İpek ÇALIŞLAR’ın kaleme aldığı Latife isimli kitabı zevkle okudum. Atatürk’ün eşi Latife Hanım hakkında kitapta yapılan karakter incelemeleri hayli ilginçti. Kadın hakları hareketi ve Latife Hanım hakkında yazarın görüşlerini bazı düzenlemelerle aşağıdaki satırlarda istifadenize sunuyorum.
(Latife Hanım’ın) “Millet Meclisi’ne girmeyi hayal etmesi onun kadın hakları açısından durduğu yeri ve mücadeleci karakterini sergiliyordu.
Çankaya’da hem kendisi için hem de hemcinsleri için siyasî hak talep eden bir kadın vardı.” [1]
“Latife seçme hakkından önce seçilme hakkının elde edilmesi konusunda Kadınlar Fırkası’nın görüşlerini savunuyordu.
Kadın hareketi, 1920’li yıllarda yalnız seçkinler için oy hakkı isteme ya da sadece seçilme hakkı isteme gibi politikalar izlemişti. 1923 yılında Kadınlar Halk Fırkası da seçme değil, seçilme hakkında ısrar ediyordu.
Önce okumuş yazmış aydın kadınlar için siyasî hak talebinde bulunuluyordu.” [2]
“Latife, XX. yüzyılın ilk çeyreğinde, henüz Avrupa’da eğitime başlamadan önce de gerçek bir kadın bilincine sahipti. O yıllarda onun gibi kadınların sayısı az değildi. Latife de onlar gibi, dünyada ve Osmanlı İmparatorluğu’nda yükselen kadın hareketinden beslenmiş olmalı. Onu diğer öncü kadınlardan ayıran ise, Mustafa Kemal Paşa’yla evlenip Çankaya’da etkili bir konum elde etmiş olmasıydı.
Latife’nin kadın hakları konusunda düşünceleri berraktı. Kadının peçesini atmasını bir özgürlük kavgası olarak görüyor, siyasî temsil hakkını savunuyor, milletvekili olmak için Mustafa Kemal’e baskı yapıyor, talak ve çokeşliliği sona erdirecek bir Medeni Kanun projesini destekliyor, eğitimin dinden ayrılmasının kadınların ilerlemesi için şart olduğunu savunuyordu. Bütün bunları söylerken de bir lider eşi olduğunu unutmadan, kadınları özgürleştirme mücadelesinde Mustafa Kemal’e aktif destek verdiğini söylüyordu.
Yıllar içinde Latife’nin o günlerde oynadığı öncü rolün tamamen unutulmuş, unutturulmuş olmasını kadın hareketi açısından büyük bir kayıp olarak görüyorum.
Mustafa Kemal’in de Latife Hanım’la evliliği süresince kadın hareketine daha fazla odaklandığı yaptığı konuşmalardan anlaşılıyor.
Latife ile Mustafa Kemal’in evlilik yılları aynı zamanda Türkiye’de kadının görünür kılınması ve eşit haklara kavuşması yolunda önemli adımların atıldığı yıllar oldu.
Dünya, Latife’yle evlendiği günden itibaren (Mustafa Kemal Paşa’ya) kadın hakları penceresinden yaklaşmıştı. Latife Ankara’daki yabancı elçiliklerin temsilcilerini de kadın hakları konusunda sıkıştırıyordu.” [3]
Türkiye’de Kadın Hareketi ve Latife Hanım
Türkiye kadın hareketi de Latife Hanım üzerinde pek durmadı. Belki Cumhuriyet döneminde sahneden ayrılan bir kadın oluşundan dikkatleri çekmedi, belki de önemsiz olduğu varsayıldı. Latife Hanım’ın sesinin erkek himayesinde yükseldiği önyargısı bir üçüncü neden olabilir.
Latife Hanım’ın sesinin Mustafa Kemal’in himayesinde yükselmiş bir ses olduğunu düşünmüyorum. Hem karakteri buna uygun değildi, hem de o erkeğine tâbi bir kadın değildi. Onun kendi cinsinin kurtuluşunu istediğini bu yüzden kadınlar için bir rol modeli oluşturmaya çalıştığını düşünüyorum.
Eğitimli kadınların kamusal alanda rol almaları teşvik edilirken, Latife Hanım da toplumsal projelerde bir simge olarak mı görevlendirilmişti sorusu da sorulabilir. Benim kanaatim kendi inisiyatifiyle görev yaptığı doğrultusunda.
