ABD seçimleri bitip Siyonist Biden gittiğinde, Trump'un daha akıllı politikalar yapacağını sananlar şaşkın; halbuki geçmişte yaptıkları, yapacaklarının habercisiydi. Hatırlarsanız, görevde bulunduğu yıllarda Golan Tepeleri’ni İsrail’e verdim demişti, sanki babasının malıymış gibi...
Evet, seçildiğinden bu yana Trump’ı izlerken, dünyanın sadece kaba güç ve askeri kuvvetle kontrol edildiği gerçeği tekrar tekrar kafamıza dank ediyor, değil mi? Delinin biri çıkmış, kendini dünyanın hakimi sanıyor. Züccaciye dükkânına girmiş fil misali, ortalığı kırıp döküyor. Binlerce yıl önce de böyleymiş, 100 yıl önce de, şimdi de böyle...
Hayalperest olmanın kimseye faydası yok… Hele ki devletlerin hayal kurmaya, rüya görmeye hiç hakkı yok. Güçlü olan yaşar; zayıf olan yok olur! "Yurtta sulh, cihanda sulh" demekle sulh sağlanmıyor. Etrafa gülücük saçarak, görmezden gelerek tehlike bertaraf edilmiyor. Hak ve adalet anlayışının olmadığı, sadece güce dayalı yaşadığımız bu dünyada, "Sulh istiyorsan, savaşa hazır ol" düsturu tek çıkış yolu...
Kim ki dünyanın gözü üstünde olan İstanbul’u ve Anadolu’yu elinde tutan bu milletin savunma sanayii için tek bir çivi çakıyorsa, kim ki tek bir vida sıkıyorsa, oyumuz da, gönlümüz de, canımız da ona feda. Ama kim ki "S-400’ü niye alıyoruz?", "SİHA'lar hukuksuz", "Hürjet’ler lüzumsuz", "Kaan gereksiz", "Baykar’ı engelleyeceğiz", "Biz gelince TCG Anadolu’yu bir daha görmeyeceksiniz", "Uçak gemisi çok pahalı", "Suriye’de, Libya’da, Somali’de ne işimiz var?" diyorsa, onları da bu halka ve bu ülkeye düşman bilip selam bile vermeyeceğiz.
Milletçe her türlü mücadeleye hazır olalım... Emlakçı Trump, sesi Gazze’den duyulacak bir tokat yiyene kadar hiçbir şey güzel olmayacak... Diğer her şey, bu acı gerçeğin yanında teferruat! Vesselam.