Takvimler 22 Temmuz 622 tarihini gösteriyordu. Bundan, kameri yılla tam 1436 yıl evvel, insanlık tarihine damgasını silinmez bir biçimde vuracak bir olay gerçekleşti: Hicret.
“Hicret” sözlükte, kişi veya kişilerin bulundukları yerden göç yoluyla ayrılmaları anlamına gelir.
Terim olarak ise hicreti iki aşamada değerlendirmeliyiz.
Birinci aşamada, cahiliye, küfür, ölçü, değer, inanç, ve adetlerini terk etmek, arınmak İslami kimliği kuşanmaktır.
İkinci aşaması ise Allah rızası için küfür ve zulüm diyarından kopup ayrılmayı ifade eder.
Hicret (ayrılma) beden ile olabileceği gibi, dil ile veya kalp ile de olabilir.Bir ayet de ise ve gâle innî muhâcirun ilâ rabbî, innehû huvel azîzul hakîm. İbrahim, "Ben, Rabbime (gitmemi emrettiği yere) hicret edeceğim. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir" dedi. Kalbi, Allah’ın dışındaki her şeyden ayırıp, Allah’a yönelmek anlamına kullanılmaktadır ki bu Allah’a hicret ibadetidir.(1)
Günümüzde hicret de diğer İslami bir çok kavram gibi içi boşaltılmış, anlamı saptırılmış, sadece bir mekândan başka bir mekâna yolculuk olarak anlaşılmaktadır.Halbuki Hicret bir Müslüman için İslâm’ın kabulüyle başlayıp ölünceye kadar devam etmektedir.
Hicret Müslüman için dönüm noktasıdır. Her vesile ile birlik, beraberlik ve dayanışmayı vurgulayan Dinimizin mesajlarının hayat buluşudur. İmanın maddeye üstünlüğüdür. Hicret, Allah rızası için anadan, babadan, yardan, evlattan, diyardan, maldan, mülkten hatta candan vazgeçişin ibretli, meşakkatli serüvenidir.
Kur’an Ayetlerinde hicret edenler övülmekte, etmeyenler ise kınanmaktadır.(2) Hicret Kur’an-ı Kerimin anlaşılması ve yaşanması ile alakalı anahtar bir kavramdır.Kur’an’ın bir çok ayetinde imandan hemen sonra ve cihat’tan hemen önce zikredilmektedir. (3)
Hicret; İman eden bir insanın hayatında hiçbir boşluk bırakmamacasına köklü bir dönüşümün adıdır. Kurtuluşa götüren Hicret; Ver rucze fehcur. “pislikten hicret et” (4) vb ayetlerde ifade edilirken ifsada, azaba götüren Hicret ise Ve gâler rasûlu yâ rabbi inne gavmit tehazû hâzel gur'âne mehcûrâ. Peygamber, "Ey Rabbim! Kavmim şu Kur'an'ı terk edilmiş bir şey hâline getirdi" dedi. (5) vurgulanmaktadır. Yani Hicret hem kurtuluşa hem de azaba neden olan hayatın ta kendisidir.
Müddesir suresinde “rics” kavramı “pis ve iğrenç şey” Maide suresinde:”şeytanın amelleri” Müzemmil suresinde Peygamberin onlardan uzaklaşması olarak ifade buluyor. İşte bu Ayeti kerimelerde düşünce ve eylem bakımından cahiliyeyi terk etmek olarak ifade edilmektedir.
Hicret, Allah'ın rızası için Allah'ın rızası dışındaki her şeyi terk etmektir.
Hicret bir kaçış/firar değil köklü bir arayış, ciddi bir taleptir. Bu sebeple hicret büyük bir eylem, muhacir ise büyük bir şahsiyettir. Hicret eden, muhacir farklı toplum ve coğrafyalarda yeni imkânlar üretmek üzere harekete/eyleme geçen kişidir.
Hicret, yardımı ve zaferi Allah'tan beklemektir. Böylece hicret kıyamete kadar devam edecek bir ameldir. Allah Rasulü (s.a.v)'in diliyle: "Kafirlerle savaş devam ettiği müddetçe hicret sona ermeyecektir."Çünkü "Hicret nedir?" sorusuna
Hz Muhammed; (s.a.v) "Kötülüğü terk etmendir" cevabını verirken "Muhacir kimdir?" sorusuna ise; "Hata ve günahları terk edendir" şeklinde cevap veriyor.
