Muhalefet, Yazılı ve görsel haberlerde gün geçmiyor demokrasi ve halk adına yaptıkları icraatlardan, kahramanlıklarından bahsetmekte.
Yine malum muhalefet, iktidarın bir şey yapmadığını hatta sattığını, yıktığını, böldüğünü, bitirdiğini hançeresini yırtarcasına, el, kol hareketlerini de takviye ederek ama anlamsız hatta tutarsız bir şekilde anlatmak için çırpınıyorlar.
“Hafıza i beşer nisyan ile maluldur”.İnsanlar genelde çok olayları çabuk unutur. Ancak unutmayanlar da unutulmayanlar da vardır. Unutulmuş sayılan vakalar eşelendikçe gün ışığına çıkar. İsterseniz biraz eşeleyelim. Bakalım neler göreceğiz:
1930 larda kurulan, kurdurulan siyasal partiler akabinde hemen kapatılıyor. Millet demokratik haklarını kullanarak parti tercihini yapmaya kalktıkça dayatmacı rejim daha olmaz diyor. 1946 da demokrasi kahramanları çok partili rejime geçerek seçim yapılıyor. Öyle bir seçim ki dünyada belki örneği yok. AÇIK SEÇİM, GİZLİ TASNİF. Milletimiz fertleri, vatandaşlar şaşkın, perişan. Demokrasi Sloganları ise devam etmekte. Aynen bugün olduğu gibi…
Devleti, cumhuriyeti kuran, demokrasiyi getiren partiyiz sloganlarının ardına saklanan fakat halktan ve demokrasiden fersah fersah uzak icraatlar…1950, kader ağlarını örüyor. Gizli seçim, açık sayım yapılıyor. İşte demokrasi geldi sanılırken malum zihniyet bu acı mağlubiyeti bir türlü hazmedemiyor. Kendisini devlet kuran, devletin sahibi sayan asker ve sivil kuruluşlar, EZİCİ bir çoğunlukla gelenYeni İktidara göz açtırmıyorlar.
Demokrasi adına neler neler yapmıyorlar? Şahsen mahiyetini çok sonraları anlayabildiğim çarpıcı bir örneği idraklerine sunmak istiyorum: Menderes Hükümeti 1953 lerde Atatürk’ü koruma kanununu çıkarıyorlar. Yıllardır anlayamadığım, çözemediğim bir durum. Atatürk düşmanlığıyla yerden yere vurulan D.P Hükümeti Atatürk’ü koruma kanunu çıkarıyor. O zihniyet mensupları böyle bir kanun çıkarmıyor. Düşman denilen Hükümet kendi düşmanını kanunla koruyacak( !) Yıllar sonra anlayabildiğimiz, Atatürk heykellerine, büstlerine fiili darp yapılıyor, işte bu D.P. mensupları bu olayları yapıyor diye her zamanki demokratik yaygaralar yapılıyor. (İstismarın dik alası yapılıyor). Olayların vahametini gören ve bunları önlemek isteyen iktidar adı geçen kanunu çıkarmak zorunda kalıyor.
Demokrasi mücadelesi(!) veren zihniyet erbabı, seçimle yenemeyeceği DP Liderini ve iki Bakanını idam ettiriyor. Aynı zihniyet daha doğmamış Bebeklerin katilini ise idamdan kurtararak aziz milletimizin başına bela ediyor. İki malum Partinin biri Apoyu yakalamak, diğeri asmak vadiyle iktidar ortağı olmuşlardı. Heyhat! Milletin kahır çoğunluğuna unutamayacakları acıları demokrasi (!) adına tattırıyorlar. Aynı muhalefet ve seçtikleri en üst yöneticiler milletin çoğunluğunun dediği olmaz diyebiliyorlar. Azınlıkla çoğunluğu idare etmeye alıştıkları için demokrasiyi ona göre ayar ediyorlar. Son yapılan yasal değişiklerle önceden azınlık on’a yakın kişinin seçtiği Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin on bini aşkın kişi ile seçilmesine, Cumhurbaşkanının millet tarafından seçilmesine demokrasi elden gidiyor diye kıyamet koparabiliyorlar. Dokunulmazlıkların kalkmasını talep ederlerken, demokratik yollardan seçilerek gelen meşru Hükümeti yok etmeye teşebbüslerde bulunan veya onlara yataklık yapmaya çalışanları kurtarmak amacıyla dokunulmazlık zırhına büründürmek için vekil (!)yapabiliyorlar. Vatandaş
tabii ki soruyor ve soracaktır da :Bu ne perhiz, bu ne turşu, bu nasıl demokrasi anlayışı..?
