Siz hiç arkadaşınızı..ahbabınızı… dostunuzu..kardeş kadar sevdiğiniz birini,yitirdiniz mi be dostlar!!!
Yüreğiniz sızladı mı bir an yapayalnız kaldım deyip hayıflandınız mı? O an içiniz acıyıp yandım be dostlar! İçiniz acıyıp ta yandı mı? Siz o koca çınarları mezara emanet edip, öylece oraya, kara toprağa, ıssızlığa! Sessizliğe! Yalnızlığa! Bıraktınız mı be dostlar! Bıraktınız mı? Annemi,Babamı,abimi ,hısım akrabamı,sevdiklerimi,Ancak dün akşam aladığım haber ile ,bugünde dostum ,çocukluk arkadaşım,ilk,orta,lise arkadaşım,aynı mahallenin insanı,aynı kasabanın delikanlıları,aile dostum Tuncayımızı bıraktık yapayalnız ve bende yandım..
Geride neler bıraktın yiğidim; Annen Gülseren teyzeyi, eşin Fatma kardeşimi, yakışıklı oğlun Deniz’i ablanı, kardeşini, aileni,binlerce yetiştirdiğin öğrencilerini,eşini dostunu öksüz bıraktın ve gittin. Ne sırların vardı senin bende, onlar onlar her biri gömüldü bağrıma! ne sıralarım vardı benim sende, onlarda seninle gitti o mezara! İlkokulda aynı sınıfta olduğumuz duyduğumuzda koridorda sarıldığımızı unutamam, Sonra aynı sırada oturmak için neler yaptığımız geliyor aklıma… Okul çıkışı Gülseren teyzemin evinde ve o tahta evde, Rahmetli Muzaffer amcanın bize nasiyatlarını, bahçeden çalıp sınıfa götürdüğümüz pembe gülleri, hatta bir keresinde ‘’kepçe kulak’’ dediğim için küstüğümüzü..Kendimi affettirmek için bizim dükkandan çaldığım parmak Nestle çikolata verip barıştığımızı sarıldığımızı nasıl unuturum.
Sizin evin arkasından denize girip kayalardan midye çıkarmanızı ve paslı teneke üzerinde pişirdiğimizi, donlarımız kurusun diye taşa vura vura kuruttuğumuzu nasıl unuturum…
Sonra ergen hallerimiz, ergen davranışlarımız… Şansya bu Ortaokulda da aynı sınıfa düştük…yine yan yana omuz omuza 3 senemiz geçti.Yaptığın esprileri,herkesden farklı vizyonunu,sabahlara kadar Atatürk üzerine sohbetlerimizi nasıl unuturum. Gün geldi elele verdik, çokça göğüs gerip, sırt sırta dayandık. Kimi zaman düşüncede uyuşmasak da, yine aynı tavrı aldık. Biz iyi gün dostu olsak dahi,kötü günde hi,ç mi hiç bırakmadık,zıpkın delikanlıydık.Sonra sen aşık oldun..Şarkılarımız ,türkülerimiz Trabzon yöresine ait daha fazlaydı o sıralar.. Okudun Tarih öğretmeni oldun. Yüzlerce binlerce öğrencin oldu. Eğitmendin, Öğretmendin. İlk tayin yerin Erzincan Tercan Lisesiydi seni ilk ziyaret ettiğimde. Gözlerin yerinden fırlamıştı beni öğretmenler odasında gördüğünde…
O sevincini nasıl unuturum. Oysa iki yıl önce öğrendim hastalığını, atlatır dedim. Senin için dua ettim.Seninle Ayancık’ta güneşli bir günde karşılaşıp sarılmıştık sıkıca..Asla bahsetmedik gözlerimiz ile konuştuk.Her zaman ki gibi tatava yaptık yalnızca oysa sende biliyordun bende…
Zıptın delikanlıydık dedik ya,Böyle kalırız sandık,ölümü hesaba katmadık!Ne çabukta yakaladı seni,o ecel araya girdi,artık ırak kaldık! Ahhh ahhh! Söyle hadi, artık nasılda öyle çabucak, bıraktın beni ve bizleri bir an, bak gördün mü? Birimiz gurbet elde öbürümüz sılada,oldu işte olan,sen ise baharında göçüp gittin,gençliğini,bile yaşamadan,oysa arayıp sormadan hem hiç umursamadan,ardına bile bakmadan. O öyle bir toprakki seni hiç acımadan yutan, beni de Tuncaycımdan ayrı koyan. Sense bundan toprak olmuş sonra, o köhne mezarda boylu boyunca uzanan! Ruhun şad olsun..
EY DOST..Ruhun şad olsun.kabrin rahat ve huzurlu..Mekanın cennet olsun.Ve geride bıraktığın tüm sevdiklerine ve tüm yitirdiklerimizin ALLAH yardımcısı olsun! Ey dostlar!Unutmayın vefayı…Unutmayın sizler için yapılanları..Kalbinizde gönlünüzde hep dost kalanları..
Çok görmeyelim Tuncaycımıza kısacık Dua’yı… Hep hatırlayalım onları… Ve de…Onlarla yaşananları!O bir bir mazide kalanları..O güzel rüya gibi anıları.. Tuncay dosttum seni çok özleyeceğim. Gurbetin sıkıntısı sana son görevimi yapamamanın hüznü var. Ancak dualarım hep seninle olacak…
Ölüm ALLAH’IN emri ancak çok erkendi…
ADİL YILDIZ 6/11/2019 İSTANBUL