Nerede, ne zaman ve ne şartlarda olursa olsun Küfür ve Şirki terk eden, uzaklaşan kimse muhacirdir. Fıskı, Küfrü, Şirki olduğu gibi modern tüketim kültürünü, kapitalist yaşam tarzını terk etmek de Müminler için zor olsa bile kesinlikle bir zarurettir, Farzdır. Ahlaki ve ameli olarak nefsimizde, ailemizde ve çevremizdeki her bir ıslah (düzeltme) ameliyesi bizim için takva yolunda, hicret yolunda atılmış bir adımımız olacaktır.
Hicret'in istikameti zulümden adalete, küfürden imana, cimrilikten cömertliğe, korkaklıktan cesarete, esaretten özgürlüğe, düşmanlıktan kardeşliğe ve zulüm yurdundan selam yurduna olmalıdır. Hz. Muhammed (s.a.v)'in sözü ile; "Hicret et! Zira onun gibi bir amel yoktur." Biz de açıkça ve onurlu bir şekilde Hz İbrahim'in sünneti üzerinde yürümeli ve: "Gerçekten ben Rabbime hicret edeceğim. Hiç kuşkusuz o galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir diyebilmelidir.
Hicret'in,. Hz. İbrahim'in babasına ve içinde yaşadığı topluma hitaben Ve ağtezilukum ve mâ ted'ûne min dûnillâhi ve ed'û rabbî, asâ ellâ ekûne biduâi rabbî şegıyyâ. "Sizi ve Allah'tan başka taptıklarınızı terk ediyor ve Rabb'ime ibadet ediyorum. Rabbime ibadet etmekle de mutsuz olmayacağımı umuyorum." (6) ikazı Hicretin Nebevi mücadeledeki yerine güçlü bir vurgudur. Hz Muhammed (s.a.v)'in "Kâfirlerle savaş devam ettiği müddetçe hicret sona ermeyecektir." (7) sözü ise hicret'in zaman, mekan ve toplumlar üstü bir ibadet olduğunu teyit eder.
Hicret, hem Kur'anı Kerim'deki muhtevası ile hem de Hz Muhammed'in mücadelesindeki konumu ile İslam'ın temel kavram ve hükümlerini toplumsal veya tarihsel şartlara hapsedenlere verilmiş güzel bir cevaptır. Hicret; Namaz, infak, sabır, cihad, oruç vd. tüm ameller gibi bütün müminlere Allah'ın bir emridir. Hicret diğer ameller gibi insanı günahlardan uzaklaştırıp takvaya eriştiren bir ibadettir.
Hicret, sadece bir takvim başlangıcı değil; bir çağın kapatılıp yeni bir çağın açılmasıdır.
Hicret, Nebevî bir harekettir, Peygamberlerin ortak kaderidir.
Hicret daha hızlı sıçrayabilmek için gerileme ve gerilmedir. Cephe değişikliğidir, Hicret; kavmiyetçilik, ırkçılık, şehircilik anlayışına vurulan darbenin adıdır. Ülke vatandaşlığından ümmet bilincine yükselmektir.
Hicret, Müslümanların zulüm düzeninin bir parçası olarak yaşamayı reddedip. İnsanî ve İslâmî haklarını gasb eden tâğutlardan berî olmak, zulme karşı çıkma ve son verme eylemidir.
Hicret, câhiliyye ile, onun kural, kurum ve bağlılarıyla ilişkileri koparıp atmak, bağımsız ve özgür olarak İslâm’a teslim olup O’nun hâkimiyeti için çalışmaktır.
Mü’min kimse, hür olarak insanca ve dâvâsı uğruna yaşayabilmek için gerekli her bedeli ödemeye hazırdır; Dünyada izzet ve Devletin, Ahirette ise cennetin bedeli Hicrettir.
Hicret, Allah’a yönelmektir, O’na yaklaşmak, O’na sığınmaktır.
Hicret, Allah'ı her şeye tercih etmektir. Sözün özü.
Hicret,imkanların tükendiği yerden imkanların üretildiği yere göç etmektir.
“Hicret” sözlükte, kişi veya kişilerin bulundukları yerden göç yoluyla ayrılmaları anlamına gelir.
