İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener Büyük Taarruz'un 101. yıl dönümü kapsamında ziyarette bulunduğu Afyonkarahisar'da merakla beklenen konuşmasını yaptı.
Konuşmasının bir bölümünde ittifak işinin ülkeyi sıkıntılara sürüklediğini söyleyen Akşener, AK Parti, CHP, MHP, SAADET, DEVA, GELECEK gibi siyasi partilere ayrı ayrı seçime girmelerine dair çağrıda bulundu. Çağrısının partilerde karşılık bulup bulmayacağından kendisi de emin değil. Ama emin olunan bir şeyden bahsedilmesi gerekiyorsa, o da Akşener’in yeni ittifaklar için iş birliğine kapıyı tamamen kapatmadığıdır.
Bunun için çağrıda bulunmasına lüzum yoktu. Siyasi partiler yerel seçimlerde kendi logoları altında gösterdikleri adaylarla zaten şehirlerin ekseriyetinde yerel seçimlere giriyordu zaten.
Bazı şehirlerde ise parti teşkilatlarının yetkili organları biraraya geliyor, birbirleriyle ortak çalışma yaparak bir adayın üzerinde ittifak oluşturup seçime hazırlanabiliyorlardı. Bunun örnekleri var. Sanırım burada şehir ismi vermemize gerek yok.
Bilinen bu model önceki seçimlerde olduğu gibi 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nde yine uygulanacaktır.
İYİ Parti yetkilileri, ülkeyi hem genelde, hem yerelde yönetmeye istekli ehil kadrolarını bugün vitrine çıkarmayıp da ne vakit çıkaracak? Ya da seçmene iktidar partisinin alternatifi olmaya hazır olduklarının inancını ve güvenini ne zaman verecek?
Millet İttifakı olarak girilen Cumhurbaşkanlığı seçiminde kaybedildi. Milletvekili genel seçimlerinde ise arzuladıkları sayıya küçük ortaklar hariç lokomotif olan ne Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), ne de İYİ Parti ulaşabildi. Keza masaya dışardan destek olan Yeşil Sol Parti (YSP) de öyle.
Bu yenilgide ortak masanın tüm aktörleri pay sahibi ve sorumlular.
Sonuçlarla ilgili en net özeleştiriyi bugüne kadar İYİ Parti Lideri Akşener yaptı.
14 Mayıs seçimlerine adım adım gidilen süreçte İYİ Parti düğmeyi ilk baştan yanlış ilikledi. Yanlış hareketlerini şöyle sıralayabiliriz:
- Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden vazgeçilerek Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemine dönüş yapılacağı,
- Sistemde olmayan Başbakanlık koltuğuna aday-talip olunması,
- Cumhurbaşkanımız ve “AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan yeter ki gitsin, ülkeye ne olursa olsun!” yanlışlığına katılmaları,
- Bugün çağrıda bulunduğu siyasi partilerin ayrı ayrı seçimlere kendi logoları ve belirledikleri adaylarla seçimlere gidilmesi yönündeki öneriye ilk önce kendisinin uyarak, sonucu ne olursa olsun Hak, Hukuk, Adalet, Adil Paylaşım mottosu altında milletvekili genel seçimlerine ve Cumhurbaşkanı seçimine aday olma cesaretlerinin gösterilememesi,
- Genel Başkan olarak parti teşkilatlarında beklenti kendisinin aday olmasıydı. Adaylıktan feragatte bulunduğunda partisinin içinden ehliyetli bir adayın yerine başka bir partiden iki büyükşehir belediye başkanına umut bağlamaları,
- Katıldıkları Halil İbrahim Sofrası’ndan kalktıktan sonra parti genel merkezinde yapılan açıklamada Kumar Masası, Noter Masası olarak gördükleri masaya geri dönmeleri ve sessizce oturmaları.
Belki de en önemlisi yine kendilerinin belirledikleri “Ömer’in Yolu”na ne hikmetse bir türlü girememeleri; ne olursa olsun Hak ve hakikat yolunda yürüme konusunda irade ortaya koyamamaları oldu.
Yine de vakit geçmiş değil.
Biliyorsunuz Hz Ömer’in (RA) yolu; Hakk’tı, Doğruluk’tu, Adalet’ti, Hizmet’ti, Mes’uliyet’ti.
İYİ Parti, zaman kaybetmeden bu ülkede hayallerinin peşinden koşan iyi niyetli, üretken, gayretli, azimli, kararlı, vatan ve bayrak aşkıyla yanıp tutuşanların umudu olmalı, rehberlik etmelidir. İtilip kakıldıklarını, ötekileştirildiklerini, sahiplenilmediklerini düşünenleri kendi safına dâhil edip, bucudur, şucudur, ocudur diye bir ayırım yapmadan kol kanat gerip kucaklayarak, sarıp sarmalayarak geleceğe güvenle hep birlikte yol almalarının inançlılığını ve kararlılığını ayan beyan ortaya koymalıdır.
Yerel seçimleri bu kapsamda bir fırsat olarak görmelidirler.
Önümüzdeki günlerde gelişmeleri birlikte izleyeceğiz.