“Sivastopol da bulunan ‘asâkir-i nizâmiyye-i şâhâne içün hatap yerine kullanılmak üzere Sinop limânında harîkzede olan süfün-i şâhâne-i mefsûhiyyenin gönderilecek gemilere tahmîliyle ol tarafa irsâli……….. tahrirât-ı senniyye mûcibince yirmi bin çeki hatap Sinop ve Akliman iskelelerine tenzîl kılınıp hâzır ve âmâde kılınmış……..”
Kalan enkaz 1950’lı yılların başında bir gemi söküm firmasına ihale yoluyla satılmıştı. Bu firma Sinop limanı ve çevresinde bulunan batıkları dinamitle parçalamak suretiyle tamamen yok edilmesine sebep olmuştur. Sonraki yıllarda Üzerine dalga kıran, iskele yapılmış ve karaya vurdukları yer olan eski tersane (cezaevi) surlarının önünde adeta bir gemi mezarlığını andıran bu bölgedeki kalıntıların üzerine toprak dolgu yapılmıştır.
XVIII. Y.Y. başlarından beri Osmanlı Devleti için büyüyen bir tehlike olarak gelişen Çarlık Rusya’sı Rumeli’nde ve Kafkasyalardan sonra denizde de kendini göstermişti. Osmanlı kıyıları Rus tehdidi altındaydı. Bunun en açık örneği Sinop’ta görüldü.
Sinop baskını Osmanlı tarihi ve hatta Avrupa tarihi için önemli sonuçlar doğurdu. Özellikle İngiltere ve Fransa’da basın, Rusya aleyhine kampanyalar başlattı. Savaş aleyhtarı düşünceler tamamen değişti. 2 Kasım’dan beri İstanbul önlerinde demirli bekleyen İngiliz ve Fransız gemileri 1854 Ocak ayı başlarında Karadeniz’e açıldı. Çar Nikola İngiliz ve Fransız donanmalarının bu hareketini protesto etti. Arabuluculuk tekliflerini de reddetti. Bunun üzerine her iki devlet Rusya’ya bir ültimatom vererek; “Eflak ve Boğdan’ın derhal boşaltılmasını, Osmanlı devletinin toprak bütünlüğünün tanınmasını ve Ortodoks tebaa üzerinde himaye taleplerinden vazgeçilmesini” istediler. Çar ültimatom’u reddettikten başka Osmanlı topraklarına hücum emri verdi.
12 Mart 1854 günü; İngiltere ve Fransa, Rusya’ya savaş ilan ederek Osmanlı İmparatorluğunun yanında savaşa girdi.
SONUÇLARI
SONUÇLARI
Bu savaşın sonunda kazanan İngiltere oldu. Bu şekilde bir politika izlemesi, iki ana başlıkta anlatılabilir;
Birincisi; Karadeniz’de gittikçe güçlenen ve sıcak denizlere inme politikasını gerçekleştirmeyi hedefleyen Rusya’ya önemli bir darbe indirerek Ülkesinin doğu Akdeniz’deki emniyetini sağlamak ve üstünlüğünü korumak.
İkincisi; Osmanlı’dan sonra ikinci büyük Türk devleti olan Hindistan’da ki Babür İmparatorluğu’nu yıkmak Hindistan’ı sömürge haline getirmek. Bu arada Osmanlı devletini savaşla meşgul etmek, yapacağı yardımlarla kendisine minnettar bırakmak ve vereceği borçlarla ekonomik yönden bağımlı hale getirmek.
Nitekim, Osmanlı Devleti, İşgal altındaki Tuna Prensliklerini kurtardıktan sonra savunmada kalmayı benimsemişse de, İngiltere Savaşı Kırım sahasına yaymıştı. Sonucunda Rus Karadeniz donanması imha edilmiş, Sivastopol Limanı tahrip edilmiş, başta Çar I. Nikola olmak üzere Rusya’nın Değerli komutanları ve bahriye personeli hayatlarını kaybetmiştir. Bütün bunlara rağmen İngiltere Tatmin olmamış ve Baltık’ta yeni bir hattın açılmasını istemiştir. Müttefikleri kabul etmediği için uygulayamamıştır. Sivastopol harekatıyla İngiltere ilk amacını gerçekleştirmiş ve dünya denizleri üzerindeki hakimiyetini daha da artırmıştır.
