İstanbul onbeş milyon nufus, yolu suyu çevresi ağacı yeşili insanın aklı duruyor; bu kadar kalabalığa nasıl hizmet edilir? ortalama her evden günlük üç kilo çöp çıktığını, lokantaların sanayilerin işyerlerinin çöplerini düşündüğünüzde, resmen bir çöp dağının içinde bulursunuz kendinizi. Evet 89, 94 yılları arasında shp(chp)li belediye zamanında tamda böyleydi istanbul. çöp dağlarının'da ötesinde susuz bir şehirdi; her tarafından pislik akıyordu adeta. 27 mart 1994 ten itibaren yönetimin değişmesi ile birlikte, istanbulun çehresi hızla değişti. önce çöpler hemen ardından susuzluk tarihe karıştı. Evet istanbulun başına bugün Cumhurbaşkanımız olan Sayın Recep Tayyip Erdoğan geçmişti, Bir kişi azim ve karalılığıyla değil bir şehri dünyayı dahi değiştirebilir; tarih bunun örnekleriyle doludur.
Gelelim istanbulun neredeyse bir mahallesi kadar olan 42000 bin nufuslu sinopumuza evet bir mahalle büyüklüğünde sinop. lakin temizlik, trafik, park, ve alt yapı sorunları bir türlü çözüme kavuşturulmamış bir şehir. Hükümet sinopa çok önem gösteriyor ve gerçekci projeleri destekliyor. delinen dağlar yapılan yollar bunun en büyük göstergesi. Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı önemli projelere destek sağlıyor. Hal böyleyken ne yollarımız nede denizlerimiz yeteri kadar temiz değil. çöplerin ve lağımın denize karışıyor olması, ilerleyen zamanlarda sahillerimizden denize girmeyi dahada riskli bir hale getireceği kaçınılmaz bir durum. Bir şehirde yolda yürürken biraz kuvvetli esen rüzgarla birlikte toz içinde kalıyorsanız, aracınızı yıkattığınızda ertesi gün üzerini toz kaplamış olarak buluyorsanız, o şehirde temizlikten eser yok demektir. ve malesef sinop bu durumda.. birde üstüne, belediyenin ara istasyon olarak kullandığı bölgede ayrıştılan çöplerden kalan artıkların kepçe marifetiyle denize itilmesi var. Bu çöplerin denizdeki dalgalarla sahile vurması, hergün karşılaştığımız bir olay haline geldi. Balıkçı bir arkadaş anlattı, geçenlerde balığa çıkmış; salmış palamut çaparisini denize, bir ara balık vurdu sanıp başlamış çekmeye, çekerkende ağırlıktan bütün kancalara balık takıldı diye sevinmiş, sonunda birde ne görsün kocaman çuval. aynı şekilde denize çıkan tekne sahiplerinden duyuyoruz pervanelerine sık sık takılan çuval ve poşetlerden çektikleri sıkıntıyı. Geçtiğimiz günlerde bir tv kanalının sinopta denize dökülen çöplerle ilgili yaptığı çarpıcı haber, büyük ses getirdi. bunun üzerine belediye başkanı basın açıklaması yapmak zorunda kaldı. Birde çöpleri inkar etmeye ve küçümsemeye kalktı. yani bay başkanın özrü kabahatinden büyük oldu. Yahu neyi inkar ediyorsun? toplarsın basını evet olmaması gereken bir durum yaşanmış aldım fen işleri müdürünü görevden dersin, sinop halkından denizlerinizi kirlettiğimiz için özür dileriz dersin olur biter. Ha birde ak parti il başkanı'nın yaptığı açıklamayı hafife alıp alaycı bir uslup takındı ve biz kardeş kardeş geçiniyorduk ne gereği vardı böyle açıklamaya tabirinde sözleri oldu. iddia ediyorum eğer sinop belediyesi ak partili olsaydı, böyle bir durumda bırakın siz masum bir açıklama yapmayı, fırtınalar kopartır hergün tencere tava çalardınız meydanlarda. Olmadı başkan olmadı. sinop'lu kokudan burnunu tutarak esen rüzgarla savrulan tozların arasında gezmeyi hak etmiyor. Vizyonu geniş, misyonu kucaklayıcı, ve sinop'un sorunlarını gerçek manada çözecek bir belediyecilik anlayışına ihtiyacı var ilimizin Vesselam...