ODTÜ’de Bozkurt 2 Bilimsel Törenine katılmak isteyen Başbakanımızı sokmak istemeyen, milletin ırzını, namusunu korumak için kelle koltukta çalışan Polisimize her türlü darp yapmaya Kalkışan bir grup şartlanmış militan öğrenciyi, yine demokrasi adına Aydın Efesine benzetebilen zihniyete daha ne denilebilir? Böyle ana muhalefete, ve çoğu zaman parti hırsı ve Tayyib fobisi, AK Parti kıskançlığı yüzünden milletimizin milli, manevi Değerlerinden koparak, sağ gösterip sol vurarak aynı çizgilerde at koşturmaya çalışan Yavru muhalefetlere ne denilebilir? Allah(CC) Milletimize acısın, Dış güçlerin ve onların uzantıları iç güç odaklarının Şerrinden Ülkemiz İnsanını korusun. Hala gaflette olanlarımızı uyandırsın. Görmeyen gözleri görür, işitmeyen kulakları işitir kılsın. İktidarıyla, muhalefetiyle, sivil ve askeri kuruluşlarımızla, köylü ve esnafımızla öğrenci ve öğretmenlerimizle ama her kesim kendi alanında Hak’ka,Hukuka saygı ve rıza göstererek birlik, beraberlik içinde milletimize faydalı olacak dünyevi ve uhrevi her Alanda hayırlı çalışmalar nasip eylesin. Amin!
YENİ BİR YILA NASIL GİRİYORUZ?
Yine malum muhalefet, iktidarın bir şey yapmadığını hatta sattığını, yıktığını, böldüğünü, bitirdiğini hançeresini yırtarcasına, el, kol hareketlerini de takviye ederek ama anlamsız hatta tutarsız bir şekilde anlatmak için çırpınıyorlar.
“Hafıza i beşer nisyan ile maluldur”.İnsanlar genelde çok olayları çabuk unutur. Ancak unutmayanlar da unutulmayanlar da vardır. Unutulmuş sayılan vakalar eşelendikçe gün ışığına çıkar. İsterseniz biraz eşeleyelim. Bakalım neler göreceğiz:
1930 larda kurulan, kurdurulan siyasal partiler akabinde hemen kapatılıyor. Millet demokratik haklarını kullanarak parti tercihini yapmaya kalktıkça dayatmacı rejim daha olmaz diyor. 1946 da demokrasi kahramanları çok partili rejime geçerek seçim yapılıyor. Öyle bir seçim ki dünyada belki örneği yok. AÇIK SEÇİM, GİZLİ TASNİF. Milletimiz fertleri, vatandaşlar şaşkın, perişan. Demokrasi Sloganları ise devam etmekte. Aynen bugün olduğu gibi…
Devleti, cumhuriyeti kuran, demokrasiyi getiren partiyiz sloganlarının ardına saklanan fakat halktan ve demokrasiden fersah fersah uzak icraatlar…1950, kader ağlarını örüyor. Gizli seçim, açık sayım yapılıyor. İşte demokrasi geldi sanılırken malum zihniyet bu acı mağlubiyeti bir türlü hazmedemiyor. Kendisini devlet kuran, devletin sahibi sayan asker ve sivil kuruluşlar, EZİCİ bir çoğunlukla gelenYeni İktidara göz açtırmıyorlar.
Demokrasi adına neler neler yapmıyorlar? Şahsen mahiyetini çok sonraları anlayabildiğim çarpıcı bir örneği idraklerine sunmak istiyorum: Menderes Hükümeti 1953 lerde Atatürk’ü koruma kanununu çıkarıyorlar. Yıllardır anlayamadığım, çözemediğim bir durum. Atatürk düşmanlığıyla yerden yere vurulan D.P Hükümeti Atatürk’ü koruma kanunu çıkarıyor. O zihniyet mensupları böyle bir kanun çıkarmıyor. Düşman denilen Hükümet kendi düşmanını kanunla koruyacak( !) Yıllar sonra anlayabildiğimiz, Atatürk heykellerine, büstlerine fiili darp yapılıyor, işte bu D.P. mensupları bu olayları yapıyor diye her zamanki demokratik yaygaralar yapılıyor. (İstismarın dik alası yapılıyor). Olayların vahametini gören ve bunları önlemek isteyen iktidar adı geçen kanunu çıkarmak zorunda kalıyor.
