Terörün dini, dili, ırkı yoktur. Parayı ve silahı verenin düdüğünü çalar. Terörün kısaca tarifi budur.
İslam dünyası dışında patlayan bombalar bir anda gündem olur. Halk, medya, akedemisyenler, muhalefet partileri ve tüm sivil toplum kuruluşları hemen devletinin yanında yer alır ve terör aleyhinde beyanatlar verilir. Tedbirler konuşulur, devletin aldığı kararlar tüm toplum tarfından desteklenir; bir tek çatlak sesin dahi çıkartılmasına asla müsade edilmez. Tüm sıkı yönetim kuralları uygulanır ve kimse buna karşı gelmez.
Siz hiç duydunuz mu, Fransa'da, Almanya'da ya da benzeri ülkelerde terör olayları meydana geldiğinde muhalefet partileri ve sivil toplum kuruluşlarının devlet aleyhinde beyanat verdiğini? Duymadınız, duyamazsınız. Bu sadece bize has bir durumdur.
Gelelim ülkemizde patlayan, kendini patlatan intihar bombacılarının ardından yaşananlara:
Terör belasını ülkemizden def etmek için tüm gayrtiyle mücadele eden devletimiz, bölgedeki insanlarımız zarar görmesin diye bazı ilçelerde operasyon öncesi sokağa çıkma yasağı ilan ediyor. Çatışmalardan korumak için de operasyon bölgesinden uzaklaştırıyor. Bu operasyonlar neticesinde son birkaç ayda yurt içi ve dışında dört bine yakın terörist etkisiz hale getirildi. Bir o kadarı da terör örgütünden kaçarak güvenlik güçlerine teslim oldu. Lakin tüm cepheleriyle terör yok edilme aşamasına yaklaştıkca içerdeki terörist sever iş birlikçileri, bu yok oluşu sindirememiş olacaklar ki, seslerini yükseltmeye, peşpeşe beyanatlar vermeye başladılar.
Sözde akedemist geçinen bir güruh, terör lehinde, devlet aleyhinde bildiri yayınlayacak kadar ileri gitti. Halbuki hepsi aynı zamanda bu devletten maaş alıyorlar. Tabii her zamanki gibi bunlara her fırsatta devlet aleyhinde yer alan ana muhalefet partisi ve pkk uzantısı hdp sahip çıkıyor.
Şimdi bir düşünelim, tüm bunlar kimin işine yarar? Cevap, Türkiye üzerinde hem açık,hem gizli emelleri olan, Türkiye'nin bölgede güçlenmesini hazmedemeyen; Suriye, Irak, Libya ve benzeri ülkelere yaptıkları gibi ülkemizi bölüp parçalamak isteyen küresel güçlerin işine yarar.
Şimdi demem o dur ki, Batı'da bomba patladığında tüm ülke nasıl devletinin yanında yer alıyorsa, Türkiye'de de bu tür olaylar vukû bulduğu zaman tüm milletimiz ve kuruluşlarımızın devletin yanında olması için gerekli tedbirler alınmalıdır. Ayrılığa yer verilmemeli, 657 sayılı devlet memurlarına zırh olan yasa acilen ele alınmalı, ülkenin birliği dirliği açısından acilen tüm kanunlar ve yeni anayasa yapılıp yürürlüğe sokulmalı, devlet ve millet aleyhinde yapılan tüm suçlar gereken cezalara çarptırılmadır, vesselam.
Terör belasını ülkemizden def etmek için tüm gayrtiyle mücadele eden devletimiz, bölgedeki insanlarımız zarar görmesin diye bazı ilçelerde operasyon öncesi sokağa çıkma yasağı ilan ediyor. Çatışmalardan korumak için de operasyon bölgesinden uzaklaştırıyor. Bu operasyonlar neticesinde son birkaç ayda yurt içi ve dışında dört bine yakın terörist etkisiz hale getirildi. Bir o kadarı da terör örgütünden kaçarak güvenlik güçlerine teslim oldu. Lakin tüm cepheleriyle terör yok edilme aşamasına yaklaştıkca içerdeki terörist sever iş birlikçileri, bu yok oluşu sindirememiş olacaklar ki, seslerini yükseltmeye, peşpeşe beyanatlar vermeye başladılar.
Sözde akedemist geçinen bir güruh, terör lehinde, devlet aleyhinde bildiri yayınlayacak kadar ileri gitti. Halbuki hepsi aynı zamanda bu devletten maaş alıyorlar. Tabii her zamanki gibi bunlara her fırsatta devlet aleyhinde yer alan ana muhalefet partisi ve pkk uzantısı hdp sahip çıkıyor.
Şimdi bir düşünelim, tüm bunlar kimin işine yarar? Cevap, Türkiye üzerinde hem açık,hem gizli emelleri olan, Türkiye'nin bölgede güçlenmesini hazmedemeyen; Suriye, Irak, Libya ve benzeri ülkelere yaptıkları gibi ülkemizi bölüp parçalamak isteyen küresel güçlerin işine yarar.
Şimdi demem o dur ki, Batı'da bomba patladığında tüm ülke nasıl devletinin yanında yer alıyorsa, Türkiye'de de bu tür olaylar vukû bulduğu zaman tüm milletimiz ve kuruluşlarımızın devletin yanında olması için gerekli tedbirler alınmalıdır. Ayrılığa yer verilmemeli, 657 sayılı devlet memurlarına zırh olan yasa acilen ele alınmalı, ülkenin birliği dirliği açısından acilen tüm kanunlar ve yeni anayasa yapılıp yürürlüğe sokulmalı, devlet ve millet aleyhinde yapılan tüm suçlar gereken cezalara çarptırılmadır, vesselam.