Hindistan’a gelince XIX. Y.Yılın başlarında bu ülkede nüfusunu artıran İngiltere; 1813, 1833 ve 1853 Yıllarında hazırladığı kanunlarla hakimiyetini tam tesise çalışıyordu. Kırım savaşından sonra 1857 yılında II.Bahadır Şah’ı esir ederek Babür İmparatorluğuna son vermiştir. Babür soyundan gelen Türk’leri idam ettirmiştir.
Rusya’nın yayılma siyaseti, Rusların Akdeniz’e inmesi ve Hindistan yolunu kesmesi anlamına geliyordu. Lord J. Russel, Kırım savaşı öncesinde şu açıklamayı yapmıştı; “Rusya’yı şimdi Tuna kıyılarında durduramazsak, günün birinde İndus kıyılarında durdurmak zorunda kalacağız.” İngiltere’nin İstanbul elçisi Lord Stratford Redcliffe de aynı düşüncedeydi.
Sinop faciası, İngiltere’nin rakibi Rusya’ya karşı askeri ve ekonomik üstünlük sağlaması; Hindistan’ın yanı sıra Orta doğu’da hakimiyet kurma hedefine varması açısından bir fırsat olmuştur. Osmanlı Devleti ise İngiltere’nin bu çok yönlü çıkarlarına alet edilmiş, savaş sırasında aldığı borçlarla ekonomik çöküntüye sürüklenmiştir.
30 Mart 1856 günü; yapılan Paris antlaşması sonunda Sinop ikinci yıkıcı darbeyi almıştı. Çünkü Türkler ve Ruslar Karadeniz’de ki tersanelerini karşılıklı olarak lav edeceklerdi. Sinop bu kez ekonomik anlamda yıkıma uğratıldı. Mühendisler, Kalfalar, ustalar, Marangozlar, demirciler, kalafatlar vb.gibi iş gücü başka tersanelere dağıldılar.
ŞEHİTLER ÇEŞMESİ
Sinop deniz savaşında şehit düşenlerin ruhlarını şad etmek amacıyla, sahilde Tersane yakınında büyük ve güzel bir çeşme yaptırılması için Sultan Abdülmecit Han tarafından Kastamonu Sancağına ve Sinop’ta bulunan Hasan Paşa’ya, 18 Mart 1854 tarihli bir belge gönderilmiştir. Bu belge ile Tersane yakınında deniz kenarında yer belirlenerek büyük bir çeşmenin yapılmasının kararlaştırıldığı belirtilmekte, çeşme için getirilecek suyun kaç saat mesafede bulunduğu ve masrafının ne kadar olacağı keşfinin yapılarak İstanbul’a bildirilmesi istenmektedir.
“Kastamonu valisiyle Sinop’ta bulunan hasan Paşa’ya; Mukaddemce Sinop limânında vukû’bulan muhârebede şerbet-i şehâdet-nûş ederek vefât etmiş olan ‘asâkir-i bahriyye-i şâhânenin ervâhıçün isticlab-ı da’vet-i hayriye niyyet-i hâlısasiyle sâye-i murâd-vâye-i cenâb-ı mülûkânede deniz kenarında münâsip bir mahalde müceddeden bir çesme binâ ve ihyâsı musammem ve bunun âsâr-ı hayriyyeden bulunması cihetiyle hafifce bir şey olmayıp teklîfce inşâ olunacağı emr-i mühimm olduğundan mevkice münâsip olarak mahalliyle icrâ ettirilecek su kaç sa’at mesâfede ve ne kadar masûre su bulunacağının ve bunun inşâsında istihdâm olunacak ‘amele ol tarafça verilmesi lâzım gelecek yevmiyenin ve birde ebniyyesinden ma’ada mahalline göre su yollarının tanzîm ve tesviyyesi ne miktâr masrafla vücûda geleceğinin mahallinden isti’lâm ve istiknâhı tasvîb olunarak…. Lütfen ve ihsânen keyfiyyetinin mahallince tahkîk ve tedkîkiyle bi’l-icrâ emr-i savb-ı ‘âciziyle beyân ve iş’ârı…
Fi 18 Cemâziyelasir sene70”
4 Nisan 1854 (5 Recep1270) İstihkâm Miralayı Tevfik Bey’in tarihli raporu şöyledir;
Bu emir gereğince görevlendirilen İstihkâm Miralayı Tevfik Bey, Sinop çevresindeki araştırmasını tamamlamış ve konu ile ilgili olarak hazırladığı raporu, Kastamonu valisi Hamdi Paşa’ya takdim etmiştir. Hamdi Paşa, bu raporu kendi arz tezkiresi ile beraber İstanbul’a göndermiştir.
