Gezici olayları gibi Dershanecilik vakası da ülkenin gündemine oturdu, oturtuldu. Gündemi öylesine sardı ki görenler, duyanlar hayat memat meselesi sanmaya başladı. Bu konuda belki ilk yazanlardan biriyim. Ankara’da on yıla yakın işin içinde bulundum.
Pek azının dışında ne katakulleler döndüğüne şahit oldum. Kıraathaneler gibi Dershanelerin de amacı dışında para kazanma, nemalanma araçları olarak kullanıldığını gördüm. Öğrencilerin belli inanç ve ideolojiler doğrultusunda şartlandırıldığı(!) görülmekte..!Sureti Haktan görülenlerin bile nasıl öğrenci ve öğretmen ayarttıklarını gördüm. Devlete vergi vermemek için öğrenci sayılarını nasıl sahte uygulamalarla aza indirdiklerini gördüm. Beğenilmeyen okullarında bile içki ve sigara kullanmayanların meyhanelerle iç içe olan dershanelere adım attıklarında bunlara nasıl bulaştıklarını, nasıl bozulduklarını gördüm. Ekmek parasını bile zor temin eden Fakir, fukara velilerin “dershanesiz olmaz” şartlandırılmaları sonucu kayıt yaptırdıkları öğrencilerinin aidatını verirken yaşadıkları fiziki ve ruhsal çöküşlerini içim sızlayarak gördüm. Öğrencilerin cumartesi Pazar dahil durmadan koşturularak test manyağı haline getirilişini izledik. Şahsım gibi eğitimin nemalanma metahı haline getirildiğini, ahlaken rayından çıktığını söyleyenlere ortaklarımız dahi karşı çıktı. “En iyi öğrenci aidatını zamanında verendir” denilerek ikaz edildik(!)…
Dershanelerin kapanması gündeme gelince Kör ölünce badem gözlü olmaya başladı. Bizler de Dershaneler ne imiş de haberimiz yokmuş diyekaldık! Bir yandan bütün Dershaneciler, diğer yandan Dershaneci geçinen medya ve siyasi kuruluşlar mal bulmuş mağribi gibi ortalığı toz dumana katmaya başladılar. Birçok dershane sahibi ve yandaşları elinden oyuncağı alınınca çıldıran çocuklar gibi sağa sola, zamanında iyice palazlandıkları iktidara gözü dönmüşçesine saldırmaya başladılar. Her alanda büyük bir değişim ve dönüşüme mührünü vuran iktidar elbette dershanelerin başarılılarının yanında baştan beri belirtmeye çalıştığımız acı durumlarını da görüp ele alacaktı.! M.E.BAKANI, kimse mağdur edilmeden ortaklaşa bir çözüm bulacağız diye gayet insancıl yaklaşırken diğer taraflar/!) tehdit ve hakaretlere varan tavırlar sergilemeye, önceki baskıcı dönemlerde gıkını bile çıkaramayanlar adeta iktidara savaş açmaya başladılar.
Fesat ve fitnenin kol gezdiği ortamda bu cebelleşme kimseye hayır getirmez. İktidarın söyleminden çok, onun ağzından hemen kapatılacağı yaygarası fırtınaya döndürülmüştür. İktidarın kimseleri sıkboğaz etmesi düşünülemez. Kimsenin mağdur edilmeyeceğine dair söylemlerine inanmalıyız. İş; insanlarımızı “iş yoksa dershanecilik değil de altında başka bir şey mi var” sorusuna getirilmemelidir. Herkes aklı selimlerine göre hareket etmelidir.
Deryada yüzen balıkların deryadan bihaber oldukları gerçeği asla unutulmamalıdır.! Herkes, her kuruluş, her cemaat, her parti haddini bilmeli, sağduyuyu elden bırakmamalıdır. Son söz: Okullar, dershanelere ihtiyaç duyulmayacak nitelik ve kaliteye kısa zamanda getirilmeli. Dershane sahibi ve çalışanlarını da devlet mağdur etmeden gereken kolaylığı sağlamalıdır. Böylece Dershaneler KAPATILMAYACAK, kendiliğinden KAPANACAKTIR. Çözüm ve Dönüşüm sürecinde Bütün işlerimizin düzlüğe çıkması için ALLAH’A Niyaz edelim.