İngiliz Sömürge İdaresi (1878 - 1960) 
 
 
Zamanında, adada yaşayan Rumlar, Yunanistan’ın teşviki ve desteğiyle 1931 yılında isyan ederek, adayı Yunanistan’a ilhak etmek istediler. Barışçı yollarla “Enosis”ı gerçekleştiremeyen Rumlar, 1953 yılında “EOKA” terör örgütünü kurdular. 1 Nisan 1955’de yayınladıkları bildiriyle Grivas’ın komutasında ki EOKA örgütü, İngilizleri ve Türkleri düşman kabul edip imha edeceklerini ve amaçlarının, Yunanistan ile birleşmek olduğunu açıkladılar. Önceleri, İngiliz askerlerine ve yerleşik ailelere saldıran Rumlar, daha sonra bu saldırılarına Türkleri’de dahil etmişlerdir. Enosis uğruna birçok masum insan ölmüş, aileler perişan olmuştur.
 
İngiltere "EOKA"nın üzerine ciddi bir şekilde gitmemiştir. Giderek artan şiddet karşısında korunma ihtiyacı duyan Kıbrıs Türk Halkı 1 Ağustos 1956 tarihinde "Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı"nı (TMT) kurmuştur. TMT Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakına karşı başarılı mücadeleler yapmıştır. Şiddet eylemlerinin tırmanması üzerine İngiltere, Makarios ve Rum liderlerle "Self-Government" üzerinde anlaşmaya çalışmıştır. Kabul görmeyince, Makarios ve Kipriyanu sürgüne gönderilmiştir. İngiltere, adanın Türk ve Rum tarafları ile birlikte Türkiye, Yunanistan ve İngiltere tarafından ortak yönetilmesini teklif etmiştir. Bu teklif, Yunanistan tarafından red edilmesine karşın, İngiltere planı uygulamaya koymuştur. Türkiye Temsilcisinin 1 Ekim 1958' de resmen ve fiilen görevine başlaması sonucu Yunanistan görüşme masasına oturmuştur.
 
Türkiye ve Yunanistan Dışişleri Bakanları Zürih'te bir araya gelerek Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulması konusunda anlaştılar. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Adnan Menderes ve Yunanistan Başbakanı Karamanlis 11 Şubat 1959' da 27 maddelik Zürih Anlaşması'nı imzaladılar. Kıbrıs Türk ve Rum Liderleri de 19 Şubat 1959'da Londra Anlaşması'nı imzalayarak Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulması üzerine anlaştılar. Bu anlaşmalara göre hazırlanan Kıbrıs Anayasası'nın kabulüyle 15-16 Ağustos 1959 gece yarısı "Kıbrıs Cumhuriyeti" ilan edildi. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ilanıyla Yunanistan "Enosis", Türkiye de "Taksim" tezinden vazgeçmiş oldu.
 
Rum tarafından Makarios Cumhurbaşkanı, Türk tarafından Dr. Fazıl Küçük Cumhurbaşkanı yardımcısı seçildi. Cumhuriyetin ilk günlerinden itibaren, Makarios başta olmak üzere pek çok yetkili, Cumhuriyeti Enosis’e (ilhak) giden bir yol olarak gördüklerini bildirmeye başladılar. Cumhurbaşkanı Makarios, 1963 yılında, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasa’sının 13. maddesini tek taraflı olarak değiştirme kararı aldı. Aralık ayında, Türklerin evleri basıldı, kadın, çoluk çocuk öldürüldü. Evler, işyerleri tahrip edilmeye başlandı. Türkler rehin alındı. Ekonomik yönden abluka uygulanmaya başlandı. Birleşmiş Milletlerin Barış Gücü Askerleri, Rum ve Türk bölgeleri arasında süren bu çarpışmaları önlemek amacıyla, 14 Mart 1964 tarihinde adaya gönderildi. Olayların tırmanması üzerine, Türkiye Cumhuriyeti Büyük Millet Meclisi, Garanti Anlaşmasının 4.maddesine dayanarak 16 Mart 1964 tarihinde, adaya müdahale kararı aldı. Türk uçakları, 7 ağustos 1964 tarihinde Rumların saldırılarını durdurma ve Erenköy’deki Türkleri kurtarmak amacıyla ihtar uçuşları yaptı. Bu gelişmeler üzerine görüşmeler başlatıldı ama bir sonuca ulaşılamadı. Rum tarafından, Türklere uygulanan idari ve askeri baskılar, artarak devam etti. 15 Kasım 1967 tarihinde, Barış Gücü kuvvetlerine rağmen, Türk’ler baskına uğradı. Grivas komutasındaki Rum ve Yunan Askeri Kuvvetleri, Geçitkale ve Boğaziçi köylerine imha harekatına giriştiler. Ada’ da 28 Aralık 1967 tarihinde, geçici Kıbrıs Türk Yönetimi kuruldu. Türkler teşkilatlandılar. Bu yönetim 20 temmuz 1974 yılına kadar Kıbrıs Türklerini yönetti. 15 Temmuz 1974 tarihinde EOKA’cı Nikos Sampson Makarios yönetimine karşı bir darbe yaptı. Makarios İngilizlere sığınmak zorunda kaldı ve adadan kaçırıldı. Samson’un hedefi, kısa sürede adadaki Türkleri yok etmek ve Türkiye’nin müdahale etmesini önleyerek Enosis’i gerçekleştirmekti. Bu amaçla çeşitli yerlerde yapılan saldırılarda toplu olarak şehit edilen Türkler, Atlılar, Muratağa-Sandallar, Topçuköy, Geçitkale (Köfünye) gibi Toplu Mezarlara gömülmüştür. Bu mezarlara Şehitlik Anıtları yapılmıştır.
 
