Bir Ermeni düşmanı olarak yetişmek için tüm cihazlarla donanmıştım. Çocukken kötü insanlara "Ermenin gavurun tohumu" denildiğini bilirdik. Çok kötü bir şey yaptığınızda ise "Ermeni tohumu" olmakla suçlanırdınız. Ortaokul'da bir kitap okudum. Etkisinden uzun süre çıkamadım. Aynı kitabı defalarca okudum. Kitap Barbaros Baykara'nın "Nefret Köprüsü(Şirzı)" adlı kitabıydı. Ermenilerin Türklere yaptığı acımasız zulümlerden bahsediyordu. Kardeş kardeş yaşarken birden canavara dönüşen Ermeniler her türlü vahşeti sergilemekten geri durmuyorlardı. Çocukları, bebekleri öldürüyorlar, kadınlara tecavüz ediyorlar, hamile kadınların karnındaki bebekleri kesiyorlardı. Ah zalim Ermeniler... Yıllarca Ermenilerin yaptığı zulümleri dinledik. Kars'a atamam yapılıp Subatan Köyünde yer alan Ermenilerce Türklere yapılan katliamın toplu mezarını gördük, yine Ermenilere kızdık.
Yaşımız ilerledikçe, daha farklı kaynaklardan beslenip, gözlem yaptıkça olayları daha geniş bir gözlükle inceleme fırsatına kavuştuk.
Bugün 24 Nisan. Gerginlik doluyor insan. Yıllardır her 24 Nisan'da ülke olarak hop oturur hop kalkarız. Amerika'da Ermeni lobisi ne yaptı? 1915 olayları soykırım olarak tanınacak mı? diye. 4 yıl boyunca Kars'ta görev yaptım. Kars'ın bir çok köyünün eski adı Ermeniceydi. Doğu Anadolu'da zamanında çok sayıda Ermeni yaşamaktaydı. Balkanları kaybeden İmparatorluk korku refleksiyle Doğu'da Ermenileri mecburi göçe tabi tuttu. Benim anladığım 1915'te büyük bir zorunlu göç olayı yaşanmış. Ermeni göçleri her yere gitmiş. Bu zorunlu gidişte bir çok insan kaybı yaşandı. Sonra Ermeni komitaları. Taşnak ve Hınçak. Karşılıklı birbirini öldürmeler. Bir çok canımız kaybolup gitmiş.
1915 zorunlu göçleri zamanında "Ermeni göçleri" Durağan ve Boyabat ilçeleri başta olmak üzere Sinop'a da gelmiş. O dönemin ulusal şartlarında belli sıkıntılar olsa da Durağan'da, Boyabat'ta yaşayan göç Ermenileri ile ilgili bir sorun yaşanmamış. Boyabat Göve Köyünün "Göçler" Mahallesi, yine Durağan'da eskiden bulunan "Göçler" mahallesi zorunlu Ermeni göçüne işaret etmektedir. Gelen göçler bir çok ekonomik ve kültürel sıkıntı yaşamış ama hafızlarda tek bir Ermenin bile öldürülmesi yok.
O zamanki güvenlik politikaları, devletin içine düştüğü durumlardan zorunlu göç kararı alınmış, Ermenilere ciddi bir haksızlık yapılmıştır. Yakın geçmişimizde bu olayın bir benzeri ise terörü engellemek için Kürt köylerinin boşaltılmasıdır.
Bunlar genel konular. Geçmişte acı olaylar yaşadık. Kavga ortamında herkes yanlış işe imza atmıştır. Ermenilerle Türkler düşman değil, binlerce yıl yanyana kardeşçe yaşayabilen milletlerdir.
Artık Ermeni diasporasının soykırım iddiasından vazgeçmesi, devletimizinde Ermenileri bu ülkenin vatandaşı, yerlileri olarak kabul etmesi gerekir. Nazi Almanya'sının Yahudilere uyguladığı gibi bir soykırım yok ortada. Ama kısa zamanda, zor şartlarda yapılan zorunlu bir iskanda çok can kaybı yaşandığı da bir gerçek. Osmanlının "Teba-i sadıka" olarak adlandırdığı Ermeni milletiyle tekrar kucaklaşmamız lazım. Geçmişte yaşanan Türk, Kürt, Ermeni, Zaza, Arap ve diğer tüm insan kayıplarından dolayı kendi adıma özür diliyorum. Bu işin artık bir güç gösterisinden çıkıp, helalleşme ve kucaklaşmaya dönüşmesi lazım. Anadolu medeniyetlerin beşiğidir. Anadolu kardeşliğin, çok kültürlülüğün birarada yaşayabildiğinin göstergesi olmuştur, yine öyle olmalıdır.