“Geçenki Sinop hâdisesinde şerbet-i şehâdet-nûş eden ervâh-ı şühedâ içün bu def’a mücdahîeddeden inşâsı irâde ve tasmîm buyurulan çeşmeye lüzûm-ı derkâr olan mâ-i lezîz etrâf-ı kasabada bi’t-taharrî çeşme-i mezkûr mahalline yedibin zirâ’ mesâfede Sultan Pınarı nâm mahalde ‘uyûn-ı keşf olunan mâ-i lezîz daimi suretde üç masûra kadar olduğu tahmin kılınmış ve bu mikdâr su çeşme-i mezkûre kâfi ise de yollarda eksilmesi hâtırası ile mâ-i mezkûrun getirileceği tarîk üzerinde ve ikibin yediyüz adım beri tarafında boşa câri Hamamlı suyu ta’bir olunur iki masûra kadar mâ-i cârinin dahî masrafsızca ve kolaylıkla ilâvesi mümkin olup bunların ikisi mecmû’i beş masûraya iblâğ-birle mâ-i mezkûrun bu vechile icrâsı takdirinde iç kal’a derûnundan geçeceğinden orada bulunan kuru çeşme dahî bu sırada ihyâ ve hayrât-ı mezkûrenin iki tarafdan icrâ olunacağı mülâsebesiyle mezkûr suların icrâsı içün müceddeden yapılacak su yolu ile çeşme inşâsı tasmîm olunan Gümrük iskelesi meydânına yüz arşun sathında ve beş arşun kaddında bir hazine ve etrâf-ı erba’ası musluklu kâffe-i edevâtiyle bir bâb-ı çeşme inşâsına râyic-i beldeye tatbîken bi’l-hesâb masârif vaki’asını mübeyyin memhür bir kıt’a keşf defterinin tanzîm ve takdîmi emr ü fermân buyrulmuş olduğuna binâen imtisâlen li’l-emrü’l-‘âli işbu defter ol vechile ma’rifet-i çâkerânemle tanzîm olunmuştur ki ber vech-i âti zikr ü beyân olunur”.
Tevfik Bey’in Hamdi Paşa’ya takdim ettiği bu keşif defterinde mermer masrafı hariç, yapılacak çeşme ve su yolları masrafının bölgedeki rayiç üzerinden tahminen doksan bin yedi yüz elli kuruş olacağı belirtiliyordu;
“İşbu çeşmenin vücûh-ı erba’asına mermer kaplaması ve yalakları mermerden olması ve mahal-i münâsebelerinin ve zamik taşlarının ba’zı oyma ve yaldız ve emsâli şeylerle tezyîn olunması murad buyrulduğu hâlde burada mermer ustası bulunmadığından bunların masârifi Dera’âdet’de hesâp olunarak bi’l-i ‘mal numara vaz’iyle irsâli lâzım geleceğinden, masârıf-ı mezkûre hâriç ez-keşf olarak yalnız evsâf-ı mezkûre ile hazineli bir bâb-ı çeşme inşâsı ve beş masûra mâ-i lezîzin icrâsı içün yapılacak su yolunun masârıfı vâkı’ası râyic-i belde ve ka’ide-i mimâriyyeye tatbîken ber mûcib-i bâlâ doksanbin yediyüzelli guruş olduğu ‘inde’l-keşf-tebeyyün etmiş olmağın sâdır olan fermân-ı ‘âlilerine imtisâlen işbu defter bi’t-temhîr takdîm-i hâk-pâ-yı ‘âli-i asafâneleri kılınmışdır. Ol bâbda ve her hâlde emr ü fermân hazret-i men lehü’l-emrindir.
Bende Fi 5 Recep sene 70”
Miralay-ı İstihkâm
Tevfik
Kastamonu valisi Hamdi Paşa, 12 Nisan 1854 (13 Recep 1270) tarihli arz tezkiresinde, deniz ve kara yolu itibariyle Gümrük İskelesi Meydanının çeşme inşası için uygun bir yer olduğunun meclisçe kabul edildiğini belirtmekteydi. Bu arz tezkiresi ile Tevfik Bey’in raporu, Sadrazam tarafından Sultan Abdülmecit’e sunuldu. Verilen rapora uygun olarak çeşmenin yaptırılması Padişah tarafından da olumlu bulunmuş ve sevabına ortak olmak için Padişah ve bazı ileri gelen devlet adamları nakdi yardımda bulunmuşlardır.
