Aşıklar caddesinde bu tarz dekorasyon ve menüyle ilk hizmet veren biziz. O kadar beğenildi ki bize benzeyen yapıda işletmeler açıldı. Bu bizi sevindiren bir şey takip edilmek güzel.
07 Ocak 2013 Pazartesi 18:10Bu haber 259 kez okundu
Aşıklar Caddesinde yan yana dizilmiş pek çok kafeterya var. Strada da onlardan biri. Menüsüyle dekorasyonuyla insanı kendisine çeken bir yer. Biz de bu çekime kapılıp kafeteryaya girdik ve Strada’nın sahibi Volkan Çor Beyefendiyle güzel bir sohbet gerçekleştirdik.
-Merhaba Volkan Bey, böyle güzel bir yer açmak ne zaman ve nasıl aklınıza geldi acaba?
- 2009 yılında açtık mekânımızı. Biz Sinopluyuz ama İstanbul’da oturuyorduk. Tatillerde bayramlarda düzenli olarak geliyorduk. Her geldiğimizde Sinop’ta ailece oturulacak, sohbet edilecek bir mekânın eksikliğini gördük. Farklı menüler yoktu mekanlarda, hep aynı şeyler yenilip içiliyordu.. Çay bahçeleri yahut tavla oynanan kapaılı yerler vardı. Neden İstanbul yahut Ankara’daki gibi mekânlar Sinop’ta da olmasın deyip bu işe girdik.
- İstanbul’dayken de bu tarz bir işle mi uğraşıyordunuz?
- Hayır, ne ben ne eşim böyle bir işle meşguldü. Eşim ayakkabı sektöründe çalışıyordu ben de beyaz eşya sektöründe idareciydim.
- Büyü risk almışsınız o zaman.
- Risk almadan bir şey olmaz. O vakitler bize pek çok kişi yanlış yaptığımızı söylemişti. Sinop’un böyle bir yeri kaldıramayacağını, Sinopluların farklı menülere, tarzlara rağbet etmeyeceğini söylediler. Biz dinlemedik.
- Pişman oldunuz mu? Belki de hak vermişsinizdir o insanlara şimdi?
- Hayır, biz haklı çıktık. Ben Sinop’ta doğdum büyüdüm, sonra buradan ayrılsak da Sinop’u tanıyorum. Buranın insanına, onun zevkine güvendim ve haklı çıktım. Mesela Aşıklar caddesinde bu tarz dekorasyon ve menüyle ilk hizmet veren biziz. O kadar beğenildi ki bize benzeyen yapıda işletmeler açıldı. Bu bizi sevindiren bir şey takip edilmek güzel
- Şöyle bir risk de yok muydu sizin için, nasıl söylesem, bilmediğiniz bir iş nihayetinde, beyaz eşya işinden kafeterya işine geçmek?
- Öyle pat diye girmedik zaten işe, eşim pasta kurslarına, kahve kurslarına ve farklı yemek kurslarına katıldı.
- Mutfakta o var o zaman, farklı bir aşçı çalıştırmıyorsunuz
- Yok biz işin her aşamasında olmak istiyoruz. Yardımcıları var tabii, ama hem o, hem ben sürekli işin içindeyiz, sadece yönetimde değiliz.
- Dekorasyonunuz çok güzel bu arada, onun nasıl oluşturdunuz
- Abimin eli var bu işte özellikle, ama inanın çok gezdik, Ankara’daki İstanbul’daki bu tarz işletmeleri dolaştık. İnsanları tahta masa ve sandalyelerden kurtarmak istedik açıkçası, ev ortamı gibi olsun, koltuklar perdeler bulunsun istedik.
- Sizin diğer cafeteryalardan bir farkınız var mı? Öne çıkarmak istediğiniz bir özelliğiniz?
- Biz aile işletmesiyiz. Burada aile ortamı oluşturmaya gayret veriyoruz. Bizim burada tanıştığımız insanlarla sonra düzenli görüştüklerimiz oluyor mesela. Düğünlerine, cenazelerine katılıyoruz. Arkadaş oluyoruz.
- Farklı organizasyonları kabul ediyor musunuz?
- Bizim 110 kişilik oturma kapasitemiz var. Bunu organizasyonlar için kullanıyoruz tabii. Doğum günü, kadınların altın günleri gibi organizasyonlara açığız ama nişan ve sünnet tarzı etkinlikler yapmıyoruz.
- Yazın çay bahçeleriyle nasıl rekabet ediyorsunuz?
- Bir kere bizim yaptığımız iş aynı değil. Menümüz onlardan çok farklı. Yani bir rekabet söz konusu olmuyor. Hem yazın insanların açık havayı tercih etmesi çok normal. Bunu da hesap ediyoruz zaten. Biz yaz mevsiminde menümüzü farklılaştırıyoruz. Değişik soğuk içecekler, dondurmalarekliyoruz. Bizim yazın çalışma şeklimiz bu.
