ölümün hatırlanması ve orada yatanlardan ibret alınması dinimizin tavsiye ettiği hususlardandır. Kabir ziyaretinde bulunan kişi, ahireti hatırlamalı, dünyanın geçici olduğunu ve bir gün kendisinin de öleceğini düşünmelidir.
Hz. Muhammed Mustafa (SAV) sık sık Bâkî mezarlığına gider, ölülere selâm verir, onlara dua ederdi. Bizler de zaman zaman kabristana gitmeli, yarın kendilerine komşu olacağımız kimseleri ziyaret etmeliyiz.
Çocukluğumdan bilirim: Sinop ve çevresinde vatandaşlar Kurban Bayramı öncesindeki arife günü kabristana giderler; yanlarında getirdikleri aletlerle anne-baba ve yakınlarının kabirlerinin temizliğini ve bakımlarını yapar, taşlarını düzeltir, göçükleri doldurur, topraklarının üstüne su dökerlerdi.
Ardından kabir ziyaretinde bulunan kişi biliyorsa kendisi, bilmiyorsa bilen bir kişinin aracılığıyla kabristanda yatan yakınları için Kur’an okur, dua eder, sevabını ulaştırırdı.
Günümüzde bu geleneğimizi yaşatmak, sürdürmek, geleceğe taşımak yeni nesiller tarafından maalesef ihmal ediliyor gibi. Ziyarete giderlerin bazıları çiçekleri sulamak için yanlarında getirdikleri plastik su bidonlarını, şişe ve kapları ziyaret sonrasında neden ortada bırakıyor anlamak zor. İnsanlarımız çevreyi kesinlikle kirletmemeli; plastik atıkları çevreye bırakanları da nazikçe uyarmalıdır.
Kabristanların çevresini çit, tel örgü ya da duvarlarla muhafaza altına almak, kabirleri korumak, temiz tutmak, ağaçlar ile süslemek, yaşayanlar için bir vazifedir.