Çok rüya gören birisi değilim. Başbakanımıza iftiralarla dolu montaj kasetin yayınlandığı gece bir rüya gördüm. Ailemle birlikte Sayın Başbakanımız ve ailesiyle beraberdik. Başbakanımız özellikle küçük kızım Ayşe'yi kucağına aldı çok sevdi. Birlikte çay içtik, sohbet ettik. Daha sonra ben,eşim, kızım, Emine Hanım ve Başbakanımızın kızı Sümeyye Hanım ayrı bir yerde kaldık. Siren sesleri, bağırtılar ,çağırtılar arasında içeriye elinde silahla birisi geldi. Silahı kime doğrultacağını bilemedi. Bir kaç kişi üzerinde gezdirirken, elinden silahı aldım ve içeriye girip bize silah çeken adamı vurdum. Dışarda ise kıyamet kopuyor. Sesler, bağırtılar, sirenler....Çıkıyorum, bakıyorum,ortalık karışmış, Başbakanımızı vurmuşlar...
Borca batmış, tüm Bankaları hortumlanan, kımıldayamaz, yatırım yapamaz, özgüvenini yitirmiş, ağırlığı olmayan, ezik bir Türkiye'yi, kendisine karşı yapılan "belden aşağı ve belden yukarı bütün büyük müdahalelere rağmen" uzun soluklu çalışmaların sonunda "Yeniden Büyük Türkiye", "Lider Ülke Türkiye" hayalleri kuracak seviyeye getiren Sayın Başbakanımıza Allah sağlıklı, uzun ömürler versin...
"Vefa İstanbul'da bir semttir" ama aynı zamanda da herşeye rağmen "yitirmediğimiz, yitirmememiz gereken" temel bir insani hasletimiz olması gerekir...
Paralel yapı ve dış güçler işin tadını kaçırdı. Uzun Adamı yıkmak için her şeyi deniyorlar. Yaptıkları tüm pisliklere rağmen yıkamadıkları "Uzun Adam"ı Suikastle yıkmak girişiminde bulunabilirler, dikkatli olmak lazım...
Milletimize güveniyorum. Türkiye İstiklal'ini koruyacak ve bu süreçlerden güçlenerek çıkacaktır...
"Karadeniz Boğası" ülkemizi saplandığı bataklıktan çıkarıp düzlüğe çıkarınca "Amerikan Mandası" sevenler "istemezük" demeye başladılar. Hadi beyler , işinize gidin, "Lider Ülke Türkiye" olmak için daha yapacak çok iş var...