Demokrasi mücadelesi(!) veren zihniyet erbabı, seçimle yenemeyeceği DP Liderini ve iki Bakanını idam ettiriyor. Aynı zihniyet daha doğmamış Bebeklerin katilini ise idamdan kurtararak aziz milletimizin başına bela ediyor. İki malum Partinin biri Apoyu yakalamak, diğeri asmak vadiyle iktidar ortağı olmuşlardı. Heyhat! Milletin kahır çoğunluğuna unutamayacakları acıları demokrasi (!) adına tattırıyorlar. Aynı muhalefet ve seçtikleri en üst yöneticiler milletin çoğunluğunun dediği olmaz diyebiliyorlar. Azınlıkla çoğunluğu idare etmeye alıştıkları için demokrasiyi ona göre ayar ediyorlar. Son yapılan yasal değişiklerle önceden azınlık on’a yakın kişinin seçtiği Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin on bini aşkın kişi ile seçilmesine, Cumhurbaşkanının millet tarafından seçilmesine demokrasi elden gidiyor diye kıyamet koparabiliyorlar. Dokunulmazlıkların kalkmasını talep ederlerken, demokratik yollardan seçilerek gelen meşru Hükümeti yok etmeye teşebbüslerde bulunan veya onlara yataklık yapmaya çalışanları kurtarmak amacıyla dokunulmazlık zırhına büründürmek için vekil (!)yapabiliyorlar. Vatandaş
tabii ki soruyor ve soracaktır da :Bu ne perhiz, bu ne turşu, bu nasıl demokrasi anlayışı..?
ODTÜ’de Bozkurt 2 Bilimsel Törenine katılmak isteyen Başbakanımızı sokmak istemeyen, milletin ırzını, namusunu korumak için kelle koltukta çalışan Polisimize her türlü darp yapmaya Kalkışan bir grup şartlanmış militan öğrenciyi, yine demokrasi adına Aydın Efesine benzetebilen zihniyete daha ne denilebilir? Böyle ana muhalefete, ve çoğu zaman parti hırsı ve Tayyib fobisi, AK Parti kıskançlığı yüzünden milletimizin milli, manevi Değerlerinden koparak, sağ gösterip sol vurarak aynı çizgilerde at koşturmaya çalışan Yavru muhalefetlere ne denilebilir? Allah(CC) Milletimize acısın, Dış güçlerin ve onların uzantıları iç güç odaklarının Şerrinden Ülkemiz İnsanını korusun. Hala gaflette olanlarımızı uyandırsın. Görmeyen gözleri görür, işitmeyen kulakları işitir kılsın. İktidarıyla, muhalefetiyle, sivil ve askeri kuruluşlarımızla, köylü ve esnafımızla öğrenci ve öğretmenlerimizle ama her kesim kendi alanında Hak’ka,Hukuka saygı ve rıza göstererek birlik, beraberlik içinde milletimize faydalı olacak dünyevi ve uhrevi her Alanda hayırlı çalışmalar nasip eylesin. Amin!
YENİ BİR YILA NASIL GİRİYORUZ?
Yeni bir yıla daha girerken hesap gününe biraz daha yaklaştığımızın farkında mıyız? Yılın son Cuma’sını Atakum Çınaraltı Camiinde kıldık. Diyanet İşleri Bşk.lığının çok veciz bir hutbesini dinledik. Hazırlayanlardan, sunanlardan Mevlam razı olsun. Eski yılın nasıl geçtiğinin muhasebesini yaparken, yeni bir yıla hep beraber yeni, taze bir başlangıç.
Yapmaya var mıyız? Yoksa yine Müslüman memleketinde salyangoz satmaya devam mı edeceğiz. Yeter artık, onlarca yıl ilerici, batıcı ayaklarından yediğimiz naneler. Batıda bile bizdeki yılbaşı rezaletleri görülmüyordur. İslam Aleminin Yılbaşısı Hicri Yılbaşıdır. Artık baskı ve dayatmalarla unutturulan değerlerimize de sahip çıkalım. Devlet eliyle kumar oynatılması, içki üretilmesi de artık son bulmalıdır. Unutmayalım, yarın çok geç olabilir. Geçen zamanlar, yıllar felaketimz olmasın, kurtuluşumuza vesile olsun. Nasıl inanıyorsak öyle yaşamak idealimiz olsun. Mevlam, milletimize yolunda yürüyerek mutlu gelecekler nasip eylesin. Amin!
Yapmaya var mıyız? Yoksa yine Müslüman memleketinde salyangoz satmaya devam mı edeceğiz. Yeter artık, onlarca yıl ilerici, batıcı ayaklarından yediğimiz naneler. Batıda bile bizdeki yılbaşı rezaletleri görülmüyordur. İslam Aleminin Yılbaşısı Hicri Yılbaşıdır. Artık baskı ve dayatmalarla unutturulan değerlerimize de sahip çıkalım. Devlet eliyle kumar oynatılması, içki üretilmesi de artık son bulmalıdır. Unutmayalım, yarın çok geç olabilir. Geçen zamanlar, yıllar felaketimz olmasın, kurtuluşumuza vesile olsun. Nasıl inanıyorsak öyle yaşamak idealimiz olsun. Mevlam, milletimize yolunda yürüyerek mutlu gelecekler nasip eylesin. Amin!