Latife Hanım projelerini yarım bırakarak Çankaya’dan ayrılmıştı. Feminist eğilimli Latife Hanım ile Mustafa Kemal Paşa’nın birlikteliğinin sonuçlarını 80 yıl sonra çözümlemek kolay değil.” [4]
Latife Hanım Politikanın Neresindeydi?
“Pek çok politik karar Çankaya’da verildiği için Latife de bütün süreci dikkatle izliyordu. Mustafa Kemal’e yüzde yüz hayrandı, ama kendi fikirleri de vardı. Hep tartışıyor, itiraz ediyor, düşündüğünü korkmadan söylüyordu. Hukuk eğitimi gören Latife, iki yıl da ‘politika mektebi’ne devam etmişti. Sadece evin düzeniyle ilgilenip siyasî olaylara seyirci kalan bir cumhurbaşkanı eşi değildi. Armstrong, Bozkurt adlı kitabında, ‘Latife bir politikacıydı’ diyerek onun bu yönüne vurgu yapıyor.” [5]
“Mustafa Kemal’in ilk sene her şeye dâhil ettiği Latife, evliliğin ikinci yılında kendisini dışlanmış bir eş olarak görmeye başlamıştı. Bunu Mustafa Kemal’in yanında annesiyle babasına da söylemişti. Ancak boşanmanın hemen öncesinde 1925 Mayıs ayında onun yine ön plana çıkması konumunun değiştiğini gösteriyor.
Atatürk üzerine yazılan anı kitaplarında, Latife’nin politikaya ilgisinden hep kusur gibi söz ediliyor; onun politikaya merakı, haddini aşmak olarak yorumlanıyordu. Ne de olsa, politika, kadınların alanına girmeyen bir erkek işi olarak görülüyordu.
Çankaya’da politik olarak Mustafa Kemal’in yanında olduğu anlaşılıyor. Ancak onun her şeyi sorgulayan, muhasebe yapan kimliği belki de muhalif olarak görülmesine yol açabiliyordu. Latife, Mustafa Kemal’e mutlak bir karşı çıkış ya da mutlak bir boyun eğiş sergilemiyordu. Latife ile Mustafa Kemal’in aralarında sık sık çıkan gerginliklerde Türkiye’de yaşanan politik çalkantılar rol oynamış olmalı.” [6]
Latif Hanım’ı Görmezden Gelmek
Resmî tarih, Latife Hanım’ı hep görmezden geldi. Atatürk üzerine çalışma yapanların genel tavrını kadınları görmezden gelmek olarak özetleyebilirim. Ama yerli Atatürk biyografilerinin ortak noktası Latife Hanım’ı ya hiç görmemek ya da olumsuz bir örnek olarak satır aralarına serpiştirmek biçiminde özetlenebilir. Onun katkılarından söz eden, bir Atatürk biyografisine rastlayamadım.
Mustafa Kemal’in uluslararası yazarlar tarafından yazılmış biyografilerinde Latife’nin kadın hakları açısından oynadığı role ve katkılarına değinenlerin sayısı hayli kabarık.
Alman yazar Dagobert von Mikusch 1929 yılında yayımlanan Gazi Mustafa Kemal adlı kitabında Latife’nin Mustafa Kemal’in yanındaki işlevini tarif ederken ilginç bir ifade kullanıyor:
Latife Hanım iki yıl süreyle önemli bir rol oynadı; Türkiye’nin bir numaralı kadınıydı, yönetime ortaktı, sosyal reformlarda, özellikle de kadının özgürlüğüne kavuşmasında önemli katkıları oldu.
Latife yalnızca bir eş değil büyük adamın çalışma arkadaşıydı da. Mustafa Kemal herkese, kendi yaşamı üzerinden kadına ilişkin Doğu’nun köhne sınırlamalarının kalktığını, kadının bundan böyle erkeğin yanı başında sosyal bir varlık olarak, insan olarak eşit haklarla yer alacağını göstermek istiyordu.
Arjantinli diplomat Jorge Blanco Villata ‘Latife’nin reformların gerçekleştirilmesinde, özellikle de kadının kurtuluşuna ilişkin reformlarda rol oynamasından Mustafa Kemal hoşnut kalmış, onunla gurur duymuştu. Ancak o, katılımcılığı ile Türkiye Cumhurbaşkanının karısı olma konumunun çok ötesine geçmişti’ diyor. 01.04.2016
Ekrem YAMAN
Sinop Vali Yardımcısı
Web: www.ekremyaman.com.tr
E-posta: [email protected]