Türkiye Cumhuriyeti, Kıbrıs adasındaki gelişmeleri ve Rumların adım adım Enosis’e giden tutumunu kaygıyla izliyordu. Nihayet Garanti Anlaşmasının 4. maddesine dayanarak, ada’ da Türklere karşı yapılan imhayı önlemek için, 20 Temmuz 1974 tarihinde müdahalede bulunmak zorunda kaldı. O günün Başbakanı Bülent Ecevit adaya çıkan Türk Askerlerinin “Sadece Kıbrıslı Türkler’e değil, Kıbrıslı Rumlara da barış getirdiğini” söylemiştir. Türklerin 12 yıl süren ızdıraplı günleri bitmiş, Türkiye’nin güvencesiyle mutlu bir yaşam ortamı tesis edilmiştir. Ancak Geçici Türk Yönetimi, gerçekleştirilen Barış Harekatından sonra, ada’ da meydana gelen Kuzeyden Güneye Rum göçlerini ve Güneyden Kuzeye Türk göçlerini düzenlemek açısından yeterli olamayınca ve siyasal gelişmeler nedeniyle zorlanınca 1 Ekim 1974 tarihinde Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi kuruldu.
 
20 temmuz 1974 Barış Harekatından sonra, Türkler ve Rumlar Kuzeyde ve Güneyde ayrı ayrı yaşamaya başladılar. 13 Şubat 1975 tarihinde ise, Otonom Türk Yönetim Kurulu ile Meclisinin ortak toplantısında “Kıbrıs Türk Federe devleti”’nin ilan edilmesi kararı alındı. Bu kararda, 1960 tarihinde kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasa’sının, Türk Toplumuna sağladığı hakların, Rumlar tarafından sürekli engellenmesi ve Rumlarla bir arada yaşama imkanının kalmamış olması etkili olmuştur. İki toplumun, yan yana fakat ayrı bölgelerde, bir federasyon çatısı altında yaşamaları düşünülmüştür. Türk Federe Devleti Başkanlığına da Rauf R. Denktaş getirilmiştir.
 
Rum Yönetiminin, Kıbrıs’ta tek meşru hükümet olarak kendilerini görmeleri ve Barış Anlaşmaları Toplantılarında alınan kararları kabul etmemeleri, Türk Halkının ortaklık statüsünü reddetmeleri, görüşmeleri sürekli engellemeleri 13 Mayıs 1983 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulundan çıkarttıkları tek yanlı karar ve Avrupa Konseyi Danışma Meclisinde yaptıkları kabul edilemeyecek çıkışları, Türk Halkının sabrını taşırmış ve Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi karar alarak, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni” 15 Kasım 1983 tarihinde ilan etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, yeni kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanıyan ilk ülke olmuştur.
 
1984 tarihinden günümüze kadar, gerek Birleşmiş Milletler nezdinde, gerek garantör devletler ve AB nezdinde, yapılan çözüm çalışmalarının sonucunda, 15 Kasım 2002 tarihinde BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Kıbrıs’a gelerek taraflarla görüşmüştür. BM Genel Sekreteri, Kıbrıs Rum Kesimi Lideri Glafkos Klerides’le görüştükten sonra KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’la da bir araya gelmiştir. Annan, Kıbrıs’ta sorunun çözümü için, daha ileri bir adım atılmasını sağlamaya çalışmıştır.
 
24 Nisan 2004 tarihinde Kofi Annan’ın hazırladığı “Annan Planı “ her iki toplumda referanduma sunulmuştur. Kuzey Kıbrıs’ta % 64.91 Evet, % 35.09 hayır, Güney Kıbrıs’ta %75.83 hayır, % 24.17 evet oyu çıkmıştır. Kuzey Kıbrıs % 64.91 evet oyu vererek Annan planına destek verdiğini ve çözümden yana olduğunu bir kez daha göstermiştir.
 
23 Nisan 2003 tarihinden sonra Güney ile Kuzey arasında bazı kapılar karşılıklı olarak açılarak iki tarafta yaşayanların gidip gelmeleri sağlanmıştır. Bu davranış iyi bir niyetin önemli göstergesi olmuştur.


Kaynak: Yakın Doğu Üniversitesi.