Çoğu şehirde güzelleştirmeye yönelik granit taşların döşendiği yaya kaldırımları pek çok şehirde meskenlerin bulunduğu yerlerde araç sahipleri, esnaf dükkanlarının bulunduğu caddelerde esnaflar, açık alanlarda ise işportacılar tarafından işgal altında. Başka bir ifadeyle yaya kaldırımları araç ve tezgah kaldırımlarına dönüşmüş vaziyette.
Bu durumdan başta ne araç sahiplerinin, ne dükkanı olan küçük işletmecilerin, ne de yayaların, kısaca hiç kimsenin memnun kaldığı söylenemez.
Hafızamız yanıltmıyorsa 2012 yılının eylül ayında gazetelerde İçişleri Bakanlığının TSE ile birlikte yaptığı çalışmanın ardından yaya kaldırımlarıyla, yaya geçitlerine standart zorunluluğunu içeren tebliğe son şeklini verdiğini, bu genelgeye göre, belediyeler şehir içi yollarla kaldırımlarda TSE’nin 3 ayrı standardını uygulamak zorunda olacağı,
yaya kaldırımlarının 15 santimden yüksek olmasının yasaklandığı yazıyordu.
Sözünü ettiğimiz genelgeyle Belediyeler, kaldırım ve yaya geçitlerini artık gelişigüzel yapamayacaktı. Tüm şehirlerdeki kaldırımlar 225 santimden daha dar olamayacaktı.
Kaldırımların yüksekliği de 15 santimi aşamayacaktı. Araçların kaldırımlara parkı da tamamen bitirilecekti.
Büyükşehir belediyeleri ile ilçe belediyeleri, bundan sonra yapacakları kaldırımları Türk Standartları Enstitüsü’nün (TSE) belirlediği standartlara göre yapacaktı. Kaldırımlar tüm şehir ve ilçelerde aynı tip olacaktı.
Standartlar, engelli ve yaşlılar başta olmak üzere geçici olarak hareket kısıtlılığı yaşayanlar da dahil tüm yayaların, şehir içi yollarda kaldırımları, yaya yollarını, yaya geçitlerini ve kavşakları güvenli ve rahat bir şekilde kullanmalarını sağlayacaktı.
Yeni standartlara göre kaldırımlarda en az 50 cm emniyet şeridi, 25 cm mülkiyet şeridi ve 150 cm yürüme alanı oluşturulacaktı. Kaldırımlar en dar 225 cm., otobüs duraklarının bulunduğu yerlerde 300 cm., yaya geçitleri de mümkün olduğu sürece alt ya da üst geçit değil, enerji tasarrufu için hemzemin geçit olacaktı.
Bakım ve onarımda yükseklik hiçbir şekilde değiştirilemeyecek, yaya kaldırımı eğimi yüzde 5’i aşmayacaktı. Yağmur suyu için de yola doğru yüzde 2’lik eğim zorunlu olacaktı.
Şimdi bakıyorum da nüfusu ve turistler için cazibesi az olan ilçelerimizde bile turizm haftası kutlanıyor. Gelecek adına sevindirici yönü olmakla birlikte şehirlerimizde standartlara uymayan yol, kasis (hız kesici), yaya kaldırımı, üst-alt geçit, yağmursuyu kanalı gibi günlük yaşantımızda karşılaştığımız engellerin kaldırılması, yaşanabilir bir şehir inşa edilmesi ile ilgili çalışmaların yerel yönetimlerce yapılmaması veya yapıyorken standartlara uyulmaması, beklentilerin dikkate alınmaması kaygı vermektedir.
Öyle bir kaygı ki, beklentilerin gelecekte karşılanmayacağına, hem yaşanabilir, hem tavsiye edilebilir bir şehir hayatı oluşturulamayacağına dair kanaatin insanlarımızda belirmesi umutları köreltecek, bazılarında hayal kırıklığı meydana getirecektir.
Vakit geç olmadan yerel yönetimler yaşanabilir bir şehrin özelliklerinden birinin de erişilebilirlik yani engelsiz şehir olduğunu dikkate alarak çalışmalarını bu alanda yoğunlaştırmaları gerekmektedir.
Günümüzde insanlarımız yerli ve yabancısıyla içinde yaşadıkları kasabada dahil olmak üzere gezecekleri şehrin ne ölçüde yaşanabilir bir şehir olduklarına bakarak kararlarını vermektedir.
Sizlerin de farkında olduğunuzu sanıyorum: Ülke genelinde, son yıllarda hemen hemen tüm şehirlerimiz, turizm sektörü ile de ön plana çıkmak istemektedirler.
Bu doğrultuda yapılan çalışmaların sürdüğünü görmek mümkün. Ancak, amaçlanan ve beklenen turizm talebinin dünya ortalama standardında karşılanabilinmesi için, turizm arzının da belirlenen bu standartlarda olması lazım.
Bu bağlamda yapılacak en önemli düzenlemeler arasında, kentlerin giriş kapısından çıkışı olan noktaya varıncaya dek, trafik yolunun kesintisiz hem yaya hem de yaya trafik akışının doğal, yani engeliz hale getirilmesi zorunluluk arz etmektedir.