KKTC’ye Nasıl Gidilir?

Tatil için bir yere gitmek istiyorsanız, tüm yıl boyunca güneşli hatta kışın bile ılıman olan iklimi ile KKTC oldukça iyi bir seçim olabilir.

KKTC’ye İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Hatay’dan direkt uçak seferleriyle veya Mersin Taşucu Limanından gemi veya deniz otobüsleri ile gidilebilir.

KKTC’ye pasaport veya kimlik ile gidilebilir. Öğrenci olarak okumaya veya çalışmaya gidiyorsanız pasaport ile giriş yapmanız gerekmektedir aksi takdirde ülkeden ayrılarak yeniden giriş yapmanız gerekecektir.

T.C vatandaşları için vize gerekmemektedir. Gidiş amacınıza göre 3 Ay’a kadar kalış müsaadesi girişte verilmektedir. 
Turist olarak gidiyorsanız Nüfus cüzdanınız ile giriş yapabilirsiniz nüfus cüzdanı yerine geçen ehliyet vb. belgelerle giriş yapmanız mümkün değildir.

KKTC’de oturma izni olmayanlar Türkiye’den pasaport ile çıkış yapmak isterlerse 15 TL çıkış harcı yatırmaları gerekmektedir. Nüfus cüzdanı ile çıkış yapanlar harçtan muaftır.

KKTC’ye deniz yolu ile adınıza kayıtlı otomobilinizi götürerek orada kullanmanız mümkündür. Otomobilinizi götürebilmek için Taşucu’nda Turing’e müracaat ederek ücretli triptik işlemlerini yaptırmanız, Aracınız ile birlikte gemi ile seyahat etmeniz aracınız için gemi bileti almanız ve KKTC’ye girişte trafik sigortası yaptırmanız gerekmektedir. Ayrıca KKTC’de sol trafik uygulandığını araçların direksiyonlarının sağda olduğunu ve Türkiye’den farklı trafik kuralları olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir. Kısa süreli gidişler için araç ile gitmek cazip olmayacaktır.
 
KKTC’de gezilip görülecek yerler:

Lefkoşa

Derviş Paşa Konağı

Derviş Paşa Konağı surlar içinde tarihi çevre dokusunu en yoğun biçimde koruyan Arabahmet Mahallesi Beliğ Paşa sokakta yer almaktadır. 19 yüzyıl başlarında inşa edilmiş, iki giriş kapısı olan konağın esas (cümle) giriş kapısı üzerinde hicri 1219 (miladi 1807) tarihi okunmaktadır. Konak sahibine atfen Derviş Paşa Konağı ismi ile anılmaktadır.

Kıbrıs Özel Etnoğrafya Müzesi

Kıbrıs'ta son 150 seneyi konu alan, yaşayan halkların "üretken" kimliğini, günlük hayatlarında kullandıkları zanaat ve sanat eserlerini sergilenmektedir.

Saçaklı Ev Müzesi

Lefkoşa Surlariçi’nde, Selimiye Camisi’nin güneydoğusunda, Kütüphane Sokak’tadır. Bulunduğu bölgenin tarihi yapısıyla bütünlük sağlayan Saçaklı Ev’e bu ismin verilmesinin nedeni; yola doğru çıkma yapan ve yapının köşk odası denilen bölümünün geniş saçaklarıdır. İki katli “L” biçiminde bir plâna sahip olan Saçaklı Ev’in ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmemektedir. Yapılan araştırmalar binanın yapım tarihinin ortaçağa dayandığı hususunda bilgi vermektedir. Adanın Osmanlı idaresine geçtiği 1570 yılından sonra binanın kalıntılarından faydalanılarak yapı genişletilmiştir.

Lüzinyan Evi

Lefkoşa Sur içinde olan ve 15.yüzyıldan günümüze gelen, Gotik kemerli giriş kapısı ve üzerinde armaları, Osmanlı Dönemi ahşap tavanlarıyla güzel bir köşktür.

Mevlevi Tekke Müzesi

Kıbrıs'ın Osmanlı döneminin en önemli eski  eserlerinden bir olan Mevlevi Tekke, Lefkoşa Surlariçinde Girne Kapısı'nın hemen ilerisinde yer almaktadır. XVII y.y. başlarında Emine Hatun'un bağışladığı geniş arazi üzerine inşa edilmiştir. Mevlevi tarikatının Kıbrıs'ta bir uzantısı olarak kullanılan Mevlevihane daha önce kurulan Arab Ahmet Mevlevihanesi ile Ferhat Paşa Mevlevihanesinin bir devamı olarak kabul edilmektedir.Kıbrıs'ın Osmanlı idaresine girdiği 1571 yılından sonra diğer tarikatların yanı sıra Konya ve Karaman gibi yerleşim birimlerinden Kıbrıs'a göç edenler tarafından getirildiği tahmin edilmektedir.