Bu yardımların kayıtlı olduğu defterde Padişahın elli bin, diğerlerinin de Elli yedi bin olmak üzere toplam yüz yedi bin kuruş yardımda bulundukları açıklanmaktadır.
Tevfik Bey’in hazırladığı rapora uygun olarak inşa edilen bu çeşme, kubbeli ve dört köşeli olup üç tarafında su musluğu bulunmaktadır. Kuzey ve güney cephelerinde kitabe mevcut olup güney (deniz) cephesindeki ön yüzünde sağ ve sol tarafında Sultan Abdülmecit’in tuğraları bulunmaktadır. Buradaki kitabe metni şöyledir;
“Uğûr-ı mükâfat mevfûr din ü devlet-i ‘âliyyede garîk-ı deryâya rahmet
Ve câm-ı nûş-ı Kevser-i şehâdet olan şühedâ-yı benâmın tervîc-ı rûh-ı
Latîfleri içün sâye-i ihsan-mâye-i hazret-i şâhânede cânib-i
Eshâb-ı hayrâtdan inşâ kılınan çeşme-sâr teberrük âsârdır.
Sene 1274”
Çeşmenin kuzey cephesinde ki kitabenin sağında ve solunda Sultan Abdülmecit’in tuğrası bulunmadığı gibi, ilaveten en alt satırda, “Ketebehü Mehmet Zeki, sene 1274, elmevla gaferelehü” tabiri kullanılmaktadır.
Kitabesindeki tarihten de anlaşılacağı gibi 1857/1858 (1274)’de yaptırılmıştır. Günümüzde de sapa sağlam ayakta durmaktadır. Çeşmenin üzerinde sonradan Latin harfleriyle yazılmış (Türkçe) olan kitabede; çeşmenin, şehitlerin üzerinden çıkan paralarla yapıldığı yazılmıştır. Bu güne kadar bu yanlışlık hep dile getirilmesine rağmen düzeltilmemiştir.
“……çeşmenin inşâsına münâsip mahal, meclisce tezekkür ve mütâla’a olundukda Sinop kazasında Gümrük İskelesi Meydanı çeşme inşâsına elverişli ve berren ve bahren dahi kullanışlı bir mevki’ olup çeşme-i mezkûrun mahal-i mezbûrda inşâsı tensîb olunmuş…”
“ Taraf-ı eşref-i şâhâneden ihsân buyurulan ellibin guruş Sinop’ta inşâ olunacak çeşmenin tefsiye-i masârifiçün vükelâ-yı fihâm ve me’mûrîn-i sâire hazeratı taraflarından verilen mebâliğin yükûnu elliyedibin guruş…”
ŞEHİT VE GAZİLER İLE DUL VE YETİMLERE AYLIK BAĞLANMASI AYRICA SAVAŞTAN ZARAR GÖREN HALKIN ZARARLARININ KARŞILANMASI YAPILANLAR
Osmanlı Hükümeti, Sinop faciasında şehit düşenlerin ailelerinin, yaralı olup çalışamayacak durumda olan gazilerin, ve Sinop’ta evi dükkanı yandığı için zarara uğrayan halkın zararlarının karşılanması için hemen harekete geçmiş bazı gerekli önlemleri almıştır.
Savaş sırasında, şehit düştükleri tesbit edilen Deniz subay ve Erlerinin dul ve yetimlerine maaş bağlanması uyarınca şehit Mülazimlerin annelerine hayat boyu ayda kırk kuruş, eşlerine elli kuruş, çavuşların ve gemi imamlarının annelerine de otuzar kuruş aylık bağlanmıştır.
