Unutulması gerekenleri unutup, unutulmaması gerekenleri unutmuyorsak en şanslı ve huzurlu kişi biz oluruz.

Unutmamamız gerekenlerin başında; elbette bizleri yaratan ve yaşamımızı sağlayan yüce Allah ve O’nun Resülü Hz. Muhammed A.S gelir.

 

Allah’ın, insanlara yol gösterici olarak indirdiği Kuran-ı Kerim’in ne dediğini unutmamaız gerekir.

Dün olduğu gibi bugünde bizi Allah’ı unutturmak, O’nun Resulünü unutturmak için çalışan insanlar mevcut. Elin oğlu, hiçbir şey yapamıyorsa, flim çevirerek, insanlara Allah’ı ve Resulünü unutturmaya çalışıyorlar.


Yine unutmamamız gereken önemli bir şeyde”Biz dünyaya niçin geldik, ne yapacağız ve sonunda nereye gideceğiz”

Birinden bir iyilik gördüğümüzde onu da asla unutmamalıyız.

 
Peki, hiçbir şeyi unutmayacak mıyız?

 
Elbette hayır. Unutacağız. Eğer şu fani dünyada huzurlu yaşamak istiyorsak; nasıl unutmamamız gerekenler var ise, unutmamız gerekenler de vardır.

Örneğin: Birisine ve birilerine yaptığımız iyiylikleri unutmalıyız. Unutmazsak o kişi veya kişileri gördüğümüzde; ondan bir menfaat, bir saygı, bir teşekkür bekleyebiliriz. Bunları görmediğimizde veya tam tersine ihanet gördüğümüzde üzülür, sinirlenir, yaptığımız iyilikler yüzüne gözüne dursun diye içimizden geçiririz. Ve yaptığımız hayır hasenet heba olup gider.


Düşünün bir defa. Köylü vatandaş çeltik tarlasını traktörü ile mazot ve emek harcıyarak sürüyor. Su ile doldurup suyun içinde çeltik tohumunu atıyor. Acele ile zamanı gelince çabuk çabuk biçiyor. Sonrada benzini döküp çuvallara doldurduğu çeltiği yakıyor. İşte iyilik edipte ettiği iyiliği konuşanın, unutmayanın sonu buna benziyor. Emekleri boşa gidiyor.

 
Dünyada şeytanların askerleri durumuna gelmiş insanlar var. Nefsine hâkim olamayanları tahrik edip yaptığı iyilikleri konuşturarak, zarara sokuyorlar. Bunun için unutmak gerekiyor. Unutmak içinde insanın nefsine hükmetmesi gerekiyor.

Söylemesi ve yazması kolay ama uygulaması yazmak kadar kolay değil.

Yine unutmamamız gereken en önemli konu ise; ölümdür.

 
Ölümü asla akıldan çıkartmamamız gerekir. Öldükten sonra geride kalanların bizim hakkımızda konuşmaları çok önemlidir. Ölen birisi için” iyi insandı, Allah rahmet eylesin” demekte var. “geberdi gitti, cehennemin dibine”demekte var.


Musalla taşında, imam efendi nasıl bilirdiniz, diye sorunca canı gönülden “iyi bilirim” diye cami avlusunu inletmekte var. Anası ölmüş arı kovanına vurduğunuzda çıkan ses gibi bir haif uğultu ve yarım ağız ile “iyi bilirdik” diyen birkaç cılız ses duymakta var.


Dünyanın misafirhane olduğunu, bedenin ise bize bir emanet olduğunu unutmamamız gerekir.
 Dünyanın iki kapılı bir han olduğunu, bizlerin de bu handa misafir olduğumuzu, hana hangi eşyalarla geldiysek o eşyalarla ayrıldığımızı untmamalayız. Doğduğumuzda bezden bir gömlek ile sarılıp dünyaya geldiğimiz gibi giderkende yine kefen denen bir beze sarılıp gideceğimizi de unutmamak lazım.


Dünya malı için kalpleri kırmanın, darılmanın, cinayet işleyip katil olmanın, gereksiz olduğunu, ölürken hiçbir varlığın mezara konmayacağını da unutmamak lazım.