Barbarlık Müzesi

Adada tatsız olayların başladığı 1960’lı yıllarda, kanlı noel diye adlandırılan gecede Rumların saldırıları arttı. Binbaşı Nihat İlhan’ın evde olmadığı bir akşam evine baskın düzenlendi ve eşi ve çocukları öldürüldü. Ev, içinde  hiç bir şeyde dokunmadan müzeye çevrildi. Küvetteki kan lekeleriyle, duvarlardaki fotoğraflar ve kurşun izleri ile evin içinde tam anlamıyla kan donduran bir ortam var. Günümüz de o günleri hatırlatan en güzel yerlerden birisi.

Milli Mücadele Müzesi

Lefkoşa’nın burçlarından onbirincisi olan Musalla Burcu üzerinde, Mücahitler Sitesinde kurulmuş bu müzede 1878 yılından günümüze kadar devam eden Kıbrıs Türk Toplumunun Milli Mücadelesinin belgeleri, silah örnekleri, kullanılan teknik cihazları ve fotoğrafları ile Sancak ve Bayrakları sergilenmektedir

Girne Kapısı

Venedik Dönemi’nde surlarla çevrili Lefkoşa’ya giriş ve çıkışların yapıldığı orijinal üç kapıdan biridir. Lefkoşa tahkimatının inşa edilmesine büyük katkı sağlayan dönemin Venedik askeri valisi Francesco Barbaro’nun adından dolayı kapıya Porta Del Proveditore (Vali Kapısı) adı verilmiştir. Osmanlı ile İngiliz Sömürge Dönemleri’nde Lefkoşa – Girne yolu buradan geçtiğinden ‘’Girne Kapısı’’ adıyla bilinir olmuştur.

Surlariçi

Askeri mimarinin en mükemmel örneklerinden biri olan Lefkoşa Surları, 5 kilometre uzunluğunda, birbirlerine uzaklıkları eş 11 burçtan ve 3 anıtsal kapıdan oluşmaktadır. Lüzinyanlar döneminde Kent, surlar içi ve surlar dışı olarak iki bölümde incelenebilir. Lefkoşa’da halen varlığını sürdüren ve kente büyük bir güzellik katan surlar, Venedikliler tarafından inşa edildi. 11 tabyası bulunan surlarla, Lefkoşa yuvarlak bir kent haline getirilmişti. Lefkoşa’nın surlariçi bölümüne, üç kapıdan girilirdi: Girne kapısı, Baf kapısı, Mağusa kapısı… Surlariçinin en önemli yerleşim mekânlarından bazıları; Yenicami, Arabahmet, Samanbahçe, Kafesli, Haydarpaşa, Arasta, Asmaaltı gibi bölgelerdir. Kent insanının sebze, meyve, et ve her türlü ihtiyacını karşıladığı Bandabuliya ile eskiden köy otobüslerinin park ettiği hanlar da dikkat çeken yapılardır.

Büyükhan

Osmanlıların 1571’de Lefkoşa’da inşa ettikleri ilk binadır… Vali (Beylerbeyi) Muzaffer Paşa tarafından yapıldı. İngilizler bunu hapishane olarak kullandılar. Osmanlı döneminde; zanaat ve alışveriş merkezi olarak Lefkoşa’da başta Kumarcılar Hanı ile Deveciler Hanı olmak üzere 20’ye yakın han vardı.

Selimiye Cami

Lüzinyan döneminde baş kilise olarak kullanılan St. Sophia Katedrali, Osmanlılar tarafından camiye çevrilmiş ve “Selimiye Camii-Ayasofya” adını almıştır. Bu muhteşem tarihi yapı; 1326 yılından beri önce Hristiyanlara sonra da Müslümanlara ibadet mekânı olarak hizmet etmektedir.

Kumarcılar Hanı

Eski adı “Buğday Pazarı” olan şimdiki Asmaaltı Meydanı’nın kuzeyinde yer alan kesme taştan yapılmış, yamuk planlı küçük bir handır. Lefkoşa’nın Büyük Han’dan sonra gelen en büyük ve en eski hanıdır. Yapım tarihi kesin olarak bilinmiyor olmasına karşın, M.S XV-XVI. Yüzyılda Ortaçağ’a ait eski yapı kalıntılarından da yararlanılarak ayni dönemlere ait kalıntılar üzerine kurulduğu belirlemesinde bulunulmuştur. Nitekim hanın girişinden hemen sonra görülen kemerli giriş kapısı ile hanın kuzeybatı köşesindeki odada sergilenen temel kalıntıları Venedik veya Luzinyan dönemine aittir.

Yiğitler Burcu Parkı

Lefkoşa Surlarının üzerindeki burçlardan onbirincisi olan Yiğitler Burcu günümüzde bir park olarak kullanılmaktadır. Kıbrıs Türk Futbol tarihinin en önemli kulüplerinden biri olan Çetinkaya Spor Kulübü’nün maçlarının yapıldığı Taksim Futbol Sahası ve Ledra Palas ile Rum kesiminden Dragos Meydanı, Baf Kapısı bu parktan çok güzel görülmektedir.

Ayluka Kilisesi
 
1758 yılında Başpiskopos Philatheos döneminde yapılan kilise, adını Aziz Luka’dan almıştır. Günümüzde Halk Sanatları Derneği (HAS-DER) idari merkez binası olarak kullanılmaktadır.