Savaşta yaralanan ve iş göremeyecek derecede sakatlananlar da dikkate alınarak malülen emekliye sevk edilmeleri uygun görülmüştür. Bu konudaki belge aşağıdadır;
“Sinop limânında vukû’ bulan muhârebede mecrûh olan neferâttan yirmibeş neferin ba’de-zin silk-i askerîde istihdâm elvermeyeceğinden nizâmına tevkîfen icrâ-yı teka’ütlüğü husûsu bahriye hastanesi sertabibi ‘izzetlü Bey bendeleri tarafından ifâde ve inhâ olunmuş ve bu makûle mecrûhlara ta’yin olunan ma’aşlar bir raddede olmayıp, çavuşa kadar cerhlerinin derecesine göre, yirmiden yüzyirmi ve bunların içlerinde iki eli ve iki ayağı veyahud bir eli ile bir ayağı maktû’ veya ‘amelden sâkıt olanlar ile iki gözü a’mâ bulunanlara ikiyüz guruş ve mülâzimlere dahi ma’aşlarının sülüsünden bed’en ile ikiyüz elli ve yüzbaşılara günlük ma’şının sülüsünden bed’en ile bir misline kadar ma’aş i’tâ ve kolağasından miralaya değin bunların cerh ve malûliyetleri hakkında ta’yîn ve beyân olunarak derecâna göre ma’aşlarının rub’ı ve sülüsü ve ba’zan nısfı ve nihâyet derece olarak sülüsânı tahsîs olunmakda bulunduğu vâki olan isti’lâma mebnî tarâf-ı sâmi-i hazret-i ser’askerîden beyân ve izhâr buyurulmuş ve neferât-ı merkûmeden yedi neferi birinci ve beş neferi ikinci ve diğer altı neferi üçüncü ve iki neferi dördüncü ve beş neferi beşinci derecede mecrûh olduğu bi’l-mu’ayene tebyîn etmiş olduğu Mekteb-i Tıbbiye-i şâhâne Nâzırı semâhatlu Efendi hazretleri tarâfından ifâde ve i’lâm olunmuş olduğundan keyfiyet meclis-i bahriye’ye lede’l-havâle usûl ve nizâmına nazaran bunlardn birinci derecede olanlara yirmibeş ve ikinci derecede olanlarına kırk ve üçüncü derecede olanlara altmış ve dördüncü derecede bulunanlarına seksen ve beşinci derecede olanarına yüzer guruş ma’aş tahsîsi ……..”
Bu belgeden anlaşılacağı gibi Tersane Amirliği Hazinesinden ödenecek emekli aylıklarının belirlenmesinde, rütbeler ve yara dereceleri beş sınıfa ayrılmıştır. Buna göre;
Buna göre Er’den çavuşa kadar yara derecesine göre yirmiden yüzyirmi kuruşa kadar aylık ödenecekti. Ancak bunların içinde iki eli ve iki ayağı veyahut bir eli ile bir ayağı kesik ve kullanılamayacak derecede sakat olanlar ile iki gözü kör olanlara ikiyüz kuruş verilecekti. Mülazimlere aylıklarının üçte birinden ikiyüz elli kuruşa kadar, yüzbaşılara günlük yevmiyesinin üçte birinden bir misline kadar, kolağasından Miralaya kadar olanlar ise, beyan olunacak yara derecesine göre aylıklarının dörte biri, üçte biri veya yarısı ve nihayet son derecede olanlara da aylığının üçte ikisi emekli aylığı olarak bağlanmaktaydı.
Sinop Deniz Savaşında Ayağından yaralı olarak Ruslara esir düşen Filo komutanı Patrona Osman Paşa, Kaymakam Ali Mahir Bey, Binbaşı Hasan Bey, ile Mülazim Halil Efendi’ye ait aylıkların haleflerine verilmesi usul gereği ise de onların ülke dışıda bulunmaları nedeniyle, rütbelerine mahsus olan aylıklarından Osman Paşa’nın hanesine aylığı ve tayinatının üçte biri, Ali Mahir Bey’in hanesine aylığının yarısı ve tayinatının tamamının verilmesi uygun görülmüştür. Diğer esirlerden Hasan Bey ile Halil Efendi’nin İstanbul’da hanelerine siparişleri bulunmadığından, bunların aylık ve tayinatlarının tamamı hazinede alıkonulmuştur. Riyale Hüseyin Paşa’nın aile fertlerine de uygun miktarda maaş bağlanması kararlaştırılmıştır.