- Strada ne demek?
- İtalyanca “yol” demek, farlı bir manasıda “sonsuz yol”, biz bu işe girerek hayat yolumuzu değiştirdik. Bu isim bunu simgeliyor.
- Teşekkür ederim
- Ben teşekkür ederim.
-Merhaba Volkan Bey, böyle güzel bir yer açmak ne zaman ve nasıl aklınıza geldi acaba?
- 2009 yılında açtık mekânımızı. Biz Sinopluyuz ama İstanbul’da oturuyorduk. Tatillerde bayramlarda düzenli olarak geliyorduk. Her geldiğimizde Sinop’ta ailece oturulacak, sohbet edilecek bir mekânın eksikliğini gördük. Farklı menüler yoktu mekanlarda, hep aynı şeyler yenilip içiliyordu.. Çay bahçeleri yahut tavla oynanan kapaılı yerler vardı. Neden İstanbul yahut Ankara’daki gibi mekânlar Sinop’ta da olmasın deyip bu işe girdik.
- İstanbul’dayken de bu tarz bir işle mi uğraşıyordunuz?
- Hayır, ne ben ne eşim böyle bir işle meşguldü. Eşim ayakkabı sektöründe çalışıyordu ben de beyaz eşya sektöründe idareciydim.
- Büyü risk almışsınız o zaman.
- Risk almadan bir şey olmaz. O vakitler bize pek çok kişi yanlış yaptığımızı söylemişti. Sinop’un böyle bir yeri kaldıramayacağını, Sinopluların farklı menülere, tarzlara rağbet etmeyeceğini söylediler. Biz dinlemedik.
- Pişman oldunuz mu? Belki de hak vermişsinizdir o insanlara şimdi?
- Hayır, biz haklı çıktık. Ben Sinop’ta doğdum büyüdüm, sonra buradan ayrılsak da Sinop’u tanıyorum. Buranın insanına, onun zevkine güvendim ve haklı çıktım. Mesela Aşıklar caddesinde bu tarz dekorasyon ve menüyle ilk hizmet veren biziz. O kadar beğenildi ki bize benzeyen yapıda işletmeler açıldı. Bu bizi sevindiren bir şey takip edilmek güzel
- Şöyle bir risk de yok muydu sizin için, nasıl söylesem, bilmediğiniz bir iş nihayetinde, beyaz eşya işinden kafeterya işine geçmek?
- Öyle pat diye girmedik zaten işe, eşim pasta kurslarına, kahve kurslarına ve farklı yemek kurslarına katıldı.
- Mutfakta o var o zaman, farklı bir aşçı çalıştırmıyorsunuz
- Yok biz işin her aşamasında olmak istiyoruz. Yardımcıları var tabii, ama hem o, hem ben sürekli işin içindeyiz, sadece yönetimde değiliz.
- Dekorasyonunuz çok güzel bu arada, onun nasıl oluşturdunuz
- Abimin eli var bu işte özellikle, ama inanın çok gezdik, Ankara’daki İstanbul’daki bu tarz işletmeleri dolaştık. İnsanları tahta masa ve sandalyelerden kurtarmak istedik açıkçası, ev ortamı gibi olsun, koltuklar perdeler bulunsun istedik.
- Sizin diğer cafeteryalardan bir farkınız var mı? Öne çıkarmak istediğiniz bir özelliğiniz?
- Biz aile işletmesiyiz. Burada aile ortamı oluşturmaya gayret veriyoruz. Bizim burada tanıştığımız insanlarla sonra düzenli görüştüklerimiz oluyor mesela. Düğünlerine, cenazelerine katılıyoruz. Arkadaş oluyoruz.
- Farklı organizasyonları kabul ediyor musunuz?
- Bizim 110 kişilik oturma kapasitemiz var. Bunu organizasyonlar için kullanıyoruz tabii. Doğum günü, kadınların altın günleri gibi organizasyonlara açığız ama nişan ve sünnet tarzı etkinlikler yapmıyoruz.
- Yazın çay bahçeleriyle nasıl rekabet ediyorsunuz?
- Bir kere bizim yaptığımız iş aynı değil. Menümüz onlardan çok farklı. Yani bir rekabet söz konusu olmuyor. Hem yazın insanların açık havayı tercih etmesi çok normal. Bunu da hesap ediyoruz zaten. Biz yaz mevsiminde menümüzü farklılaştırıyoruz. Değişik soğuk içecekler, dondurmalarekliyoruz. Bizim yazın çalışma şeklimiz bu.
- Strada ne demek?
- İtalyanca “yol” demek, farlı bir manasıda “sonsuz yol”, biz bu işe girerek hayat yolumuzu değiştirdik. Bu isim bunu simgeliyor.
- Teşekkür ederim
- Ben teşekkür ederim.