Terim olarak ise hicreti iki aşamada değerlendirmeliyiz.
Birinci aşamada, cahiliye, küfür, ölçü, değer, inanç, ve adetlerini terk etmek, arınmak İslami kimliği kuşanmaktır.
İkinci aşaması ise Allah rızası için küfür ve zulüm diyarından kopup ayrılmayı ifade eder.
Hicret (ayrılma) beden ile olabileceği gibi, dil ile veya kalp ile de olabilir.Bir ayet de ise ve gâle innî muhâcirun ilâ rabbî, innehû huvel azîzul hakîm. İbrahim, "Ben, Rabbime (gitmemi emrettiği yere) hicret edeceğim. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir" dedi. Kalbi, Allah’ın dışındaki her şeyden ayırıp, Allah’a yönelmek anlamına kullanılmaktadır ki bu Allah’a hicret ibadetidir.(1)
Günümüzde hicret de diğer İslami bir çok kavram gibi içi boşaltılmış, anlamı saptırılmış, sadece bir mekândan başka bir mekâna yolculuk olarak anlaşılmaktadır.Halbuki Hicret bir Müslüman için İslâm’ın kabulüyle başlayıp ölünceye kadar devam etmektedir.
Hicret Müslüman için dönüm noktasıdır. Her vesile ile birlik, beraberlik ve dayanışmayı vurgulayan Dinimizin mesajlarının hayat buluşudur. İmanın maddeye üstünlüğüdür. Hicret, Allah rızası için anadan, babadan, yardan, evlattan, diyardan, maldan, mülkten hatta candan vazgeçişin ibretli, meşakkatli serüvenidir.
Kur’an Ayetlerinde hicret edenler övülmekte, etmeyenler ise kınanmaktadır.(2) Hicret Kur’an-ı Kerimin anlaşılması ve yaşanması ile alakalı anahtar bir kavramdır.Kur’an’ın bir çok ayetinde imandan hemen sonra ve cihat’tan hemen önce zikredilmektedir. (3)
Hicret; İman eden bir insanın hayatında hiçbir boşluk bırakmamacasına köklü bir dönüşümün adıdır. Kurtuluşa götüren Hicret; Ver rucze fehcur. “pislikten hicret et” (4) vb ayetlerde ifade edilirken ifsada, azaba götüren Hicret ise Ve gâler rasûlu yâ rabbi inne gavmit tehazû hâzel gur'âne mehcûrâ. Peygamber, "Ey Rabbim! Kavmim şu Kur'an'ı terk edilmiş bir şey hâline getirdi" dedi. (5) vurgulanmaktadır. Yani Hicret hem kurtuluşa hem de azaba neden olan hayatın ta kendisidir.
Müddesir suresinde “rics” kavramı “pis ve iğrenç şey” Maide suresinde:”şeytanın amelleri” Müzemmil suresinde Peygamberin onlardan uzaklaşması olarak ifade buluyor. İşte bu Ayeti kerimelerde düşünce ve eylem bakımından cahiliyeyi terk etmek olarak ifade edilmektedir.
Hicret, Allah'ın rızası için Allah'ın rızası dışındaki her şeyi terk etmektir.
Hicret bir kaçış/firar değil köklü bir arayış, ciddi bir taleptir. Bu sebeple hicret büyük bir eylem, muhacir ise büyük bir şahsiyettir. Hicret eden, muhacir farklı toplum ve coğrafyalarda yeni imkânlar üretmek üzere harekete/eyleme geçen kişidir.
Hicret, yardımı ve zaferi Allah'tan beklemektir. Böylece hicret kıyamete kadar devam edecek bir ameldir. Allah Rasulü (s.a.v)'in diliyle: "Kafirlerle savaş devam ettiği müddetçe hicret sona ermeyecektir."Çünkü "Hicret nedir?" sorusuna
Hz Muhammed; (s.a.v) "Kötülüğü terk etmendir" cevabını verirken "Muhacir kimdir?" sorusuna ise; "Hata ve günahları terk edendir" şeklinde cevap veriyor.