Mısır’dan gelerek Osmanlı Filosuna katılan gemilerde bulunan bahriyye askerlerinin de mağduriyetleri dikkate alınmış ve onlara da aylık bağlanması için gerekli yaptırımların uygulanabilmesi için emir verilmişti. Bu konuda Darü’ş-Şurâ-yı Askerî tezkiresinde şöyle ifade edilmiştir;
“………… Düşman karşısında fedâ-yı nefs ü cân edenlerin fâmilyalarının ve evlâd-ı ‘iyâllerinin düçâr-ı müzâyaka ve zarûret olmamak içün, mensûb oldukları memleketleri ve vülât ve mutasarrıf ve kaimmakamları tarafından tahkîk edilerek gerekli ma’aşların bağlanması …….. ziyâde mecrûh olarak ba’dema istihdâmları elvermiyenlerin dahi tekâ’üden ihraç ile onlara da tekâ’üd ma’aşının bağlanması……
Fi 26 Cemâziyelahir sene 70”
Sinop deniz savaşında kaybettiğimiz gemiler
1- Geminin adı : Kaid-i Zafer II (zafere konan)
Sınıfı : Firkateyn
Yapım yeri : Sinop tersanesi
Yapım yılı : 1825
Boyu : 164’ = 66 Zıra = 52 metre
Eni : 38,5’ = = 12 metre
Ambar yüksekliği : 19’ = = 5,8 metre
Çektiği su : 16’ = = 4,9 metre
Top Namlusu Sayısı : 50 adet
Lumbar sayısı : 18 + 18 Top güvertesi 24 Librelik, 7 + 7 kasaralarda 6 Librelik
Çap (Kıyye) : 9,5
Personel sayısı : 470 Kişi
Mimarı : Tanas Kalfa
Mühendisi : Ali Efendi
Geminin Kaptanı :
( Kaid-i Zafer I : 1825 yılında Sinop tersanesinde inşa edilmiş ve 20 Ekim 1827 yılında Navarin de ağır hasar görmüş ve yeniden onarılmış firkateyn sınıfı bir savaş gemisiydi).
2- Geminin adı : Nesim-i Zafer (zafer Rüzgarı)
Sınıfı : Firkateyn
Yapım yeri : Sinop tersanesi
Yapım yılı : 18 Ağustos 1827
Boyu : 164’ = 54 Zıra = 48 metre
Eni : 40,5’ =
Ambar yüksekliği : 6,4 metre
Çektiği su : 5 metre
Top Namlusu Sayısı : 48 adet
Lumbar sayısı : 17 + 17 Top güvertesi, 24 Librelik, 7 + 7 Kasaralarda 6 Librelik
Çap (Kıyye) :
Personel sayısı : 480 Kişi
Mimarı : Şakir kalfa
Mühendisi : Ali Efendi
Kaptanı : Binbaşı Yalovalı Hasan Bey
(Nesim-i Zafer I Firkateyn’i 1793 yılında Rodos’ta inşa edilmiş 40 top Lumbarlı 375 personelli bir gemiydi 20 Ekim 1827’de. Navarin’ de battı. Nesim-i Zafer II Sinop Ayanı Kavizadeoğlu Hüseyin Beyin Yeğeni tarafından Sinop Tersanesinde Yaptırılarak donatılmış ve Osmanlı donanmasına hediye edilmiştir).
3- Geminin adı : Nizamiye
Sınıfı : Firkateyn
Yapım yeri : İstanbul tersanesi
Yapım yılı : 20.Ağustos.1837
Boyu : 183,7’ = 75,2 Zıra = 54 metre
Eni : 53,1’ = 21,3 Zıra = 16,2 metre
Ambar yüksekliği : 25’ = 00 Zıra = 7,6 metre
Çektiği su : 19’ = 00 Zıra = 6,4 metre
Top Namlusu Sayısı : 64 Adet
Lumbar sayısı : 25 + 25 Top güverteleri, 24 Librelik 7 + 7 Kasaralar 6 Librelik
Çap (Kıyye) : 12,12
Personel sayısı : 540 Kişi
Mimarı : Mehmet Kalfa
Mühendisi : Ros (Rhodes)
Kaptanı : Binbaşı Arap Kadri Bey
(Riyale Bozca adalı Hüseyin Bey’in Sancak gemisi Nizamiye dönemin en boylu gemilerinden biriydi).
