1.Dünya Savaşından sonra Batı taşeron örgütler ile Türkiye'yi zayıflatma yolunu seçmiştir. Bu yolda kah belli bir kesimin etnik duygularını okşayan ASALA'yı, PKK'yı kullanmış, kah dini duyguları okşayan Fetö'yü kullanmıştır. Bu örgütler Turkiye'nin hızını yavaşlatmış olsa da aslında Türkiye insanın gerçekleri görmesini sağlamış ve Yenikapı meydanında her kesimden milyonlar tüm dünyaya Batı'nın kirli oyununu gördük diye haykırmıştır.
Batı Medeniyetinin özü evrimcilik ve kapitalizmdir. Evrimcilik ve kapitalizm acımasızdır. Altta kalanın canı çıkar. Batı yanlış kültürel kodlamasını bir kenara bıraksın. Dünya hepimizin insan gibi yaşamasını sağlamak üzere dizayn edilmiş bir gezegen. Doğu medeniyeti ise yaradılışçıdır. Yaratılanı sever yaratandan ötürü. Evrimci Batı Medeniyeti ise doğal seçilim der ve altta kalanın canı çıkmasını keyifle izler.
Dünyayı geliştiren ve zenginleştiren Batı medeniyeti insani ve çevresel krizlerin atasıdır. Zenginlik ve refah için yaptıkları tüm dünyayı olumsuz etkilemektedir. Batılılar için daha fazla gezmek, daha fazla yemek, daha iyi yaşama idealleri olup bu fikri toplumun genişçe bir kısmına sattılar. Geldiğimiz noktada gördüğümüz o ki bu kadar zenginleşen dünyada milyarlarca bolluk içinde ama mutsuz insan gerçeği ile karşı karşıyayız. Cabası çevre katliamları. Oysa Barbar dedikleri Türkler Orta Asya'yı doğal bir kuraklık sonucunda tamamen insanı reflekslerle terk etmek zorunda kalmışlardı. Öldürmek için değil ölmemek için yola çıkmışlardı. Zamanın küresel ısınması gerekçesiyle başlayan büyük Kavimler Göçü ile Türklere Barbarlar sıfatını uygun gören Batı, coğrafi keşiflerle birlikte seyehat etmeyi öğrenince gittiği yerlerde taş üstünde taş baş üstünde baş bırakmadı. Barbar adı onlardan bize armağan kaldıysa da kendileri Berberi bırakmadılar Cezayir'de.
Doğu toplumları kendini tanıdıkça, kendi medeniyetini fark ettikçe dünya üzerinde kendini daha iyi anlamlandırabilecek. Artık Batıya aşağılık kompleksiyle yaklaşan kendi medeniyetinden utanan bir nesil değil kendini ve ait olduğu toplumu ve Batı medeniyetini tanımlayıp anlamlandırabilen ve onun ikiyüzlü olmasını çözebilen bir nesil var.
Ayrı devlet kurma hayalinde olan bazı Kürtler Türkiye'ye oynanan oyunları iyi analiz etsinler. Batı bugün PKK'ya verdiği desteği "Büyük Kürdistan" için vermiyor. Uydu ve kukla Kürdistan için Batı PKK'yı destekliyor. Amaç Kürtlerin iyi yaşaması değil Islam dünyasının zayıf Türkiye üzerinden daha kolay zaptu rapt altına alınmasıdır. Birlikte rahmet olduğunu kimse unutmasın. Kürdün düşmanı Türk değil.
Batının "Parçala, Böl, Yönet" formülasyonu ile Asya, Afrika ve Ortadoğu'yu yönetmeye çalıştığını hatta bunu başardığını biliyoruz. Böldükleri yetmiyor daha da bölmek derdindeler. Bizler artık bize ithal edilen bu formülasyonu elimizin tersiyle itip kendi formülümüzü devreye sokmalıyız. "Gücünü birleştir, ezme, ezilme"
Fetö/Pdy son zamanlarda yoğunluğu artan şekilde ülkemizde Cumhurbaşkanımıza ve rejime direk suikast dış dünyada ise itibar suikastı düzenlemektedir. Ülkemizi rezil etmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Ne acıdır ki bunun finansmanı Allah'a kitaba hizmet ediyorlar diye bu örgüte "himmet" edenlerdir. Fetö'nün, PKK'nın ve bilumum terör örgütlerinin hamisi Batı yakın zamanda artık taşeron örgütlerle yol alamayacağını anlayacak ve ülkemizle anlaşma yolunu tercih edecektir.
Bugün Türkiye'nin ekseni doğuya kayıyor diye endişelerini dile getiren Batı dünyası çuvaldızı bize batırırken iğneyi kendine batırmasını bilmeli. Gelinen bu tabloda 200 yıldır Batı toplumuna entegre olmaya çalıştıkça aşağılanan ve ötelenen bir Türkiye daha fazla nasıl dayanabilirdi ki... En yakın dostumuz bildiğimiz tarihi ortak Almanya PKK liderlerine verdiği telekonferansla mitinge bağlanma hakkını ülkemizin Cumhurbaşkanından esirgiyor olmasını hiç bir gerekçeyle açıklayamaz. Batının iki yüzlülüğü deyip geçsek yalan da diyemez Şansölye...
Avrupa'ya çok gittim. Kendimi o medeniyetin bir parçası gibi değil hep misafir gözlemci gibi hissettim. Gerçek şu ki bizler Doğu medeniyetinin evlatlarıyız. Bunu biz bilmiyoruz ama Batı çok iyi biliyor. Kendi medeniyetimiz üzerinde yükselerek insanlığa hizmet edebiliriz. Batılılar gibi kendimizden olmayanı sömürmeden, dışlamadan...
Ülkemizin son dönem büyük ulaşım projelerinden 3. Havaalanı, 3. Köprünün kendisi elbette Batının korkmasını gerektirecek işler değildir. Ama bunlar Türkiye'nin kendini bulmaya başladığının işaret fişekleridir. Yavuz Sultan Selim Köprüsünü yapanlar elbet Mısır'ı kendi kaderine terk etmeyecektir. Batının asıl korkusu budur. 2.Murat adını bir yerlere verdiğimizde Varna Savaşı aklına gelecektir. Kanuni adını her duymaları Avrupalılara kanun, nizam değil Viyana Muhasarasını hatırlatmaktadır. Avrupa artık Ikisini atlattık üçüncüsü ne olur korkusunu bırakmalılar. Oyun oynamadan, kalleşlik yapmadan birlikte yaşamak ve daha güzel bir dünya kurmak mümkün. Ama muhatabı saf yerine koymaktan vazgeçmeliler. Batı Medeniyetinin kaynaklarını kullanarak Batı Medeniyetini eleştirmek kendi içinde bir çelişki gibi görünse de yazıyı biz bulduk. Unutmasınlar...
Avrupa Türkiye'ye ancak eşit ve onurlu bir teklifle gelmeli. Batı Türkiye'ye Avrupa'nın tampon bölgesi muamelesi yapmaktan vazgeçmeli. Sokaklarına çıkıp baksınlar. Doğumhanelere gitsinler. Artık Bebek sesleri duyulmuyor. Kendi Medeniyetleri kendi kendinin sonunu getiriyor. Insan insanın kurdudur demişti Thomas Hobbes. Avrupa medeniyeti ise kendi içini kendi yedi. Çürüyor. Görünen o ki çok hızlı bir şekilde Türkiye'nin göynü geçiyor Avrupa'dan... Artık Avrupa düşünsün...