Nerede, ne zaman ve ne şartlarda olursa olsun Küfür ve Şirki terk eden, uzaklaşan kimse muhacirdir. Fıskı, Küfrü, Şirki olduğu gibi modern tüketim kültürünü, kapitalist yaşam tarzını terk etmek de Müminler için zor olsa bile kesinlikle bir zarurettir, Farzdır. Ahlaki ve ameli olarak nefsimizde, ailemizde ve çevremizdeki her bir ıslah (düzeltme) ameliyesi bizim için takva yolunda, hicret yolunda atılmış bir adımımız olacaktır.
Hicret'in istikameti zulümden adalete, küfürden imana, cimrilikten cömertliğe, korkaklıktan cesarete, esaretten özgürlüğe, düşmanlıktan kardeşliğe ve zulüm yurdundan selam yurduna olmalıdır. Hz. Muhammed (s.a.v)'in sözü ile; "Hicret et! Zira onun gibi bir amel yoktur." Biz de açıkça ve onurlu bir şekilde Hz İbrahim'in sünneti üzerinde yürümeli ve: "Gerçekten ben Rabbime hicret edeceğim. Hiç kuşkusuz o galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir diyebilmelidir.
Hicret'in,. Hz. İbrahim'in babasına ve içinde yaşadığı topluma hitaben Ve ağtezilukum ve mâ ted'ûne min dûnillâhi ve ed'û rabbî, asâ ellâ ekûne biduâi rabbî şegıyyâ. "Sizi ve Allah'tan başka taptıklarınızı terk ediyor ve Rabb'ime ibadet ediyorum. Rabbime ibadet etmekle de mutsuz olmayacağımı umuyorum." (6) ikazı Hicretin Nebevi mücadeledeki yerine güçlü bir vurgudur. Hz Muhammed (s.a.v)'in "Kâfirlerle savaş devam ettiği müddetçe hicret sona ermeyecektir." (7) sözü ise hicret'in zaman, mekan ve toplumlar üstü bir ibadet olduğunu teyit eder.
Hicret, hem Kur'anı Kerim'deki muhtevası ile hem de Hz Muhammed'in mücadelesindeki konumu ile İslam'ın temel kavram ve hükümlerini toplumsal veya tarihsel şartlara hapsedenlere verilmiş güzel bir cevaptır. Hicret; Namaz, infak, sabır, cihad, oruç vd. tüm ameller gibi bütün müminlere Allah'ın bir emridir. Hicret diğer ameller gibi insanı günahlardan uzaklaştırıp takvaya eriştiren bir ibadettir.
Hicret, sadece bir takvim başlangıcı değil; bir çağın kapatılıp yeni bir çağın açılmasıdır.
Hicret, Nebevî bir harekettir, Peygamberlerin ortak kaderidir.
Hicret daha hızlı sıçrayabilmek için gerileme ve gerilmedir. Cephe değişikliğidir, Hicret; kavmiyetçilik, ırkçılık, şehircilik anlayışına vurulan darbenin adıdır. Ülke vatandaşlığından ümmet bilincine yükselmektir.
Hicret, Müslümanların zulüm düzeninin bir parçası olarak yaşamayı reddedip. İnsanî ve İslâmî haklarını gasb eden tâğutlardan berî olmak, zulme karşı çıkma ve son verme eylemidir.
Hicret, câhiliyye ile, onun kural, kurum ve bağlılarıyla ilişkileri koparıp atmak, bağımsız ve özgür olarak İslâm’a teslim olup O’nun hâkimiyeti için çalışmaktır.
Mü’min kimse, hür olarak insanca ve dâvâsı uğruna yaşayabilmek için gerekli her bedeli ödemeye hazırdır; Dünyada izzet ve Devletin, Ahirette ise cennetin bedeli Hicrettir.
Hicret, Allah’a yönelmektir, O’na yaklaşmak, O’na sığınmaktır.
Hicret, Allah'ı her şeye tercih etmektir. Sözün özü.
Hicret,imkanların tükendiği yerden imkanların üretildiği yere göç etmektir.
1-Ankebut Süresi 29/26
2-Nisa:97-99-100,Nahl:41-42-110,Hac:58-59,Tevbe:20-21,Enfal:72-74 vb. ayetlere bakılabilir.
3-Enfal Süresi 8/72-74
4-Müddesir Süresi 74/5
5-Furkan Süresi 25/30
6-Meryem/ 48
7-Nesai: Bey'at/15