4- Geminin adı : Navek-i Bahri (Deniz oku)
Sınıfı : Firkateyn
Yapım yeri : Fatsa tersanesi
Yapım yılı : 1834
Boyu : = Zıra = 48 metre
Eni : 23,6’ = 17,4 Zıra = 13,4 metre
Ambar yüksekliği : 17,4’ = = 7,2 metre
Çektiği su : 5,2 metre
Top Namlusu Sayısı : 42 adet
Lumbar sayısı : 17 + 17 Top güvertesi, 24 Librelik, 7 + 7 Kasaralar 6 Librelik
Çap (Kıyye) : 12,7
Personel sayısı : 420kişi
Mimarı : Manol Kalf
Mühendisi : Sadık Efendi
Kaptanı : Binbaşı İmamoğlu Ali Bey
5- Geminin adı : Avnillah II
Sınıfı : Firkateyn
Yapım yeri : Sinop
Yapım yılı : Ekim 1852
Boyu : 150’ = 60 Zıra = 46 metre
Eni : 23,5’ = 19 Zıra = 14,6 metre
Ambar yüksekliği : 6,4 metre
Çektiği su : 5 metre
Top Namlusu Sayısı : 46 (Değişik çap ve boyda)
Lumbar sayısı : 16 + 16 Top güverteleri, 24 Librelik, 7 + 7 Kasaralar 6 Librelik
Çap (Kıyye) : 12,12
Personel sayısı : 480 Kişi
Mimarı : Sait Kalfa
Mühendisi : Mehmet Efendi
Kaptanı : Yarbay Ali Mahir Bey
(Avnillah I Firkateyn’i 1821 de Midili’de İnşa edilmiş, 20 Ekim 1827 de Navarin’de batmıştır.
Avnillah II firkateyni ise;
Ekim 1852 de Sinop Tersanesinde denize indirilmiştir. Kaptan-ı Derya Mahmut Paşa’nın Sadaret Makamına yazdığı arz tezkiresinden de anlaşılmaktadır;
“…..Avnillah fırkteyn-i hümâyun, sâye-i teshilâtvaye-i cenâb-ı şâhânede bu kerereside-i hitâm ve itmâm olarak bi’s-sühûle rûyi deryâya tenzîl ve’l-ilkâ ve ber mu’tad Sinop Kal’asından yirmibir pare top endahtiyle …..”).
6- Geminin adı : Fazlullah
Sınıfı : Firkateyn
Yapım yeri : Khersonnes (Rusya)
Yapım yılı :
Boyu : 131’ = Zıra = 40 metre
Eni : 36,9 ’ = = 11 metre
Ambar yüksekliği : 17’ = = 5,2 metre
Çektiği su : 14,5’ = = 4,4 metre
Top Namlusu Sayısı : 44 (Değişik çap ve boyda)
Lumbar sayısı : 15 + 15 Top güverteleri 24 Libre, 7 + 7 Kasaralar 6 Libre
Çap (Kıyye) : 9,7
Personel sayısı : 400 Kişi
Mimarı :
Mühendisi :
Kaptanı : Binbaşı Kavaklı Ahmet Bey
(Fazlullah Firkateyni 1827 – 28 yıllarında Osmanlı – Rus Savaşlarında Karadeniz’de ele geçirilen REFAİL isimli gemiydi. 1829’da Giresun’da onarılmış ve FAZLULLAH adıyla Osmanlı donanmasına katılmıştı.
Daha Sonra İstanbul Yeni havuzda bakımı yapılan firkateyn 22 Aralık 1848 günü denize indirildi.
Çar I. Nikola, “Refal Firkateyn’i derhal yakılmalıdır. Tekrar elimize düştüğünde Rus bayrağını taşımaya layık değildir”. Demişti. Çarın bu isteği 24 yıl sonra Sinop’ta yerine gelmişti. Dahası Osmanlı’nın eline geçen bu Firkateyn’in Komutan ve subaylarının rütbeleri sökülerek er olarak askerlikleri devam ettirilmiş, şerefsiz evlat yetiştirmemesi içinde gemi komutanının evlenmesi de yasaklanmıştı).
7- Geminin adı : Dimyat
Sınıfı : Firkateyn
Yapım yeri :
Yapım yılı :
Boyu : 42 metre
Eni :
Ambar yüksekliği :
Çektiği su :
Top Namlusu Sayısı : 44 (Değişik çap ve boyda)
Lumbar sayısı : 15 + 15 Top güverteleri , 7 + 7 kasaralar
Çap (Kıyye) : 9,7
Personel sayısı : 400 Kişi
Mimarı :
Mühendisi :
Kaptanı : Binbaşı Kavaklı Ahmet Bey
KORVETLER
8- Geminin adı : Fevz-i Mabut (Tanrı’nın bereketi – bolluğu)
Sınıfı : Korvet
Yapım yeri : Sinop Tersanesi
Yapım yılı : Kasım 1852
Boyu : 123’ = 41 Zıra = 37,5 metre
Eni : 32’ = = 9,8 metre
Ambar yüksekliği : 16,5’ = = 5 metre
Çektiği su : 13’ = = 4 metre
Top Namlusu Sayısı : 22 (Değişik çap ve boyda)
Lumbar sayısı : 8 + 8 Bordalarda, 3 + 3 kasaralarda (5 librelik)
Çap (Kıyye) : 7
Personel sayısı : 180 Kişi
Mimarı : Ahmet kalfa
Mühendisi : Ahmet Efendi
Kaptanı : Pepe Aziz bey
(Fevz-i Mabut Korveti; Kaptan-ı Derya Mahmut Paşanın, Sadaret Makamına yazdığı arz tezkiresinden anlaşılacağı gibi Kasım 1852’de denize indirilmiştir;
“Fevz-i Ma’but korveti hümâyun, sâye-i teshilâtvaye-i cenâb-ı şâhânede bu kere reside-i hüsn-i hitâm ve itmâm olarak bi’s-suhûle rû-yi deryâya tenzil ve’l-ilkâ ve ber mu’tad Sinop Kal’asından yirmibir pare top endahtiyle ……”).
9 - Geminin adı : Necm-i Efşan
Sınıfı : Korvet
Yapım yeri : Sinop Tersanesi
Yapım yılı : 1852
Boyu : 124’ = 43 Zıra = 38 metre
Eni : 32’ = = 9,8 metre
Ambar yüksekliği : 16,5’ = = 5 metre
Çektiği su : 13’ = = 4 metre
Top Namlusu Sayısı : 22 (Değişik çap ve boyda)
Lumbar sayısı : 8 + 8 , 3 + 3
Çap (Kıyye) : 7
Personel sayısı : 190 Kişi
Mimarı : Ahmet kalfa
Mühendisi : Ahmet Efendi
Kaptanı : Binbaşı Yusuf Bey
10 - Geminin adı : Gül-i Sefid
Sınıfı : Korvet
Yapım yeri : Sinop Tersanesi
Yapım yılı : 1831
Boyu : 124’ = 44 Zıra = 38 metre
Eni : 32’ = = 11 metre
Ambar yüksekliği : 16,5’ = = 5 metre
Çektiği su : 13’ = = 4 metre
Top Namlusu Sayısı : 22 Adet (Değişik çap ve boyda)
Lumbar sayısı : 11 Sancak, 11 İskele
Çap (Kıyye) : 7
Personel sayısı : 180 Kişi
Mimarı : Ahmet kalfa
Mühendisi : Ahmet Efendi
Kaptanı : Binbaşı Pepe Aziz Bey
11 - Geminin adı : Ereğli
Sınıfı : Buharlı (Vapur)
Yapım yeri :
Yapım yılı :
Boyu : 197’ = 59 metre
Eni : 30’ = = 10,5 metre
Ambar yüksekliği : 15’ = = 5 metre
Çektiği su : 13’ = = 4 metre
Top Namlusu Sayısı : 10 Adet
Lumbar sayısı : 5 Sancak, 5 İskele
Çap (Kıyye) : 7
Personel sayısı : 180 Kişi
Mimarı : Ahmet kalfa
Mühendisi : Ahmet Efendi
Kaptanı :
12 - Geminin adı : Taif
Sınıfı : Buharlı (Vapur)
Yapım yeri : İstanbul
Yapım yılı : 1846
Boyu : 223’ = = 67 metre
Eni : 34’ = = 11,7 metre
Ambar yüksekliği : = = metre
Çektiği su : = = metre
Top Namlusu Sayısı : 12 Adet
Lumbar sayısı : 6 Sancak, 6 İskele
Çap (Kıyye) :
Personel sayısı : 190 Kişi
Mimarı : Ahmet kalfa
Mühendisi : Ahmet Efendi
Kaptanı : Binbaşı Pepe Aziz Bey
Taif buharılı (vapur) üç direkli, uskuna donanımlı, bir bacalı, pervaneli ve 5 Knot hıza sahipti